« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

02 Nis

2018

O eve hem Nazım Hikmet hem de Alparslan Türkeş gitti

Sinan Acıoğlu 01 Ocak 1970

"Nâzım ve Türkeş… İkisi de sürgün… Benim evimde… Belki de o zamanlar zıt insanlar zannedilirdi. Hiç de değil."



Bu yıl Şubat ayında yitirdiğimiz yazar ve diplomat Aydemir Balkan'ın basımını göremediği kitabı "Tanıdığım Eşsiz İnsanlar" Tarihçi Kitabevi'nden çıktı.

Balkan'ın tanıma olanağı bulduğu dört büyük tarihsel karakter Mustafa Kemal Atatürk, Nâzım Hikmet, Yaşar Kemal ve Alparslan Türkeş... Bu isimlerin bilinmeyen yönleri Aydemir Balkan'ın anılarında su yüzüne çıkıyor.

Paris'te yaşadığı yıllarda evinde farklı günlerde hem Nâzım Hikmet'i hem Alparslan Türkeş'i ağırlayan Balkan, bu rastlaşma için "Hayat ne garipti. Benimkisi ise ne güzel bir tecelliydi" diyor ve ekliyor, "Nâzım ve Türkeş… İkisi de sürgün… Benim evimde… Belki de o zamanlar zıt insanlar zannedilirdi. Hiç de değil. Nâzım da Türkeş de ateşli vatansever ve milliyetçiydiler. Hemen anlatacağım."

İşte Aydemir Balkan'ın kaleminden Nâzım Hikmet ve Alparslan Türkeş:

NAZIM PARİS'TE

“Akşam sekize doğru gelin” demiştim Dino’ya… “Yemek yeriz, bol bol konuşacak vaktimiz olur…”

Sevinçten uçuyordum. Çocukluktan beri hayran olduğum, mısralarını sayıkladığım Nâzım Hikmet’i nihayet görecektim. 1961 Haziranı, güzel bir yaz akşamı, güneş batmak üzereyken kapı çalındı. Pür heyecan kapıya koştum. Nâzım karşımda… Bir heykel gibi… Arkasında Abidin, yanında da bir kadın… Salona geçtik. Danimarkalı karım güzel yemekler hazırlamıştı. Apartmanımız beşinci kattaydı. Bir yanı Paris’in büyük parklarından beri olan Jardin des Plantes’a bakıyordu. Güneşin son ışıkları küçük salonumuzu pembe ışıklara boğmuştu. Nâzım, oturduğu koltukta bu ışıkların içindeydi. Yüzü pembeleşmişti. Eşim perdeleri kapatmak istedi. Nâzım, “Bırakın, bırakın” diyordu. “Böylesi çok daha iyi, kapatmayın.”

On üç yıl zindanda ezilen Nâzım, güneşe hasret kalmıştı. Yanındaki kadın kimdi acaba? Abidin kulağıma fısıldadı, iki yıldır beraber olduğu Vera… Yabancı dil bilmiyordu. Doğrusu Nâzım’a yakıştıramamıştım. Sıradan bir kadın izlemini verdi bana.

Nâzım’ın bir şiiri geldi aklıma…

“O mavi gözlü bir devdi
Mini minnacık bir kadın sevdi”

(...) Vera’nın Nâzım’la beraber olmasını pek anlayamamıştım ama bu hiç önemli değildi. Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine.

Üçüncü misafir hiç hesapta yoktu ama eşim masaya hemen bir servis daha ekledi. Vera, eşime yardım etmeye çalışıyordu. Ortak dilleri yoktu ama pekâlâ anlaşıyorlardı.

Nâzım’ın bende Fransızcaya çevrilmiş iki kitabı vardı. Ama Nâzım’ın mısraları hiç tercüme edilebilir miydi? Van Gogh’un tablolarının siyah beyaz fotoğrafını çekmek gibi

bir şey… Kitapları görmek istedi. Kalktım, getirdim. Karımın beş aylık gebe olduğunu fark etmişti. İsmini sordu, sonra kitaplardan birini eline aldı. Abidin’den dolma kalemini istedi. Birinci sayfayı açtı. Kocaman harflerle “Yette’ye dört ay on gün sonrası için” diye yazdı ve imzaladı. Sonra öbür kitabı aldı, onu da “Aydemir’e, babasının oğluna” diye imzaladı. Babamın onu Bursa Hapishanesi’nde hem de sırtında üniforması ile ziyaret ettiğini demek unutmamıştı.

