« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

22 Nis

2018

'Füzeler durunca AKP de durdu, erken seçim ABD'nin savaş takvimiyle ilgili'

Ceyda Karan 01 Ocak 1970

Mehmet Ali Güller, Batı bloğunun Suriye’ye attığı füzelerin durmasıyla Ankara’nın desteğinin de durduğunu belirtti. Rusya’nın Ankara’ya yönelik ‘incelikli politikaları’ sürdüreceğini belirten Güller’e göre, Erdoğan’ın ilan ettiği erken seçimler de ABD’nin savaş takvimiyle ilgili.



ABD, İngiltere ve Fransa'nın Suriye saldırısı sahada dengeleri değiştirmemişken, öne çıkan aktörlerin tutumları ve bundan sonra atacakları adımlar tartışılıyor. Suriye savaşının en fazla etkilediği Türkiye'de ise iktidar 24 Haziran'da baskın seçimlere gitme kararı aldı. AK Parti lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan, kararına gerekçe olarak ekonominin yanı sıra Suriye'nin kuzeyindeki gelişmeleri de gerekçe gösterdi.

Suriye'deki son gelişmeler eşliğinde Ankara'yı baskın seçime yönelten refleksi ABC Gazetesi yazarı, TELE1 TV yorumcusu Mehmet Ali Güller ile konuştuk.

‘ERKEN SEÇİMLER ABD'NİN SAVAŞ TAKVİMİYLE İLGİLİ'

Mehmet Ali Güller, erken seçim kararının iç koşullar dışında ABD'nin savaş takvimiyle de alakalı olduğunu söylerken, daha önce de 3 Kasım 2002 seçimlerinden önce MHP lideri Bahçeli'nin ABD savaş takvimine uygun olarak erken seçim çağırısı yaptığı yorumunu yaptı:

"Erken seçim kararının AKP'nin içeriden MHP'den kaynaklanan problemlerin dışında doğrudan ABD'nin savaş takvimiyle de alakası var. Zaten Bahçeli'nin böyle de bir rolü var. 3 Kasım 2002 seçimlerini de ABD'nin Irak'a yapacağı savaş takvimine uygun olarak koalisyon ortaklarından habersiz bir şekilde ilan etmiş ve Türkiye'ye büyük bir tuzak kurmuştu. Bu tuzak neticesinde de 3 Kasım 2002'de AKP iktidar olmuş, Ecevit hükümetinin ABD'ye kuzeyden cephe açmama kararlılığını, yeni oluşan hükümet bir nevi o kararın karşılığında kaldırmış ve ABD'ye kuzey kapısını açmaya çalışmıştı. Şimdi benzer bir durum var. Tam da ABD, İngiltere ve Fransa'nın Suriye'ye yönelik bir saldırı takvimi inşa etmeye çalıştığı bir dönemde Bahçeli erken seçim kararı almış oldu. Kendisi 26 Ağustos demişti ama Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu 24 Haziran'a çekmiş oldu. Erken seçim AKP hükümetinin işine geliyor. Ekonomi çok kötüye gidiyor, daha büyük bir çöküş alameti oluşmadan erken seçim yaparak çöküşten kaynaklanabilecek bir seçim kaybından kurtulmaya çalışıyor. Diğer yandan 66 günlük bu anayasayı delen seçim takvimi İYİ Parti'yi seçim dışı bırakma amacı taşıyor. Birtakım yöntemler bulacaklardır kuşkusuz. Muhtemelen Saadet Partisi listesinden de girebilirler. Böyle bir çözüm de bulabilirler. Netice itibariyle Bahçeli'nin kafasında İYİ Partiye karşı oy kaybetmemek gibi bir taktik mesele vardı."

‘AFRİN MESELESİ İLE SEÇİM MESELESİ YAN YANA GETİRİLMİŞTİ'

Enerji Bakanı Berat Albayrak'ın ‘Afrin'de savaştık, seçimlerde de savaşacağız' manasına gelen sözlerini anımsatan Güller'e göre Afrin meselesi bir fethe dönüştürülüp buradan iktidarın konsolidasyonu sağlanmak isteniyor:

"Bütün bu olgular birleştiğinde ortaya çıkan erken seçimin şimdi konuşacağımız konu bakımından bizi ilgilendiren kısmı Suriye meselesi. Birkaç gün öncede Enerji Bakanı ve Damat Berat Albayrak bir açıklama yapıp Afrin operasyonu ile seçim meselesini yan yana getirdi. Hem Afrin de savaşıyoruz şimdi de seçimlerde savaşıp kazanacağız demişti. Şimdi bu Afrin meselesini bir fethe dönüştürüp buradan hareketle dış politikada başarı kazanıp bunu iç politikada kendi konsolidasyonuna çevirme durumu AKP'de her zaman vardı. Bunu bizzat Albayrak söylemiş oldu."

