« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

15 Tem

2013

MEHME CÂVİD BEY

01 Ocak 1970

(1875-1926) İttihat ve Terakkî Cemiyeti'nin malî siyasetinin belirlenmesinde önemli rol oynayan Osmanlı Maliye nâzın ve iktisatçısı.
Selanik'te doğdu. Dönme camiasından tüccar Receb Naîm Efendi'nin oğludur. İlk ve orta öğrenimini Selanik'te yaptık¬tan sonra İstanbul'a giderek Dersaâdet Mekteb-i İdâdî-i Mülkî (İstanbul Lisesi) ve Mekteb-i Mülkiyye-i Şâhâne'de okudu. 1896'da mezun olunca Ziraat Bankası Muhasebe Kaİemi'nde göreve başladı. Bir yıl sonra Maarif Nezâreti Mektûbî Kalemi İstatistik Şubesi'ne geçti. 1898'-den itibaren bu göreve ek olarak Aya-sofya Merkez Rüşdiyesİ'nde hesap, Dârülmuallimîn-i Âliye'de ilm-i servet (ik¬tisat) hocalığı yaptı. 1899 yılında Maarif Nezâreti Rüşdiye İdaresi kitabetine ge¬tirildi. 1902'de siyasî gayelerle görevin¬den ayrılarak gelişmiş iktisadî yapısı ve etnik durumuyla meşrutiyet taraftan muhalefetin gelişip güçlendiği bir mer¬kez olan Selânik'e döndü ve yeni kuru¬lan Mekteb-i Feyziyye adlı lise seviyesin¬deki bir okulun müdürlüğünü üstlendi. Burada iken gizli Osmanlı Hürriyet Ce-miyeti'nin teşkilâtlanmasında ve Selanik mason locasında aktif rol alan Câvid Bey, 1907'de cemiyetin İttihat ve Terakkî Ce-miyeti'yle birleşmesinden sonra da faali¬yetlerini sürdürdü. II. Meşrutiyefin ilânından hemen sonra Selanik'ten ayrıla¬rak İstanbul'a döndü ve seçimlere hazır¬lanmaya başladı. Seçimler sonunda Meç-lis-i Meb'ûsan'da 1. (1908-1912) ve 11. (1912) dönem Selanik mebusu. Selânik'in Balkan Savası sonunda Yunanistan sınır¬lan içinde kalması üzerine de IH. dönem¬de (1914-1918) Kal'a-i Sultânı (Çanakka¬le) sancağı mebusu oldu. Ayrıca 1916 ve 1917 yıllarında İttihat ve Terakkinin yö¬netici kadroları içinde yer aldı.
Câvid Bey ilk defa Tevfik Paşa kabi¬nesinde [1][8] Maliye nazırlığına getirilmek İstendiyse de ken¬dilerinden izin alınmadığı gerekçesiyle İttihat ve Terakkî'nin karşı çıkması yü¬zünden göreve başlayamadan istifa et¬mek zorunda kaldı. Az sonra 25 Hazi¬ran 1909'da Hüseyin Hilmi Paşa'nın kur¬duğu kabinede Maliye nazırlığına geti¬rildi ve İbrahim Hakkı Paşa hükümetin¬de de [2][9] aynı görevi yürüttü. Fakat malî ve idarî alan¬da önemli reformlar yapmaya çalıştığı bir dönemde bazı anlaşmazlıklar yüzün¬den nazırlıktan istifa etti. 1912 seçim¬lerinin ardından Said Pasa kabinesine Nâfıa nâzın olarak tayin edildi. Savaşlar dolayısıyla artan askerî harcamalar yü¬zünden daha da bozulan malî durumla basa çıkamayacağını anlayan Maliye na¬zırının istifası üzerine yeniden bu göre¬ve getirildi ve 22 Temmuz 1912'de Said Pasa'nın istifasına kadar görevde kaldı. İttihat ve Terakkî'nin Babıâli Baskını ile [3][10] iktidarı ele geçirmesinden bir yıl sonra tekrar Maliye nâzın oldu. Nazırlığı sırasında, giderek yaklaşan dün¬ya savaşında Osmanlılar'ın tarafsız kal¬ması karşılığında kapitülasyonların kal¬dırılabileceğini düşünüyordu. Hatta bu yönde Fransızlar ve İngilizler'le temas¬larda bile bulundu. Ancak Osmanlılar'ın Enver Paşa'nın zorlamalanyia Almanya yanında savaşa girdiğini öğrenince he¬men kabineden istifa etti.
