Biz güce taparız
Emin Çölaşan 01 Ocak 1970
Sevgili okuyucularım, meslek açısından bir köşe yazarını da bazen zor, hem de çok zor saatler bekler.
Aynen dün gerçekleşen olayları irdelemek gibi…
Oturup yazı yazacaksın, darbe girişimini kendince analiz edecek ve okuyucularına dilin döndüğü kadar anlatmaya çalışacaksın.
Anlatırken zorlanacaksın.
Önce şu hususları vurgulamak gerekiyor.
Son darbe 12 Eylül 1980'de ve komuta zinciri altında gerçekleşmişti. Genelkurmay Başkanı ile kuvvet komutanları işin içindeydi ve hadiseyi tereyağından kıl çeker gibi kolayca başardılar.
Öncesinde, 1963 yılında Talat Aydemir'in darbe girişimine tanık olmuştuk. Kendisine bağlı bir grup asker TRT'yi ele geçirip radyodan yayın yapmaya başlamış, ancak hükümet kuvvetleri karşı baskınla Aydemir cuntasını kovalamıştı.
Talat Aydemir yargılandı ve idam edildi.
* * *
Geçmiş yıllarda darbe yapmak günümüze göre epeyce kolay bir işti zira ülkede yayıncılık yapan tek kuruluş TRT idi.
TRT'yi ele geçirip sesini duyuran maçı genelde kazanırdı!
Şimdi ise yüzlerce özel televizyon kanalı var.
Hangisini nasıl ele geçireceksin!
Dün gece darbe girişiminde bulunan ekipler işin bu yönünü ıskalamış, sadece TRT'den ses vermekle işi başaracağını zannetmiş…
Nitekim TRT ekranında darbecilerin bildirisi defalarca okundu, içinde çok ağır suçlamalar vardı ama etkisi
olmadı.
Ancak şu gerçek de ortaya çıktı:
Bu darbe girişimcileri epeyce acemi ve amatörmüş!
Öteki televizyon kanallarını ele geçirmediler.
Hesapları (nasıl yaptılarsa!) fos çıktı.
Yanlış ve eksik olduğu görüldü.
Oysa darbe yapmak ciddi iştir.
Böylesine amatörce bir darbe girişiminin başarıya ulaşması mümkün olamazdı ve nitekim olmadı.
Ancak işin faturası çok ağır çıktı.
Yüzlerce insanımız can verdi, şehit oldu.
Meclis ve kamu binaları bombalandı, komutanlar gözaltına alındı, jetler Ankara'da sabaha kadar uçtu, patlamalar birbirini izledi.
Gariban Mehmetçik yandaşlardan dayak yedi, ağzı burnu dağıldı…
Birinin boğazı kesilip öldürüldü.
* * *
Halk, ülkeyi yönetenler tarafından meydanlara çıkıp protesto gösterisi yapmaya davet edilmişti.
Bu gibi çağrılar ancak ilkel Afrika ülkelerinde olur.
Mısır'da olduğu gibi…
Darbecilerden korkanlar halktan medet umuyordu.
Türkiye'ye yazık oldu.
* * *
Yıllardan beri yazıp söylüyoruz, Türkiye bölündü ve parçalandı…
Toplumu ayrı kamplara ayırıp birbirine düşman yaptılar.
Şimdi bu darbe girişimini örgütlediği iddia edilen ve adına cemaat denilen bir güruh devlete günümüzün iktidarı tarafından yerleştirildi, en üst makamlara getirildi.
Cemaat, AKP iktidarının yıllar boyu taşeron ve tetikçi olarak kullandığı bir topluluktur.
Eğer dünkü olayı gerçekten bunlar yapmaya kalkıştı ise, onları o yüksek makamlara getirenlerden de mutlaka hesap sorulması gerekmez mi?
* * *
Bundan sonra neler olacaktır, şimdiden bilmek mümkün değil.
Bilinen tek şey Türk Ordusu'nda büyük tasfiyeler gerçekleşecek, sayısı binleri bulan asker ve siviller için yargılama süreci başlayacak ve Türkiye aylarca, belki de yıllarca bu davalarla uğraşmaya mahkûm kılınacaktır.
Peki bu olay ülkemizin başkanlık sistemine geçmesinin önünü açacak mıdır? Başka bir deyişle iktidarın çıkarlarına göre kullanılacak mıdır?
İktidarın bu olayı kendi siyasi çıkarları doğrultusunda dibine kadar kullanacağı kesindir de, neler olacağını şimdiden bilemeyiz.
* * *
Evet, Türk Milleti'ni yıllar boyunca gerdiler, böldüler, birbirine düşman kamplar yarattılar.
Darbe kötüdür, elbette biliyoruz…
Ancak ülkeyi yönetenlerin de belli konularda ders çıkarması gerekir.
Ortamı yumuşatma zamanı çoktan gelmiştir ve geçmektedir.
Bağırıp çağırmak, ona buna her gün posta koymak ve hakaretler savurmaktan artık vazgeçilmelidir.
“Millet beni seçti, ben istediğimi yaparım” deyip yolsuzluklara göz yummak, ifade özgürlüğünü yok saymak, yargıyı siyasetin emrine sokmak ve ülkemizi dış dünyada küçük düşürmek Türkiye'ye çok büyük zararlar vermiştir.
* * *
Darbe girişimi gecesinde ahali meydanlara çağrıldı. Bunlar ne olduğunu bilmeyen ve tatbikat var emriyle sokaklara salınan gariban Mehmetçiğe bile saldırıp dayak attı.
Sanırım dün gece de (saldırı dışında) darbe karşıtı aynı gösteriler yapılmış olacaktır.
Şunu açıkça vurguluyorum:
Eğer darbeciler kazanmış olsaydı, Mehmetçiğe saldıranlar onlara çiçek verecekti!
Şimdi “Demokrasi kurtuldu” diye sevinç çığlıkları atan anlı şanlı medyamız ve gazetecilerimiz o zaman “Ordumuz ülkeyi bataklıktan kurtardı” diye alkış tutacaktı.
Huyumuz kurusun, biz güce taparız!