Türkiye, Irak Kürt Bölgesi’yle Petrol İlişkini Keser mi?
Hilmi Hacaloğlu 01 Ocak 1970
İSTANBUL —
Türkiye ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi arasındaki ekonomik ilişkilerde petrol ticareti önemli bir rol oynuyor. 2006 yılında petrol üretimine başlayan IKBY, günde yaklaşık 600 bin varil petrol ihraç ediyor. Bölgesel Yönetim’in Kerkük’ten sevk ettiği petrol, dünya piyasalarına Türkiye’nin Ceyhan Limanı üzerinden ulaşıyor.
Uluslararası Enerji Ajansı’na göre dünyanın en üçüncü en büyük petrol ihracatçısı olan Irak, aynı zamanda dünyanın kanıtlanmış en büyük beşinci petrol rezervine sahip ülkesi.
Bu rezervin üçte birine tekabül eden 45 milyar varillik kısmı ise olan Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin kontrolundaki bölgelerde bulunuyor.
Dünyanın dev petrol şirketleri IKYB’den lisans alarak faaliyet gösteriyor
Buradaki petrol sahalarında dünyanın en büyük petrol üreticileri arasında yer alan Amerikan Exxon Mobil ve Chevron, Fransız Total, Rus Gazprom ile birlikte Türk ortaklı Genel Energy de önemli pay sahiplerinden biri. Bu şirketlerin dışında yaklaşık 40 farklı şirket de IKYB’nin kontrol ettiği topraklarda petrol arıyor ya da çıkartıyor.
Türkiye ile IKYB arasında Haziran 2014 yılında imzalanan anlaşmadan hemen önce dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, bu anlaşma sayesinde her bir varil için Türkiye’nin 1 dolar gelir kazanacağını söylemişti. Yıldız’ın bu sözlerini temel alırsak Türkiye yalnız geçiş hakkı olarak her gün 600 bin dolar gelir elde ediyor.
Peki Türkiye, bu şartlarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Bakalım petrolünü nereye akıtacak ya da satacak? Vana bizde. Vanayı kapattığımız anda o iş de bitti” dediği gibi Ceyhan’a akan petrolün vanasını kapatır mı?
Türkiye, Erbil yerine Bağdat’ı tercih ederse Kürt Bölgesel Yönetimi 11 milyar dolardan mahrum kalacak
Enerji uzmanı Dr. Fehmi Gürdallı, Kuzey Irak’ın Türkiye'nin petrol ithalatında önemli bir yer tutmakla birlikte hayati bir ihtiyaç içermediği görüşünde.
Amerika’nın Sesi’ne değerlendirmelerde bulunan Gürdallı, “Özellikle 2014'te IŞİD'in Musul'u ele geçirmesi ve Kerkük'e yönelmesinin ardından Peşmerge hem kenti, hem de bölgedeki kuyuları ele geçirdi. Bölgesel Kürt Yönetimi'nin kontrolündeki bölgede günde 350 bin varil, Kerkük'teyse günde 250 bin varil petrol üretiliyor. Bu petrolün büyük bölümü hem Ceyhan'a ulaşan boru hattıyla hem Türkiye hem de dünyaya satılıyor. Bugünkü fiyat üzerinden hesaplarsak yılda yaklaşık 11 milyar dolarlık bir gelir söz konusu Bölgesel Kürt Yönetimi için. Türkiye'nin günlük ihtiyacı ise yaklaşık 800 bin varil. Ancak Irak, Türkiye'nin tek petrol ithalatı yaptığı yer değil. Rusya, İran, Azerbaycan, Suudi Arabistan başta olmak üzere farklı ülkelerden ithalat var. Dünyada petrolün denizyoluyla tankerlerle taşınması ve "spot piyasada" satılması, doğalgaza kıyasla çok daha yaygın. Bu nedenle, gerekli önlemleri almasının ardından boru hattını kapatsa da Türkiye petrol sıkıntısı çekmez. Biraz daha maliyetli olsa da ihtiyacını karşılar. Ancak bu gelirden yoksun kalması halinde Erbil en temel hizmetleri sağlamakta dahi zorlanabilir” dedi.
Gürdallı: Türkiye, hattı kapatmak yerine Bağdat’ı muhatap alacak
Gürdallı’ya göre, Türkiye boru hattını kapatmak yerine Bağdat’la işbirliğini yönelecek:
“Kuzey Irak'la bir anlaşma var ama Bölgesel Kürt Yönetimi'nin attığı referandum adımı da bakıldığında Irak Anayasası’na aykırı bir adım. Hukuk değil, siyasi bir hamle. Türkiye 2014’te yapılan anlaşmanın ardından, aldığı petrolün karşılığını Bağdat'a değil, Erbil'e göndermeye başladı. Şimdi Türkiye'nin petrol ticaretinde Erbil'i değil yeniden Bağdat'ı muhatap alacak olmasından, petrol karşılığında ödenecek miktarın Bağdat'ın kasasına gideceğini anlıyoruz. Türkiye ilk etapta, belki gerekli piyasa çalışması yapılana dek, boru hattının vanasını kapatmak yerine, paranın gideceği hesabı değiştiriyor. Böylece aslında Türkiye petrol almaya devam edecek, hem uluslararası şirketlerin çıkarlarına/haklarına karşı bir pozisyon almayacak, ama aynı zamanda Erbil'i petrol gelirinden mahrum bırakacak. Zira Erbil'in Bağdat'tan, kendi payını alması çok kolay olmayacak.”