‘KİMYASAL BİR TEZGAH ÜRETİLİP ABD'NİN SALDIRI YAPMASINI DOĞURAN KOŞULLAR ORTAYA ÇIKARILDI'

Suriye'ye yapılan saldırının Trump'ın iç politik ihtiyaçlarıyla ilgili bir yönünün de bulunduğu söyleyen Güller'e göre Trump nezdinde saldırının devam ettirileceğine dair işaretler olmasa da Pentagon ya da diğer kuvvetlerin bu konuda girişimleri var:

"Tablo ne? ABD'nin İngiltere ve Fransa ile yaptığı saldırı var. Bu saldırı bir gün sürdü ve 110 vuruş yapıldı. Şu ana kadarki görülebilen tabloda durum şu: Rusya'ya tam olarak karşı hamle gelmeyecek şekilde Rusya'ya bildirilerek kısmi bir hava saldırısı yapılmış oldu. Bu saldırının Trump'ın iç politik ihtiyaçlarıyla da ilgili olan bir yönü de var. Saldırıdan birkaç gün önce Trump, Suriye'den asker çekmeyi ilan etmişti ama Pentagon'dan tam tersine oraya asker sevkiyatının bile ihtiyaç olduğu şeklinde açıklamalar gelmişti. ABD'deki ikili yapı ve Trump açısından kimyasal tezgâh üretilip ABD'nin bir saldırı yapmasını doğuran koşullar ortaya çıkınca bu saldırı yapıldı. Ama ABD'nin Trump nezdinde saldırıları devam ettirebileceğinin henüz işaretleri yok. Pentagon ya da diğer kuvvetlerin kuşkusuz bu konuda girişimleri var."

SALDIRI İLE TÜRKİYE'NİN BATI ÇİZGİSİNE İKNASI VE SOÇİ SÜRECİNİN BİTMESİ PLANLANDI'

ABD, İngiltere, Fransa, Suudi Arabistan ve Ürdün arasında Ocak ayında yapıldığı söylenen bir toplantıya dikkat çeken Güller'e göre bu toplantıda kararlaştırılan hedeflerden birisi Soçi ve Astana süreçlerinin bitirilip, Türkiye'nin kendi çizgilerine iknasının sağlanmasıydı ve Suriye'ye yapılan saldırı bu amaca uygun yapıldı:

"Bunu anlayabilmek için geçtiğimiz ocak ayında yapılan bir toplantıya dönmemiz gerekiyor. Washington'da ABD, İngiltere, Fransa, Suudi Arabistan ve Ürdün ilginç bir toplantı yapmıştı. O toplantının notları da İngiliz diplomatlar üzerinden sızmış, toplantıda çok önemli dört karar alındığı ortaya çıkmıştı. Bu devletler Suriye'nin hem kuzeyinde hem de doğusunda otonom devletçikler kurma kararı almışlardı. İkinci olarak PYD'yi maskeleyen yeni bir parti kurma kararı almışlar, üçüncü olarak Astana ve Soçi'nin devre dışı bırakılması yönünde çaba sarf edileceği kararı alınmış ve dördüncü olarak da Türkiye'nin ikna edilmesi meselesi vardı. Bu ikna meselesi kritik önemde. Bu toplantıdan hemen bir ay sonra ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı ve Dışişleri Bakanı nezdinde yapılan ikili görüşmeler (Tillerson-Erdoğan) neticesinde bir Menbiç mutabakatına varıldığı söylenmişti. Bu ABD ve Türkiye'nin Menbiç'te ortak kuvvetler olarak bulunmasıydı. Bu teklif ile ABD, Türkiye'ye daha doğrusu AKP hükümetine Suriye'nin kuzeyini birlikte paylaşmayı teklif etmişti. Fırat'ın doğusunda ABD ve PYD, batısında AKP ve ÖSO'nun olacağı bir paylaşım teklifiydi bu. Bu teklif için hem Çavuşoğlu'nun açıklamalarından hem de diğer AKP'lilerin açıklamalarından bir mutabakat oluştuğu anlaşılıyordu. Ama arkasından hem Ulusal Güvenlik Danışmanı hem de Tillerson'ın görevden alınmasıyla şimdilik bu mutabakat askıda duruyor. Fakat ABD stratejisi gereği AKP hükümetini bu teklife ikna etmek stratejik öneme haiz. Eğer Fırat'ın doğusunda ABD kuvvetlerinin bulunmasını sağlayacak bir durum oluşursa bu ABD'nin Suriye'de inisiyatifi Rusya'ya kaptırmış olmasına rağmen ileride yeniden bir sıçrama, yeniden bir hamle yapmasını sağlayacak koşulları doğuracaktı. Şimdi ABD buna çaba sarf ediyor. Aslında ABD'nin İngiltere ve Fransa ile yaptığı saldırı da demin konuştuğumuz o 11 Ocak toplantısının üçüncü ve dördüncü maddesiyle doğrudan ilgili. Üçüncü maddede Soçi ve Astana süreçlerinin devre dışı bırakılması ve Türkiye'nin ikna edilmesi diye anımsarsak aslında bu saldırı ikisini de hedeflemişti."

