Devleti sıfırdan kurmak!
Sadi Somuncuoğlu 01 Ocak 1970
15 Temmuz darbe girişimi çok kısa zamanda, saatler içinde önlendi. Buna çok şükür diyoruz. İyi de tartışmalar da hemen başladı; meselâ, kalkışmayı ordu içine sızan cemaatçi bir grup mu, yoksa Türk Silahlı Kuvvetleri mi yaptı? Gözler önünde yaşanan açık gerçeklere, resmi açıklamalara, tutuklananlar ve ifadelerine göre bu belli... Burada bir mutabakat var. Ama darbeyi "kim önledi" denilince, bunun cevabı muhtelif. Tepedeki bazı yetkililer, malum medya ve taraftarlara göre "vatandaşlar" önlemiş! Millî muhalefet partileri ve diğer bir kesim ise "vatandaşlara teşekkür ederiz de, darbe girişimini devletimizin silahlı güçleri önledi" demektedirler. Bu farklılık darbenin amacı konusunda da karşımıza çıkmaktadır. Bir tarafta hedefin "demokrasi" olduğunu söyleyenler, öbür tarafta ise "egemenliğimiz, onun yaşatıcısı millî devletimiz ve ordumuz" diyenler yer alıyor. Bu farklı teşhis, bize göre çok önemlidir. Zira ülkemize bundan sonra verilecek "yeni" düzenin ipuçları, burada gizli olabilir.
İpuçlarını tutmak için yaşanmakta olanlardan başlayalım:
* Darbeyi kaldığı otelde "15 Temmuz saat 16'00 da öğrendim" diyen Cumhurbaşkanının ilk fırsatta Ankara'ya gelmeyi düşünmemesi; 16 Temmuz gecesi saat 00:25'den itibaren TV kanallarına bağlanarak halkı hava limanlarına ve meydanlara çağırması, burada 10 saat kaldıktan sonra 02:00'de İstanbul'a hareket etmesi, [saat 03:00 - 03:30 civarında otelin bombalanması] 20 Temmuz'a kadar İstanbul'da kalıp meydanlardaki kalabalıklara yüksek dozlu övgüler yağdırması, ancak 4 gün sonra Ankara'ya hareket etmesi dikkatleri çekmiştir. Yeterli bilgi verilmediği için bu hususların açıklığa kavuşmaması,
* 16 Temmuz'dan günümüze kadar bütün yurtta belediyelerin (PKK yandaşları başta) çöp kamyonlarını askeri birliklerin çıkış kapılarına koymak suretiyle, darbeyi önleyen kahraman askerlerimizin darbeciymiş gibi algılanmaları ve bu duruma seyirci kalınması,
* TSK düşmanı iç-dış çevrelerin yaptığı sinsi propagandaların etkisiyle ordu mensuplarımızın kendi sokaklarımızda askerleri kıyafetle dolaşamayacak hale düşürülmeleri,
* Hem bütün devlet kurumlarına, bu arada orduya ve polise cemaatçilerin sızmasına "Yardımcı oldum. Darbeyi bunlar yaptı" itirafının yapılması, hem de darbeyi üreten kurumları "Yeniden düzenliyoruz" adı altında işe yıldırım hızıyla Türk Silahlı Kuvvetleri'nden başlanması kabul edilemez. Mübarek şehitler ocağını, "darbeci ocağına" dönüştürüp, gerçekte ise darbenin Kahraman Ordumuza yapılması sonucunu doğurduğunu,
* Cumhurbaşkanı, "Darbe girişiminde bulunan terör örgütünün tüm unsurlarıyla ve süratle bertaraf edilebilmesi için" OHAL'in ilan edildiğini belirtiyor. Doğru ve güzel! Ancak Başbakan "Devlet, millete değil, kendisine olağanüstü hâl ilan etmiştir" şeklinde konuşuyor. Acaba bu çelişkili ifade, devletimizin sıfırdan yeniden yapılandırılacağı düşüncesinin şifreli itirafı mıdır? Genelkurmay Başkanının Cumhurbaşkanına, Kuvvet Komutanları'nın Bakan'a bağlanması ve askeri okulların tamamen kapatılması bunun ilk adımı mıdır? Bir Bakanın da, darbeyi önlemek için "kuvvetler, bir yerde toplanmayacak, dağıtılacaktır" diyerek, bütün yetkilerin Cumhurbaşkanında toplanmasına dönük tasavvurla başka bir darbe çağrışımını yapmayacak mı? Türkiye Cumhuriyeti'nin temel yapısına dair düzenlemelerin, OHAL kanunu ile de, başka bir yolla da yapılamayacağı.
* Milli Savunma Bakanı TBMM'de şöyle konuşuyor: "15 Temmuz gecesi yaşanan, yavrularımızda, gençlerimizde hala bir travma olarak devam eden, uçakların alçak uçmasından, tankların sokaklara çıkması gibi görüntülerden oluşan travmadan dolayı bu 30 Ağustos törenlerinde askeri araçların gösteri yapmayacağını kastettim" demesi,
Üzerinde düşünülmelidir.
Bu iç karartan örnekleri keserek soralım:
1. Her aklınıza geldiğinde devlet yeniden kurulmaz, temel yapısıyla oynanmaz. Türk Devletinin kimliği, tarihi, şanlı şerefli kurumları ve kadroları ile bu milletin egemenliğine düşman olan unsurlar, birbirine karıştırılamaz.
2. 15 Temmuz'da kan döken darbecilerin yarattığı travma ile bunun tedavisi demek olan şanlı tarihimizin eşsiz zaferi 30 Ağustos ve kutlama törenlerindeki gurur kaynağımız kahraman askerlerimiz, düşmanları caydıracak olan zırhlılarımız, tanklarımız, toplarımız ve uçaklarımız bir tutulamaz.