Can Dündar'a sıkılan kurşun aslında kime sıkıldı?
SEDAT LAÇİNER 01 Ocak 1970
Gazeteci Can Dündar’a önceki gün son derece profesyonel görüntüsü veren bir kişi kurşun sıktı.
Gazetelere yansıyan haberlere göre Dündar’a saldıran şahıs demiş ki "Can Dündar'ı zaten sevmiyordum. MİT tırlarıyla ilgili yazdıkları yüzünden iyice uyuz oldum. İstesem çok rahat öldürebilirdim. Amacım bacağından vurup ders vermekti.”
Saldırı sonrasındaki hal ve hareketleri saldırganın gerçekten istese Dündar’ı öldürebilecek biri olduğunu gösteriyor.
Demek ki saldırı Dündar’a ve onun gibilere bir mesajdı. Mesaj ise bu kitlenin susturulması, seslerini kesmeleriydi.
Elbette bu görünür mesaj... Bu mesajın ötesinde saldırı bir işaret fişeği idiyse bunu saldırganın dahi bildiğini sanmam…
CHP çevrelerine ve Dündar’a göre saldırının azmettiricisi Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve taraftarları. Can Dündar kendisinin hedef gösterildiğini, saldırının bu nedenle yapıldığını düşünüyor. Hatta dünya medyasında bile benzeri yorumlar yer aldı.
Saldırıdan sonra Hükümete yakın medya ise bu iddiaları yalanlamak yerine, tam tersi bir duruş sergiledi. Bazı gazeteler olayın Can Dündar’ı ‘kahraman yapmak için bir kurgu’ olduğunu iddia etti, bazı kişiler ise adeta Can Dündar’ın bu tür saldırıları kendisinin davet ettiğini ima etti.
Saldırıyı kim yapmış olursa olsun, AK Parti iktidarı bence kurşunların kime sıkıldığının hâlâ farkında değil.
Can Dündar artık sembol bir isim…
Can Dündar gibi sembol kişiler, kendisi farkında olmasa da bir takım tatsız süreçleri başlatmak isteyen karanlık eller için tabancanın tetiği, el bombasının pimi, dinamitin fitili gibidirler...
Gelişen olaylar onu her kesim için farklı nedenlerden dolayı daha önemli bir hale getiriyor…
Hatta diyebilirim ki Can Dündar şu anki ortamda Uğur Mumcu’dan bile daha güçlü bir figür haline geldi. Dünün kapalı Türkiyesi’nde Uğur Mumcu cinayeti toplumda sınırlı bir etki yaptı belki, ama bugün dengeler çok farklı…
Kutuplaşmış, keman yayı gibi gerilmiş bir Türkiye’de Can Dündar gibi sembol isimlerin sayısı çok az…
Bunu dost da biliyor, düşman da…
Bilmeyen bir tek Hükümet çevreleri sanki… Bu nedenle Can Dündar’ı ötekileştirmeye devam ediyorlar.
Can Dündar’a bağırıp çağırarak daha çok oy peşinde koşanlar var. Oysa ki bir ülke sadece fazla oy alarak yönetilemez.
Can Dündar’a sıkılan kurşunlar, tetiği kim, niye çekmiş olursa olsun, aslında Türkiye’ye ve onu yönetenlere de çekilmiştir. Eğer yöneticiler bunu anlayamazlarsa yarın çok geç olabilir, ülkemiz yeni acı tecrübelerle tanışabilir…
Üstelik en son saldırıyla birlikte Can Dündar daha önemli bir isim oldu...
Ben Cumhurbaşkanının veya Başbakanın yerinde olsaydım en büyük gayreti Can Dündar, Erdem Gül, Fatih Portakal ve benzeri isimleri korumak için harcardım… Onları sevsem de onları korumaya çalışırdım, onlardan nefret etsem de…
Özetle, Can Dündar’a sıkılan kurşunlar sadece ona sıkılmadı, aynı zamanda AK Parti iktidarına ve tüm Türkiye’ye de sıkıldı.