ERCÜMEND EKREM TALU
01 Ocak 1970
(1888-1956) Mizah yazarı, romancı ve gazeteci.
İstanbul'da İstinye'de doğdu. Tanzimat'tan sonraki Türk edebiyatının tanın¬mış simalarından Recâizâde Mahmud Ek¬rem'in oğludur. Galata Sarayı Mekteb-i Sultânîsi'nde ve Fransız mektebinde oku¬du. Bir müddet Darülfünun Hukuk şu¬besine devam ettikten sonra tahsilini Paris Siyasî İlimler Mektebi'nde sürdür¬dü. Dönüşünde devlet memuriyetine gir¬di (1905). Ertesi yıl Düyûn-ı Umûmiyye'-de mütercimliğe geçti. 1908'de bu gö¬revden ayrılarak Meclis-i A'yân müter¬cimliğine. 1913'te Dîvân-ı Hümâyun Teş¬rifat Dairesi memurluğuna tayin edildi. 1916 yılında buradan da ayrılarak bir yıl kadar açıkta kaldı. 1919'da çok kısa sü¬relerle Hariciye Nezâreti matbuat müdür¬lüğü (23 Mart- 26 Ağustos 1919i, Edirne vilâyeti mektupçuluğu ve Hariciye Nezâ¬reti müsteşar muavinliği yaptı. 192C'de Beyoğlu Belediyesinde, 16 Mart 1920’de İstanbul işgal edildiğinde işgal ordu¬sunun kurduğu sansür heyetinde hükü¬met temsilcisi olarak çalıştı.
Cumhuriyet döneminde 1923 yılında tekrar Hariciye Nezâreti matbuat ve is¬tihbarat müdürlüğüne, 1924'te cumhurbaşkanlı¬ğı umumi kâtipliğine tayin edildi. Bir yıl sonra İstanbul Yüksek Muallim Mekte¬bi Fransızca öğretmenliğine nakledildi. 1927'de üçüncü defa matbuat umum müdürlüğüne getirildi. Bu kurumun lağvı üzeri¬ne Varşova büyükelçiliği müsteşarlığına gönderildi. 1933'te bu görevden affedi¬lince bir süre açıkta kaldı. 1936'da An¬kara Siyasal Bilgiler Okulu'na Fransızca öğretmeni oldu. 1937-1943 yılları ara¬sında Ankara Hukuk Fakültesi, Gazi Eği-tim Enstitüsü ve Polis Koleji'nde Fran¬sızca öğretmenliği yaptı. Bundan sonra İstanbul'a nakledilerek öğretim hayatını 1943'ten 1950'ye kadar Galatasaray Li¬sesi edebiyat öğretmeni olarak sürdür¬dü. 1950'de kendi isteğiyle buradan emekli oldu. Mükemmel denecek dere¬cede Fransızca, İngilizce ve Rumca bilen Ercümend Ekrem, hayatının son yılla¬rında İstanbul Şehir Tiyatrosu Edebf Heyeti'nde ve Sular İdaresi Meclisi'nde üye¬lik yaptı. Bir süre yazılarından elde etti¬ği gelirle geçimini sürdürdü. 16 Aralık 1956'da öldü. Kabri Zincirlikuyu Asrî Me-zarlığı'ndadır.
Cumhuriyet devri Türk mizah edebiyatının en büyük kalemlerinden ve halka mal olmuş yazarlarından biri olan Ercümend Ekrem yazı hayatına 1904'te Çocuklara Mahsus Gazete'de başladı. Bir süre Beyoğlu'nda çıkan yabancı ga¬zetelere Fransızca bazı makaleler yazdı. 1908'de II. Meşrutiyet'in ilânından son¬ra Türkçe gazete ve dergilerde yazıları devamlı olarak çıkmaya başladı. Özellikle Tercümân-ı Hakikat gazetesinde "Ebül-muvakkar" imzasıyla yazdığı siyasî, ede-bî ve sosyal muhtevalı yazılarıyla dikka¬ti çekti. Fakat onun asıl gazeteciliği, Mec¬lis-i A'yân mütercimliği yaptığı yıllarda Ahmed Râsim'in daveti üzerine girdiği İkdam'da başlar (1910). Burada gaze¬teciliğin bütün inceliklerini öğrenen Er¬cümend Ekrem daha sonra başka bir¬çok gazete, mecmua ve mizah dergisin¬de hikâye ve roman tefrikaları neşret¬miş, imzalı imzasız sayısız yazılar yayım¬lamıştır. Mütareke devrinde Aka Gün-düz'le birlikte Alay adlı mizahî bir ga-zete (1920), ayrıca tek başına çocuklar için Lâne isimli bir dergi çıkarmıştır.