Barzani: Vana Türkiye’nin elinde ama yapılmış bir anlaşma var
Türkiye Bağdat’ı muhatap alırsa IKYB Başbakanı Neçirvan Barzani’nin sık sık atıfta bulunduğu “50 yıl süresi olan anlaşma” ne olacak?
Zaten Başbakan Barzani de önceki gün Erbil’de gazetecilerle yaptığı konuşmada Ankara’ya “50 yıl süresi olan” bu anlaşmayı hatırlattı:
“Petrol boru vanası, Türkiye’nin elindedir. Ama Türkiye ile imzalanan bir anlaşmamız var. Tam tersine biz doğalgaz borusu döşeme çalışması içindeyiz. Habur Kapısı’nın kapatılması konusu kimsenin çıkarına değil. Hem bizim hem Türkiye'nin çıkarına değil. İki tarafta yaşayan halk zarar eder. Türkiye'nin Irak ve Kürdistan ile 2016 yılında yaptığı ihracat 10 milyar dolara ulaştı. Ayrıca hem Kürdistan’da hem Türkiye’de binlerce iş imkanı doğurmuştur. 2017-2018 için hedeflenen, 14 milyar dolara ulaşmaktır. Irak ve Kürdistan pazarı, Türk ürünlerinin sarf edildiği pazardır. İki taraf zarar görecekken, bu kapının kapatılmasında nasıl bir çıkar olabilir?”
Barzani’nin sözünü ettiği anlaşma, Bağdat ve Erbil arasında petrol gelirlerinin Irak Anayasası’nda yazıldığı şekilde (petrol gelirlerinin %17’sinin IKYB’ye verilmesini öngörüyor) paylaşılmaması üzerine Türkiye-Irak ilişkilerinin de çok problemli olduğu bir dönemde imzalanmıştı.
Aydın Sezer: Türkiye boru hattını kapatmaz çünkü böyle bir hamle güvenilirliğini zedeler
Türkiye yalnız Kerkük-Ceyhan Petrol Boru Hattı’na değil, Rusya-Türkiye Doğal Gaz Batı Hattı, Mavi Akım, Bakü-Tiflis-Erzurum Doğal Gaz Boru Hattı, TANAP ve Türk Akımı gibi boru hatlarına sahip. Bu hatlardan son ikisinin 2018 ve 2020 yılında devreye girmesi planlanıyor
Enerji uzmanı Aydın Sezer de Türkiye’nin güvenilirliğini sarsmamak için boru hattını kapatmayacağı görüşünde:
Amerika’nın Sesi’ne konuşan Sezer, “Bence Türkiye bu hattı kapatmaz. Bir kere bu boru hattını kapatması güvenilirliğini zedeler. Neden zedeler? Çünkü bir kriz anında boru hattını kapatan ülke olursun ve bu zarar verir. İkincisi Türkiye, ekonomik darboğaz içindeki Kuzey Irak’a maaşlarını ödemesi için kredi verdi. Bunun karşılığını alması lazım. Türkiye bu sorunu Bağdat’la yeniden anlaşarak aşacak gibi görünüyor” dedi.
IKBY, doğal gazda da bölgesel oyuncu olmak istiyor
Geçtiğimiz hafta sonu “bağımsızlık referandumu” yapmadan önce Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi, doğal gazda küresel oyuncu olma yolunda da önemli bir adım attı.
Dünyanın en büyük petrol ve doğal gaz şirketlerinden olan Rus devlet şirketi Rosneft ile IKBY, yapım maliyeti 1 milyar doları bulacak olan doğal gaz boru hattı konusunda anlaşma sağladı.
IKBY, kontrol ettiği topraklardaki doğal gaz potansiyelinin 9,1 trilyon metreküp olduğu iddiasında.
Ancak doğal gaz ve petrol fiyatlarındaki düşüş, doğal gaz çıkarılmasını da boru hattını da maliyetli hale getiriyor. Enerji uzmanı Aydın Sezer, “Botaş da Kuzey Irak’la 10 milyar metreküplük doğal gaz anlaşması yaptı. Ama bugün 55-56 dolarlık petrol fiyatları bu operasyonu fizibıl kılmıyor. Aynı şey Rosneft’in anlaşmasıyla da ilgili. Fiyatlar bu seviyede kaldıkça bunların realize olması kolay değil. Bu arada dün Gazprom Neft, ‘Jeopolitik belirsizlikleri ortadan kaldırmak için ciddi bir yatırım gerekiyor. Ancak bunlar yüksek risk taşıyor ve şirket yüksek riske sahip bölgelerde çalışma yapmaya hazır değil’ diyerek bu anlaşmadan vazgeçti’ dedi.