‘ABD DIŞ POLİTİKADA GÜÇ KAYBEDİYOR, SÜREÇ 3 KASIM 2002'DEN FARKLI'

Güller, ABD ve müttefiklerinin Türkiye'yi kendi taraflarına çekme hedeflerine rağmen sürecin 3 Kasım 2002'den farklı olduğunu, ABD'nin dış politikada güç kaybettiği yorumunu yaptı:

"AKP hükümeti füzelerle birlikte bir anda hemen evet ama yetmez demeye, bu saldırı gecikti daha da olmalı, memnuniyet duyuyoruz, vicdanlarımızın gereği oldu şeklinde hem dışişlerinden hem de Cumhurbaşkanı, Başbakan üçgeninden yapılan açıklamalar böyleydi. Şimdi erken seçim tam da bu süreçle doğrudan ilgili olacak ama bu kez benim tahminim gidişat açısından dış politikada ABD'nin güç kaybediyor olması anlamında da bu kez 3 Kasım'dan farklı olarak ABD'nin savaş takvimine göre ayarlanmış bir erken seçimin bu kez ABD ve AKP ikilisini mahkûm edeceğini ve tam tersine Türkiye'de bu kez yeniden kendi rotasına dönebileceği bir iç politik durum yaratacağını düşünüyorum."

‘FÜZELERİN DEVAMI GELMEYİNCE AKP AÇIKLAMALARINA DİKKAT ETMEYE BAŞLADI'

Suriye'ye yönelik saldırıdan sonra AKP'den gelen ilk destek açıklamalarının ardından füzelerinin devamının gelmemesiyle daha dikkatli yaklaşılmaya başlandığına dikkat çeken Güller'e füzelerin devamı gelmediği için AKP o noktada durmak zorunda kaldı:

"Suriye'ye saldırının ertesi günü hükümet çevrelerinden yaptıkları açıklamalara yönelik bir dikkat durumu oluştu ama bu Rusya açısından değil tam tersine füze saldırısı bittiği içindir. Füzelerin devamı gelmediği için AKP orada durmak zorunda kaldı. AKP'yi hızla Astana sürecinin ruhuna aykırı bir şekilde, doğrudan Rusya'yı da hedef aldığını söyleyen ABD füzelerini desteklemeye iten şey o füzelerin atılıyor olmasıydı. Füzelerin atılması kesilince, ertesin gün devamı gelmeyince AKP hükümeti hem Cumhurbaşkanı hem Başbakan hem de Dışişleri bakanı üçlüsü hızla bir normalleşme bir durumuyla birlikte kontrollü açıklama yapma noktasına geldiler. Çünkü eni sonu ABD inisiyatifini sürdüremediği noktada Türkiye yine bölgede Rusya ve İran ile baş başa kalacak. Bu da doğal olarak AKP hükümetini önemli bir açmaza sokmuş olacak."