1917 yılı başlarında özel teşebbüsü geliştirip güçlendirmeyi amaçlayan Os¬manlı İ'tibâr-ı Millî Bankası'nın kurulu-sunu gerçekleştirdi. Talat Pasa'nın Şu¬bat 1917'de sadrazamlığa gelmesinden bir süre sonra Maliye nazırlığını üstlen-di. Savasın kaybedilmesi üzerine kabine ile birlikte nazırlıktan ayrılmak istediy¬se de malî durumun ciddiyeti sebebiyle yapılan ısrarlar üzerine Ahmed İzzet Pa¬sa kabinesinde de aynı görevi kabul et¬ti. Ancak Talat, Enver ve Cemal paşala¬rın yurt dışına kaçmalarından sonra İt¬tihat ve Terakkî'nin en önde gelen üye¬lerinden birisi olarak kabinede bulun¬muş olması kendisini bu partiye dönük hücumların ana hedefi haline getirdi. Bu çok kısa ömürlü kabine ile birlikte Câ¬vid Bey de nazırlıktan ayrıldı. [4][11]
Kısa bir süre sonra Düyûn-ı Umûmiy-ye İdaresi Türk dâyinler vekilliğine se¬çildi. Fakat Damad Ferİd Paşa hükümetinin İttihatçılar'ı yargılamak üzere oluş¬turduğu Dîvân-ı Harb-i Örfrde yargılan¬dı ve gıyabında on beş yıl kürek cezası¬na mahkûm edildi. Bunun üzerine bir müddet İstanbul'da saklandıktan sonra Fransa'ya, oradan da İsviçre'ye kaçtı. İs¬viçre'de iken kendisi gibi Avrupa'ya da¬ğılmış İttihatçı liderlerle temaslarını sür¬dürdü. Bu arada Avrupa'daki genç Türk öğrencilerini yönlendirerek İttihat ve Te¬rakkiye yeni güç odakları sağiamaya ça¬lıştı. İsviçre'de bulunduğu sırada Şehzade Burhâneddin Efendi'nin eski karısı Ali¬ye Hanım'la evlendi (1921) Şubat 1921'-de toplanan Londra Konferansı'na An¬kara hükümeti delegasyonunun danış¬manlarından biri olarak katıldı. Burada¬ki hizmetlerinin "millî hükümet" temsil¬cilerince beğenilmiş olmasının verdiği güvenle otuz dört aylık bir ayrılıktan son¬ra İstanbul'a döndü ve yeniden Düyûn-ı Umûmiyye dâyinler vekilliği görevine baş¬ladı.
21 Kasım 1922'de Lozan'da başlayan konferansa Türk delegeleri müşavirle¬rinden biri olarak katılan Câvid Bey. Türk heyeti başkanı İsmet Paşa ile iktisadî konularda görüş ayrılığına düştü. Bu hu¬susun daha sonra basına aksetmesi üze¬rine İsmet Pasa, aralarında Câvid Bey'in de bulunduğu bazı müşavirleri heyet¬ten çıkardı. Böylece Câvid Bey yeni siya¬sî oluşumun dışına itilmiş oldu.
1924 yılı başlarında, meclis reisi ve İstanbul milletvekili Fethi Bey'in (Okyar) İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası'ndan is¬temiş olduğu bir raporu hazırlayan heye¬te başkanlık etti. Haziran 1926'da Mus¬tafa Kemal'e karşı hazırlanan suikast girişimi, bu harekete teşebbüs eden ve etmeyen bütün İttihatçılar'in ve genel olarak muhalefetin tasfiyesini mümkün kılan bir ortam hazırlayınca, olaydan so¬rumlu tutularak 19 Haziran 1926'da tu¬tuklandı; ancak kısa süre sonra serbest bırakıldı. Ardından tekrar tutuklandı ve İstiklâl Mahkemesi tarafından sorguya çekildi. Lozan Konferansı sonrasında Ka¬ra Kemal'in teklifiyle bazı İttihatçılar'm Câvid Bey'in evinde yaptıkları iki günlük toplantı ve bu toplantıda ele alınmış do¬kuz maddelik bir program taslağı gizli bir komitenin varlığının delilleri sayıldı; bu komitenin İttihat ve Terakkî'yi yeni¬den diriltmeye ve anayasayı zorla değiş¬tirmeye dönük bir teşebbüs içinde ol¬duğu ileri sürüldü. Bunun üzerine Câvid Bey ölüm cezasına çarptırıldı ve iki gün sonra da cezası infaz edildi. [5][12]
