Anneler Günü Siirleri
01 Ocak 1970
ANAMA
Dokuz ay koynunda gezdirdi beni
Ne cefalar çekti ne etti Anam
Acı tatlı zahmetime katlandı
Uçurdu yuvadan yürüttü Anam
Anaların hakkı kolay ödenmez
Analara ne yakışmaz ne denmez
Kan uykudan gece kalkar gücenmez
Emzirdi salladı uyuttu Anam
Doğurdu beni Sivas ilinde
Sivralan Köyünde tarla yolunda
Azığı sırtında orak elinde
Taşlı tarlalarda avuttu Anam
Ben yürürdüm Anam bakar gülerdi
Huysuzluk edersem kalkar döverdi
Hemen kucaklayıp okşar severdi
Çirkin huylarımı soyuttu Anam
Çocuğudum Anam bana ders verdi
Okumamı çalışmamı ön gördü
Milletine bağlı ol da dur derdi
Vatan sevgisini giyitti Anam
Tükenmez borcum var Anama benim
Onun varlığından oldu bedenim
Kimi köylü kızı kimisi hanım
Ta ezel tarihte kayıtlı Anam
Veysel der kopar mı Analar bağı
Analar doğurmuş ağayı beyi
İşte budur sözlerimin gerçeği
Okuttu öğretti büyüttü Anam
Aşık Veysel
Annemle Hasbihal
Anne, zannetme ki gunler gecti de,
Degisti evvelki hissim gitgide...
Bir hircin cocugum, degismez huyum
Seneler gecse de ben yine buyum...
Senden umuyorum teselli yine
Bugun sefkatine muhabbetine,
Zanneder misin ki yok ihtiyacim
Belki eskisinden daha muhtacim...
Dunyanin tukenmez kederlerinden
Kalbim kirilsa da boyle derinden,
Hayatim busbutun ye'se kapilmaz
Teselli bulurum sayende biraz,
O derin sevgini hatirlarim da
Her gece hickiran dudaklarimda,
Hasretle anilan senin adin var...
Beni aldatmadi, sevdi daima
Gittikce ruhumu saran bu humma
Baska sevgilerden yadigar anne
Sevmeyen sevenden bahtiyar anne...
Sorma ki basimdan cok sey gecti mi
Ah, eger anlatsam serguzestimi,
Nasil terkedildim, nasil atildim...
Belki her zamandan fazla severken
Bir lahza bahtiyar olayim derken,
Bilmezsin kac gece boyle agladim
Ask, o bir masalmis, yalanmis meger
Seven bir kalp icin siginacak yer,
Yalniz o kucakmis, yalniz o dizmis,
Insanlar ne kadar merhametsizmis...
Orhan Seyfi Orhon
Anne
İlk kundağın
Ben oldum, yavrum;
İlk oyuncağın
Ben oldum!
Acı nedir
Tatlı nedir... bilmezdin...
Dilin damağın
Ben oldum!
Elinin ermediği
Dilinin dönmediği
Çağlarda, yavrum
Kolun kanadın
Ben oldum
Dilin dudağın
Ben oldum
Belki kıskanırlar diye
Gördüklerini
Sakladım gözlerden
Gülücüklerini...
Tülün duvağın
Ben oldum!
Artık isterlerse adımı
Söylemesinler bana
"Onun annesi" diyorlar...
Bu yeter sevgilim bu yeter bana!
Bir dediğini iki
Etmiyeyim diye öyle çırpındım ki
Ve seni öyle sevdim sana
O kadar ısındım ki
Usanmadım, yorulmadım, çekinmedim
Gün oldu, kırdın...
İncinmedim;
İlk oyuncağın
Ben oldum...
Lâyık değildim
Lâyık gördüler
Annen oldum yavrum,
Annen oldum!
Arif Nihat Asya
Bayram ağıtı
İlk defa, bayram sabahı
Öpecek el bulamadım;
Bekledim çağrılmadı
Bir ana sesiyle adım.
Ellerim kaldı havada,
Yandı, kurudu dudağım;
Tanrım dört tarafım boşluk,
Nereye tutunacağım?
Hangi yaşta olursan ol,
Ananın yeri başkadır;
Bütün yakınlar içinde
Onun değeri başkadır.
Dertler, acılar, ağrılar
Yok olur ana koynunda;
Peygamberine sorarsan
Cennetin yolu da onda!
Çocuklar bayram süsünü
Çıkarıp karalar giydi.
O sessiz kurban yağmuru
Gözümden akar gibiydi.
İçim dolu, ellerim boş,
Koştum Zincirlikuyu'ya;
Mezar taşına sarılıp
Bayramlaştım doya doya!
Munis Faik Ozansoy
Anneme mektup
Ben bu gurbet ile düştüm düşeli,
Her gün biraz daha süzülmekteyim.
Her gece, içine mermer döşeli,
Bir soğuk yatakta büzülmekteyim.
Böylece bir lâhza kaldığım zaman,
Geceyi koynuma aldığım zaman,
Gözlerim kapanıp daldığım zaman,
Yeniden yollara düzülmekteyim.
Son günüm yaklaştı görünesiye,
Kalmadı bir adım yol ileriye:
Yüzünü görmeden ölürsem diye,
Üzülmekteyim ben, üzülmekteyim.
Necip Fazık Kısakürek
Analar
Garibin anası percerelerden
Yanık türkülerle yollara bakar.
İncecik yüzünde her akşam üstü
Çizgi çizgi, nokta nokta bir efkâr.
Fakirin anası her sabah sessiz
Ağlar çocuğunun aç çıplak durduğuna...
Elleri koynunda kalır çaresiz.
Bin pişman doğduğuna, doğurduğuna,
Mahkumun anası susar, konuşmaz
Suçu kendisinde sanır.
Kaçar insanlardan, aydınlıklardan
Duvarlara bile baksa utanır.
Açılsa üstüm biraz duyar da gece yarısı
Kalkar yatağından gelir
Bir mübarek el uzanır yorganıma usulca
Bilirim anamın elidir.
Bir merhamet, bir sıcaklık, bir gurur
"Yavrum!" diyen sesinde...
Ve huzurun günde beş vakit nabzı vurur
Beyaz tülbentinde, seccadesinde
Karımın anası anama benzer
Öylesine yakın, duygulu, ince...
Özü sözü bir yayla gözesi kadar berrak
Oturtacak yer bulamaz çıkıp yanına gidince
Yüreği, destanlar gibi sımsıcak.
Ve alnım açıksa, başım dikse
Dirliğimiz varsa, mutluysam,
Yüzüme gülüyorsa böyle bu şehir...
Bir beyaz zambak gibi pırıl pırılsa yavrum
Ve yavrumsa sevdiren bana her şeyi bir bir
Bu mutluluk, bu düzen bu bitmeyen aydınlık
Anasının yüzü suyu hürmetinedir.
Yavuz Bülent Bakiler
ANNECİĞİM
Ak saçlı başını alıp eline,
Kara hülyalara dal anneciğim!
O titrek kalbini bahtın yeline,
Bir ince tüy gibi sal anneciğim!
Sanma bir gün geçer bu karanlıklar,
Gecenin ardında yine gece var;
Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar,
Yaşlı gözlerinle kal anneciğim!
Gözlerinde aksi bir derin hiçin,
Kanadın yayılmış, çırpınmak için;
Bu kış yolculuk var, diyorsa için,
Beni de beraber al anneciğim!...