‘RUSYA, AKP'NİN KENDİ CEPHESİNDE BULUNMASINI SAĞLAYACAK İNCELİKTE POLİTİKALAR YÜRÜTECEKTİR'

ABD ile Türkiye arasında Menbiç merkezli yürütülen görüşmelerden Rusya'nın rahatsız olduğu yorumunu yapan Güller'e göre Rusya, Suriye'ye yapılan saldırıya destek açıklaması yapmasına rağmen AKP'nin kendi cephesinde bulunmasını sağlayacak incelikte politikalar yürütecektir:

"Rusya'nın bir süredir Menbiç merkezli yürütülen ABD-Türkiye görüşmelerinden rahatsız olduğu ortada. Bunun bir mutabakata dönüşme ihtimali de Moskova'yı rahatsız ediyor. Son tahlilde AKP hükümeti ABD saldırısına onay verse de, o saldırıdan memnuniyet duyduğunu açıklasa da Rusya, Türkiye'nin hızla ABD'nin stratejisine eklemlenmesindense onun bir parça kendi cephesi içerisinde bulunmasını sağlayacak incelikte politikalar yürütülecektir. Çok kaba bir politika üreterek doğrudan Türkiye'yi karşısına almak yerine ABD ile çelişmeleri devam eden, ABD ile tamamen politikaları iç içe geçmemiş bir Türkiye'yi kendi Ortadoğu politikaları açısından tercih edecektir. O nedenle Moskova'dan, Ankara'nın son Atlantikçi çıkışlarına yönelik çok daha farklı ve sert tonda bir tepki gelmesi politika ve taktik açısından şu aşamada olası gözükmüyor."

‘AKP'Yİ KENDİ POLİTİKALARINA EKLEMLEME KONUSUNDA RUSYA VE ABD ARASINDA BİLEK GÜREŞİ SÜRÜYOR'

Rusya ve ABD arasındaki terazinin denge durumunda olduğunu söyleyen Güller, AKP'nin bu ülkelerle aynı ağırlığa sahip olmasa da iki ülke arasındaki dengeyi değiştirecek bir konumda olduğunu belirterek iki ülke arasında AKP'yi kendi politikalarına eklemleme konusunda bilek güreşinin sürdüğü yorumunu yaptı:

"Türkiye'nin pozisyonu şu bakımdan önemli: Bir tarafında ABD'nin bir tarafında Rusya'nın olduğu terazi denge durumunda. Türkiye bu dengeyi, kuşkusuz bu iki büyük kuvvetle de eşit ağırlıkta olmamasına rağmen, terazi dengede olduğu için hangi kefeye oturursa o kefeyi onun lehine çevirme özelliğine sahip. Bu durum nedeniyle ABD, Türkiye'den hiçbir zaman vazgeçemiyor. AKP'den rahatsızlığına rağmen Türkiye'yi yeniden stratejisine eklemlemeye çalışıyor. Rusya da Türkiye'nin kendi cephesinde olduğu koşullarda Esad'a kuzeyde alan açıldığı, Suriye'ye terörist sevkiyatında azalma yaşandığı gibi pratik bazı kazanımları göz önünde bulundurarak Türkiye'den vazgeçmemeye çalışıyor. ABD açısından durum şu: eski ABD eski büyükelçisi James Jeffrey de iyi özetlemişti. Jeffrey; bizim ABD ve Türkiye olarak karşıt ve ortak olduğumuz noktalar var. Karşıt olduğumuz konu PYD, anlaştığımız konu Esad karşıtlığı. O zaman Ankara ve Washington'un karşıt olduğu PYD konusunda değil ortak olduğu Esad konusunda iş birliği araması gerekir. Bu olduğu takdirde bizim yeniden Türkiye'yi kendi saflarımıza çekme şansımız vardır diye özetlemişti. Hal böyle olduğu için ABD, Menbiç konusunu bu anlamda sürdürmeye devam ediyor. Rusya da bu noktada önemli gördüğü şekilde Kürtlerin de Astana da masada olduğu bir çözümle Suriye'nin birliğini sağlamaya ve buna AKP'yi iknaya çalışıyor. Dolayısıyla bu noktada bir bilek güreşi sürüyor."

‘SURİYE'NİN BOMBALANMASI AĞIRLIĞI ATLANTİK CEPHESİNE KAYDIRMAYA YÖNELİKTİ'

Mehmet Ali Güller son olarak Suriye'nin Batılı güçler tarafından bombalanmasının AKP'yi Atlantik cephesine kaydırmaya yönelik bir hamle olduğu yorumunu yaptı:

"Bu bombalar bu bilek güreşinin ağırlığını bir şekilde Atlantik cephesine kaydırmaya yönelik bir hamleydi. Şu aşamada görünen bu hamle boşa çıkmış oldu. ABD istediğini alamadı. Sadece Trump iç politikada işte gördünüz ben Ruslarla işbirliği yapmıyorum tam tersine Suriye'de Rusya'yı hedef aldım demiş oldu kamuoyuna."

Ziyaret -> Toplam : 125,27 M - Bugn : 28840

ulkucudunya@ulkucudunya.com