Zeki, esprili, realist bir gözlemci şah¬siyete sahip olan Ercümend Ekrem, mi¬zah alanında ilk şöhretini 1920'de İleri gazetesinde yayımladığı ve Evliya Çele-bi'nin üslûbunu taklit ederek yazdığı fık¬ralarla sağladı Devrin İstanbul'unu mizahî bir dille an¬latan bu yazılar büyük bir ilgi gördüğün¬den beş yıl sonra bunların devamını ka¬leme aldı Muhayyilesinde yarattığı Azerbaycan'dan gelme aşırı mübalağacı bir İranlı'yı şivesini taklit ederek canlandıran Meşhedî Cafer ile onun yol arkadaşı Torik Necmi adlı oldukça safdil bir İstanbul külhanbeyinin maceralarını anlatan ro¬man ve hikâyeleri çok tutunduğu gibi yazarın şöhretini daha da arttırdı.
Ercümend Ekrem'in mizah alanında en yoğun çalışmaları 1922-1928 yılları arasında olmuştur. Bu dönemde birçok makaleden başka dokuz roman ve dört hikâye kitabı meydana getirmiştir. Ge¬rek bu romanlarında gerekse 1945'e ka¬dar yazdığı diğer altı romanında, üstün mizah değerleri yanında orta sınıf ve fa¬kir halk tabakalarından seçtiği ilgi çe¬kici ve sevimli tiplerin yaşayış özellikle¬rini çok güçlü ve canlı bir realizmle anlatmış ve Türk okuyucusu arasında bü¬yük ölçüde bu yıllarda okunmuştur. Eser¬leri zamanının belli sosyal kesimlerinin yaşayışına ait malzemelerle doludur. Er¬cümend Ekrem, Hüseyin Rahmi ve Ah¬med Râsim'den sonra sosyal araştırma¬lar bakımından ihmal edilemeyecek bir yazardır. Asriler, Sâbir Eîendi'nin Ge¬lini, Kan ve İman, Kopuk gibi roman¬larında Batılılaşmacın yanlış anlaşılma¬sı, kadınların okutulmaması, bürokrasi komiklikleri gibi meseleler kuvvetle akis bulur. Eserlerinde eski İstanbul hayatı¬nı da canlandıran Ercümend Ekrem asıl yaygın şöhretini mizahî romanlanyla yap¬mıştır.
Ercümend Ekrem'in yazı hayatı ölün¬ceye kadar birçok gazete ve dergilerde çıkan fıkra, hikâye ve çeşitli makalelerle yarım asrı aşkın bir süre devam etmiş¬tir. Bulunduğu resmî görevler dolayısıy-la çeşitli siyasî olaylara tanık olan ya¬zar. Münif Fehim tarafından resimlen¬dirilen Dünden Hatıralar adlı eserinde çok iyi tanıdığı eski İstanbul hayatını anlatır.
Eserleri
Tefrikaları dışında kitap ha¬lindeki eserlerinin sayısı otuzu bulmaktadır. Roman. Asriler; Gün Batarken; Kopuk; Sâbir Efendi'nin Gelini; Şevketmeûb: Kan ve /man; Kundakçı; Meşhedî ile Devr-i Âlem, Gemi Arslanı; Meşhedî Ankara'da (1933); Meşhedî Polis Hafiyesi; Meşhedî Aslan Peşinde; Kodaman: Papeîoğlu; Beyaz Şemsiyeli; Bu Gönül Böyle Sevdi; Çömlekoğlu ve Ailesi. Hikâye. Teravihden Sahura; Sevgi/iye Masallar; Kız Ali (1926); Meşhedî'nin Hikâyeleri; Gün Doğmayınca; Güldüren Kitap. Komedi. Erenler. Hâtıra. Dünden Hatıralar. Tercümeleri. Cüceler ve Devler Memleketinde Gulliver'in Seyahatleri; Korku.
Ercümend Ekrem'in bunların dışında henüz kitap halinde yayımlanmamış im¬zalı, imzasız veya Çekirge, Âşık, Torik Necmi, Cin Ahmed gibi çeşitli takma ad¬larla fıkra, sohbet, makale, hatırat, mi¬zahî şiir vb. türünden çeşitli yayın or¬ganlarında çıkan yazıları büyük bir ye-küne ulaşmaktadır.