Köprülü Amcazade Hacı Hüseyin Paşa 1644 – 19.09. 1702
01 Ocak 1970
II. Mustafa saltanatında, 11 Eylül 1697 - 4 Eylül 1702 tarihleri arasında dört yıl on bir ay on altı gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamı.
1644 yılında doğduğu sanılıyor. Amcazade Hüseyin Paşa Köprülü Mehmed Paşa'nın kardeşi Hasan Ağa'nın oğludur. Bu yüzden "Amcazâde" olarak anılır.[1]
Amcası Köprülü Mehmed Paşa ve amcaoğlu Köprülü Fazıl Ahmed Paşa'nın sadrazamlık yıllarındaki gençliğinde babasının Bulgaristan'ın "Prevadi" kasabasının "Kozluca" köyündeki çiftliğinde serbest bir hayat sürdü. Köprülü Fazıl Ahmed Paşa sadrazamlık döneminde Hicaz'a hacca gitti ve hacdan dönüşünde evlendi.[1]
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın maiyetinde olarak Viyana seferine katıldı. Viyana kuşatmasının başarısızlıkla sonuçlanması üzerine sadrazama olan yakınlığından ötürü tutuklandı. 1684 yılında serbest kaldıktan sonra iki tuğlu vezirlik rütbesiyle Şehrizor Eyaleti beylerbeyi göreviyle İstanbul'dan uzaklaştırıldı. Bundan sonra Kastamonu sancağına sonra da metruk bir halde bulunan Gelibolu yakınlarındaki Çardak muhafızlığına getirildi. 1689'da vezir rütbesi ile Seddülbahir muhafızı oldu. 1691'de kısa bir süre İstanbul kaymakamlığı yaptı ancak 1692 yılı Şubat ortalarında Seddülbahir muhafızlığına geri gönderildi. 1694 yılı başlarında İstanbul Kaymakamlığı görevine atandı. Kısa süren görevi sonrasında, Sakız Adası’nın düşman eline geçmesi nedeniyle üçüncü defa Çanakkale Boğazını korumakla görevlendirildi.[1]
1695 Ocak başlarında Helvacı Yusuf Paşa’nın azli üzerine Kaptanıderyalık görevine getirildi. 1695'te bu görevdeyken Mezomorto Hüseyin Paşa ile birlikte 9 Şubat 1695 tarihinde Venediklilerle yaptığı Koyun Adaları Deniz Savaşı'nda büyük bir zafer kazandı. Sakız adasının geri alınmasını sağladı. Şubat’ın sonlarına doğru bu vazifeden azledilerek yerine 1 Mayıs 1695 tarihinde Sakız Adası’nın alınmasında ve Koyun Adaları savaşındaki başarılarından dolayı Kaptanıderyalık Mezomorto Hüseyin Paşa'ya verilip kendisine Sakız Muhafızlığı verildi.[1]
6 Kasım 1695'te Adana eyaleti valiliği verildi. Eyalet askerinin başında Avusturya Seferi'ne katıldı. 1696'da ikinci kez İstanbul kaymakamlığına getirildi. O yıl Belgrad muhafızlığına getirildi. 15 Ağustos 1697'de Sadrazam ve Serdar-ı Ekrem Elmas Mehmed Paşa'nın Avusturya seferi için Belgrad'da toplanan savaş meclisinde Serdar-ı Ekremin ve Temeşvar Muhafızı Cafer Paşa'nın istedikleri gibi Pançova ve Temeşvar üzerine gidilmeyip Varadin'in alınmasını ileri sürdü. Ancak önerisi kabul edilmedi. Osmanlı ordusu Zenta Muharebesi'nde ağır bir yenilgiye uğrayıp Sadrazam ve Serdar-ı Ekrem Elmas Mehmet Paşa şehit olunca Belgrad'da toplantıda verdiği tavsiyenin doğru olduğu açığa çıkması üzerine Temeşvar'a gelen orduya davet olundu. 17 Eylül 1697'de Belgrad'dan aceleyle orduya yetişen Amcazade Hüseyin Paşa sadaret kaymakamı olan Bozoklu Mustafa Paşa'nın çadırına geldi ve oradan II. Mustafa'nın otağ-ı hümayununa davet edildi. Padişah hemen ona sadrazamlık görevi vermek istedi ise de Hüseyin Paşa önce tam bağımsız iş görmek koşuluyla sadrazamlık istediğini ifade etti. Padişah bunu hemen kabul edip Elmas Mehmed Paşa'nın ölümüyle onun koynunda bulunup kaybolmuş olan mühr-ü humayun yerine kazdırılan yeni mühr-ü hümayunu ona verdi.[1]
Sadrazamlığı
Hüseyin Paşa Avusturya, Rusya, Lehistan ve Venedik ile ön beş yıldır süren savaşı sürdürmeyi uygun görmedi. Padişah II. Mustafa'yı barış yapılması gerektiğine ikna etti ve uzun süren görüşmelerin ardından Avusturya, Venedik ve Lehistan'la 1699 yılında Karlofça Antlaşması imzalandı. Rusya ile de İstanbul Antlaşması imzalandı.[1]
Vergi sisteminde, ordunun teşkilatında ve eğitiminde, kürekli gemilerden oluşan eski donanmanın yerine yelkenli gemilerden oluşan yeni bir donanma yapılması gibi konularda büyük değişiklikler yaptı.[2] Kaptan-ı Derya Mezomorto Hüseyin Paşa'nın yardımıyla denizcilikte başarı sağlandı.
Ancak bu reformları ulemayı gücendirdi. Şeyhülislam Feyzullah Efendi'nin işlerine karışması otoritesinin kısılmasına neden oldu. Görevden çekilmek istediyse de kabul edilmedi. Ancak hastalanınca emekli oldu ve 8 Ağustos'ta Silivri'deki çiftliğine çekildi. On beş gün sonra 1702'nin Eylül ayında burada öldü. Vefatında 60 yaşlarındaydı.
Cenazesi İstanbul'a getirilerek Saraçhanebaşı'ndaki medresesinin yanındaki türbesine gömüldü.