Liberal bir iktisat anlayışına sahip olan ve iktisadî kalkınmayı dünya ekonomi¬siyle bütünleşmede gören Câvid Bey, on yıllık İttihat ve Terakkî döneminin (1908-1918) altı yılı aşkın bir bölümünde bizzat Maliye nâzın, diğer zamanlarda da ma¬liye ile ilgili aktif çalışmalarını sürdür¬müş bir siyaset adamı olarak İttihat ve TerakKTnin iktisadî politikalarına dam¬gasını vurmuştur. Ülkedeki sermaye bi¬rikiminin dünya ekonomisiyle bütünleş¬meyi sağlayacak güçte olmaması sebe¬biyle bir yandan özel teşebbüsü geliştir¬meye, öte yandan da yabancı sermayeyi çekmeye yönelik düşüncelerinin uygula¬maya yansıyan en belirgin yönlerinden biri, yabancı sermayeli şirket ve banka¬ların korunması ve desteklenmesi oldu. Ne var ki siyasî istikrarsızlıkların da et¬kisiyle kalkınmayı harekete geçirecek ölçüde bir yabancı sermaye akımı sağ¬lanamadı.
İmparatorluğun hızla dağılması, milli¬yetçi akımların güç kazanması ve I. Dün¬ya Savaşı gibi olaylar Câvid Bey'in dü¬şüncelerinde değilse bile uygulamaların¬da önemli farklılaşmalara yol açtı. Kapi¬tülasyonları kaldırma teşebbüsleri, Os¬manlı İ'tibâr-ı Millî Bankası'nın kurul¬masına öncülük etmesi, İstihlâk-i Millî Cemiyeti'ne katılması onun bu tür uy¬gulamalarının örnekleridir. Câvid Bey'in başta Maliye Nezâreti olmak üzere bir¬çok kamu kuruluşunda çok Önemli ye¬niden teşkilâtlanma faaliyetleri gerçek¬leştirmesi, muhaliflerinin bile kabul et¬tiği analiz ve tartışma gücüyle siyasî tar¬tışmaları zenginleştirmiş olması gibi özel¬likleri üzerinde pek durulmamıştır. Bu¬na rağmen "Câvid Bey maliyesi", "Cavi-dizm" gibi tanımlarla onun yabancı ser¬maye ve dış borçlarla ilgili olumlu görüş¬leri çok sık tekrar edilegelmiştir. Kendi¬sine yapılan bu tür atıflar, devletçiliğin ağır bastığı dönemde onun liberal ikti¬sat anlayışını olabildiğince eleştirerek uygulanmakta olan millî iktisat politikasının farklılığını göstermek ve savun¬mak amacına yöneliktir. Câvid Bey'in bu anlamda güncelliğini uzun süre koru¬muş olmasının sebebi, onun liberal dü-şüncenin en önemli temsilcilerinden biri olmasında aranmalıdır.
Câvid Bey'in maliye ve iktisat alanın¬da yayımlanmış kitap ve makaleleri de vardır. İlk yazıları, Abdülhamid dönemin¬de Servet-i Fünûn'ûa "İlm-i Servet" baş¬lıklı tefrikasıyla neşredilmiştir. Daha çok Paul Leroy Beaulieu ve Charles Gide'e dayanarak yazdığı İlm-i İktisâd adlı ki¬tabı [6][13], dönemin en kapsamlı eseri olarak bir temel kay¬nak niteliği taşımıştır. Bir süre sonra bu kitabın iki baskısı daha yapılmıştır [7][14], Ayrıca yine öncü ni¬telikte İhsâiyyat adlı bir istatistik kita¬bı vardır [8][15]. II. Meşrutiyetin ilânından sonra, arkadaşları Rızâ Tevfik ve Ahmed Şuayb ile birlikte, Türkiye'de¬ki pozitivist hareketin belli başlı yayın organlarından biri kabul edilen L7ûm-i İktisâdiyye ve îctimâiyye Mecmuası'nın [9][16] müdürü ve yazarlarından biri olan Câvid Bey, 1908 öncesinde Sabah, sonra da Tanın gazetelerinde makale¬ler yazmıştır.

Ziyaret -> Toplam : 125,23 M - Bugn : 114530

ulkucudunya@ulkucudunya.com