Tunuslu Hayrettin Paşa
1820 - 1890 01 Ocak 1970
19. yüzyılın ikinci yarısında Tunus ve Osmanlı devletinde önemli vazifelerde bulunana devlet adamı ve mütefekkir.
Muhtemelen 1823-1825 yılları arasında Kafkasya’da doğdu. Bir Rus taarruzu esnasında ailesini kaybetti. Köle olarak İstanbul’da Kıbrıslı Tahsin Bey’e satıldı ve yetiştirildi. 1839’da Tunus Valisi Ahmet Paşa tarafından alınarak Tunus sarayında eğitildi. Askerlik mesleğine girerek ilerledi, 1850’de mirlivalığa kadar yükseldi. Avrupa kültürüyle ilk teması, önce Tunus’taki Fransız subayları sayesinde oldu. Avrupa’yı şahsen ilk görüşü 1846’da Ahmet Paşa’nın Paris ziyareti sırasındadır.
Bir hukuki dava dolayısıyla, Tunus hükümetinin temsilcisi olarak Paris’te kaldı (1853—1856). Fransızcayı ve Fransız kültürünü iyi öğrendi, önemli dostlar edindi. Fransa dönüşünde Bahriye Nazırı (Osmanlı kaynaklarında Bahriye Müdürü) tayin edildi. Bazı reform komisyonlarında üye ve başkan olarak çalıştı. İslam ülkelerinde ilk kez hazırlanan Tunus anayasası komisyonuna üye (1860), Meclis-i Ekber Başkanı (1861) oldu. 1862’de Bahriye Nazırlığı ve Meclis Başkanlığından istifa etti. 1869’a kadar resmi bir görev almadı. Bazı dış ülkelere siyasi görevle gönderildi.
Boş zamanında istifade ederek, Akvamü’l- mesâlik fi m a’rifet-i ahvâli’l-memâlik (Ülkelerin durumunu tanımak için en emin yol) adlı Arapça eserini yazdı ve Tunus resmi matbaasında bastırdı (H. 1284/1868). Aynı yıl eserin “Mukaddime” adlı, siyasi-kültürel fikirlerini ihtiva eden, birinci bölümünü Paris’te Fransızca yayınladı. İslam dünyasında ve Avrupa kamuoyunda geniş yankılar yapan eserinde, XIX. yüzyıl müslüman ülkelerinin sorunlarına çözüm yolları aradı. Fransızcasının adı Réformes nécessaires aux Etats musulmans (Müslüman ülkelere gerekli reformlar) idi. 1869’da Tunus’un dış borçlarını düzenlemek için kurulan “Uluslararası Maliye Komisyonu” Başkanlığına seçildi. 1859 ve 1864’te benzer görevlerle geldiği İstanbul’a 1871’de Tunus eyaletinin irsen vali Muhammet Sadık Paşa’ya tevcih fermanını almak için gönderildi. 1871-73 arasında “Vezir-i mübaşir”likten sonra, 1873’te en yüksek mülki âmir olan “Vezir-i ekber” (Osmanlı belgelerinde Reis-i müdirân) tayin edildi. Temmuz 1877’de istifasına kadar, tarım, adliye, eğitim, maliye, evkaf, yönetim, devlet matbaası, kütüphaneler vs. alanlarında köklü yenilik ve reformlar yaptı. Avrupa devletlerinin emperyalist baskılarına karşı, Tunus’un Osmanlı devleti ile bağlarını kuvvetlendirmek istedi. İç ve dış baskılar sonucu, Vezir-i ekberlikten istifasından sonra, Şeyh Zâfirî Efendi vasıtasıyla Sultan II. Abdülhamid kendisini İstanbul’a çağırdı (1878). Birkaç ay sonra, 4 Aralık 1878’de sadrazamlığa getirildi. 8 ay süren sadareti esnasında, bazı iç ve dış sorunlarla ilgilendi. 29 Temmuz 1879’da azledildi. Bundan sonra da II. Abdülhamid’in kendisine teveccühü devam etti. Bazı lâyihalar hazırlattı, özel komisyonlarda görevlendirdi.
29 Ocak 1890’da vefat etti. Eyüp’te Şah Sultan imaretine gömüldü.