Mustafâ Naîmâ Efendi
1655 - 1716 01 Ocak 1970
Naima, 1655’te Halep şehrinde dünyaya gözlerini açmıştır. Öğrenimini de bu şehirde sürdürmüştür. İstanbul şehrinin yolunu tutarak burada Eski Saray baltacılar ocağına girmiştir. Bir sonra ki yapmış olduğu işlerden birisi de Divanı Hümayun katibi olmasıdır. Amcazade Hüseyin Paşanın büyük vezir olduğu esnada ise Naima da vakanüvis atanmıştır.
Devletin pek çok pozisyonlarında yer alarak önemli işlerin yerine getirilmesini sağladı. Özellikle naimanın en çok dikkat çeken yanlarından birisi de düşüncelerini hiçbir şekilde çekince duymadan rahatlıkla söylüyor olmasıydı. Tarih ile ilgilenmeye başlayan Naima, kendisine verilmiş olan Ahmet Efendinin (Şarihül Menarzade) adlı kitabıyla ilgili olarak da çeşitli derlemelere yer vermiştir. 1592’den 1660’a kadar olan tarihle ilgili olarak yazarak kitabın ilk bölümünü de tamamlamıştır. Ardından durmayarak kitabın ikinci bölümünü tamamlamak adına da çalışmalarını sürdürmeye devam etmiştir.
Naima devlet görevinde de üstesinden gelmeyi başardı. Öyle ki Anadolu Muhasebeciliği’ne kadar yükselme kat etmiştir. Fakat geçmiş dönemde her başarılı adamın uğradığı haksızlığı bu sefer de kendisi yaşamıştır. Devrin ileri gelenleriyle ilgili olarak tenkit eden sözlerine yer vermiş olduğundan dolayı 1706 senesinde Hanya’ya götürüldü.
Naimanın tarihle ilgili olarak en başarılı olduğu noktalardan birisi de tarihte yaşanan olayların iç yüzünün en iyi şekilde yansıtılmasını sağlamıştır. Tarihle ilgili olarak yapmış olduğu çalışmaları da bitmemiştir. Tüm bunların yanına bir de Edirne olayı ile ilgili olarak yazdıkları da eklenmiştir. Aynı zamanda naima’nın yapmış olduğu bir diğer işlerden birisi de Tarihi yabancı dillere basılmış haline çevirmek olmuştur. Naima, kendisi ile aynı yüzyılda yaşayan ve ünlü Seyahatnameyi yazan Kâtip Çelebi ile birlikte ismi anılan önemli isimlerden de biri haline gelmeyi başarmıştır. Kalemini adeta fırça gibi kullanmayı başarmış olan naima’nın en önemli özelliğinden birisi de sadece olaylarla ilgilenmeyip de olayın gerçekleşmiş olduğu çevresel olayları da irdelemiştir.
Ünlü tarihçi 1716 senesinde Patras’da vefat eder. Fakat hala günümüz de saygınlığını yitirmeyen en önemli tarihçiden biri olmayı başarır.