« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

06 Oca

2014

Aynalarım var, ayna satarım

Mehmet Baransu 01 Ocak 1970

Galiba dünyanın en trajikomik çelişkisi... İnsanın şeytanlaştırdığı bir şeyi, sahip olduktan sonra kutsaması... Çünkü, lanetleme ve kutsama arasındaki makas çok büyük. Böylesi şahısların, kurumların ya da devletlerin hayatı da hep çelişkilerle dolu.
Türkiye, siyasi tarihi geçmişiyle adeta “çelişkiler cenneti”...
Başbakan Tayyip Erdoğan da son günlerde bu çelişkiler yumağına en iyi örnek.
Düşünün ki bir siyasi lider, on iki yıllık iktidarı boyunca icraatlarının büyük bir bölümü çelişkilerle dolu.
Yazımın başlığına “Aynalarım var, ayna satarım” metaforunu seçtim. Tıpkı son iki yılda yaptığım gibi, iktidarın icraatlarına ayna tutmaya çalışacağım.
Bir lider düşünün;
Önce yanlış dediğine sonra doğru diyor.
Önce lanetlediği şeyi sonra kendisi yapıyor. Günü geldiğinde hem de çok elzem bir şeymiş gibi oportünist bir yaklaşım sergiliyor.
Sistemden en çok çekenlerden olmasına rağmen, sistemi ele geçirdikten sonra (veya öyle sanıyor) kendisine yapılan zulümleri, kendisi yapmaya başlıyor. Kendisine kol kanat geren, destekleyen, dua eden insanlara yapıyor bunu. Ankaralaşıp, Sülümanlaşıyor.
Dün lanetlediği sistemi, bugün ele geçirdikten sonra kendisini sitemin yerine koyup siteme yapılan her eleştiriyi üzerine alıyor. Yani kısaca kendisini sistem zannediyor ya da devlet. Bir taraftan biz bu milletin hizmetkârlarıyız diyor, öte taraftan kendini devletin yerine koyup, dev aynasında görüyor.
Bizim dönemimizde fişleme olmayacak veya olmaz diyen Başbakan, meğerse iktidara geldiği andan itibaren (2004’ten beri) fişleme yapıyor. Hem de kendisine oy verenleri fişliyor. Herhangi bir üçüncü dünya ülkesine gitseniz ve ‘bizim ülkenin idarecileri kendilerine oy veren seçmenini fişliyor’ deseniz ne derler merak ediyorum?
Bu kadar da vefalı anlayacağınız.
İktidarı, halkını fişlerken (tabii yine kendisine oy verenleri) bu fişlemenin belgelerini yayınlayan gazetecileri “vatan hainliğiyle” suçluyor. Beri taraftan kendi kabinesinden bakanı TC vatandaşlığını, İranlı suç örgütü üyelerine 1,5 milyon dolara satıyor. Ama vatan haini, fişlemeleri ortaya çıkaran gazeteci oluyor. Pardon ama bu durumda bir yanlışlık olmalı.
Gelin küçük bir test yapalım. Aşağıdakilerden hangisi veya hangileri vatan hainliğidir, sorusunun cevabını bulalım.

A) Halkını fişlemek (Özellikle de kendisine oy verenleri)

B) Fişleyeni ortaya çıkaran gazeteci

C) Vatandaşlığı suç örgütü üyelerine satan bakanın yaptığı

D) TC vatandaşlığını İranlı suç örgütü üyelerine satan Bakanı koruyanlar
Cevaplar açık değil mi?
Başbakan, bir taraftan halkın yararına olan şeyler yaptığını iddia ediyor (ki ulaşım ve sağlık konusunda son derece haklı) ancak, yakın dar kadrosunun etkisiyle dershaneleri kapatma kararı alıyor. Milli eğitim sistemindeki sorunlar ve sebepler ortada dururken. Kusura bakmasın ama bu, şehrin şebeke suları bulanık, kirli veya kireçli diye evlerdeki arıtma cihazlarını yasaklamak gibi bir şey. 10 yılda altı Milli Eğitim bakanı değiştirip, eğitimi cihaz yasaklama yöntemiyle çözme uzmanlığı.
Gelelim yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna. Bir örnekle başlayalım; “Adamın biri kör olduğundan, sürekli kendisiyle alay ediliyormuş. Bunun üzerine adam bir akıl hocasına danışmış ve hâlini arz etmiş. Akıl hocası ona, sokağa çıkmasını ve önüne çıkan herkese ‘heey kör’ diye hitap etmesini öğütlemiş. Adam aldığı öğüdü aynen uygulamış ve sokağa çıkmış. Önüne çıkan kör olan olmayan herkese ‘heey kör’ diye hitap etmiş. Zamanla hiç kimse onun kör gözüyle alay etmemiş. Böylece rahatlamış.”
Sayın Başbakan’ın veya hükümet üyelerinin, yolsuzluk ve rüşvet operasyonundaki savunma refleksleri bana yukarıdaki hikâyeyi hatırlattı.
Herhangi bir operasyon öncesi kolluk kuvvetlerinin üstlerine haber verme zorunluluğu ise tam bir komedi. Başbakan’dan izin çıkmadan herhangi biri ya da iktidar mensubuna artık operasyon yapılamayacak.
Yani, artık hırsızlık ve rüşvet Başbakan’ın teminatı altında.
Ya da sosyal medya diliyle şöyle denebilir;
Yürütme, Başbakan’ın teminatıyla “yürütüyor”.

Ziyaret -> Toplam : 125,25 M - Bugn : 11072

ulkucudunya@ulkucudunya.com