Hayat ne garipti. Benimkisi ise ne güzel bir tecelliydi. Birkaç ay sonra oğlum Töre doğduktan sonra Alpaslan Türkeş de sürgünde evime yemeğe gelmiş, bebeğimizi yatağında seyretmişti. Nâzım ve Türkeş… İkisi de sürgün… Benim evimde… Belki de o zamanlar zıt insanlar zannedilirdi. Hiç de değil. Nâzım da Türkeş de ateşli vatansever ve milliyetçiydiler. Hemen anlatacağım.

Fransa’da yeniden iktidara gelen General de Gaulle’u bildiğim kadarıyla anlattım. De Gaulle askeri bir darbeyle iktidara gelmiş ve Fransız politikasına yeni bir rejimin elbisesini dikmişti. Siyasi partileri ve politikacıları bir kenara iterek, tamamen halkoyuna dayanan yeni bir anayasa hazırlamıştı. Nasıl? Referandumlarla… Yepyeni bir referandum… Yeni bir önemli hamle… Yeni bir yasa için halkoyuna yani referanduma başvuruyor ve istediğini kolaylıkla elde ediyordu. Halk zaten partilerden, politikacılardan bıkmıştı. De Gaulle, dış politikada Amerika’ya ve İngiltere’ye karşı bağımsız

bir politika güdüyordu. Nâzım’a bunları anlatırken, “Yalnız de Gaulle çok milliyetçi” dedim. “Aşırı milliyetçi!”

Nâzım sözümü hemen kesti,

“Tabii milliyetçi olacak. Biz de milliyetçiyiz. Hepimiz!”

Bu tepkiyi pek beklemiyordum. Ama biliyordum ki Nâzım Rusya’da “Vatanına çok bağlı, milletine çok düşkün” diye bilinmeye başlamıştı. (...)

HEPİMİZ MÜSLÜMANIZ AMA ÖNCE TÜRK'ÜZ

Aydemir Balkan'ın anıları arasında Alparslan Türkeş'le aralarında geçen ilginç de bir diyalog bulunuyor.

İşte Balkan'ın kitabındaki o bölüm:

"Sınıf arkadaşım Vedat Dalokay, Ankara Belediye Başkanı’ydı. Beni 30 Ağustos geçit törenine davet etti. Şeref tribününde yerimizi aldık. Birlikte paraşütçüleri, Hava Kuvvetleri’ni zevkle, iftiharla seyrettik. Tören biterken Türkeş’i gördüm. Ya Bakandı ya da Başbakan Yardımcısı… Beni yemeğe davet etti. Kavaklıdere’de yine aynı lokantaya gittik. Türkeş durumu nasıl görüyordu?

“Başımıza bir de Necmettin Erbakan çıktı. Hayli oyumuzu çaldı, hâlâ çalıyor. Milli Selamet diye tutturmuş, selameti İslam’da buluyor. Hepimiz Müslümanız ama önce Türk’üz. Onlar ise önce Müslümanız, sonra da Müslümanız diyorlar. Böyle saçma düşünce olur mu? Böyle bir düşünce, Atatürk’ün ülkesine, çocuklarına yakışır mı? Afrika’da, Asya’da Müslümanların sayısı bir milyar! Yarın iki milyar olacak! Ama hiçbir İslam devleti kendini saydıramadı hâlâ… İki milyar Müslüman’ın içinde Türklük kaynayıp gider. Buna tahammül edemeyiz, imkânı yok. Bu adamlar bunu görmüyorlar mı? Elbette görüyorlar ama dertleri oy. Bütün hedefleri, uğraşları oy!”

Türkeş’i bu defa yine hiddetli ve kararlı görmekteydim. Ama yapılacak pek bir şey yoktu. Demokrasi ve oy kavgası ülkemizi sakat yollara saptırmıştı.

“Alpaslan Bey” dedim. “Artık galiba atı alan Üsküdar’ı geçti. Bu böyle sürüp gider.”

“Yook,” dedi. “Türklüğe sarılmazsak, iki milyarın içinde erir gideriz.”
Odatv.com

Ziyaret -> Toplam : 125,26 M - Bugn : 12178

ulkucudunya@ulkucudunya.com