Çankaya ve türban
Taha AKYOL 19 Şubat 2008
CUMHURBAŞKANI Sayın Abdullah Gül'ün üniversitelerde başörtüsü yasağını kaldıran anayasa değişikliği konusunda nasıl bir karar vereceğini bilmiyorum. Fakat dünkü gazetelerde bir açıklaması var:
"Kaygıları dikkate alırım... AB üyesi Türkiye'de bu kaygılar kendiliğinden kalkar!"
Bu konuda Sayın Gül'e hitaben görüşlerimi yazmak istiyorum.
En son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim: Evet, "kaygıları dikkate almak" gerekiyor.
Türban ya da başörtüsü yasağı konulduğu günden beri karşı çıkıyorum. Bu yasağın hiçbir bilimsel araştırmaya dayanmadığını, sadece pozitivist hurafelere, gardırop ilericiliğinin önyargılarına dayandığını söylüyorum. Zaten yargının yasak kararlarının hiçbirinde tek bilimsel araştırmaya atıf yapılmamış, malum önyargılar tekrarlanarak ve parlamentonun yetkisine tecavüz edilerek bu yasak konulmuştur.
Benim endişelerim
Yasak, tanım sınırlarını da aşarak uygulanmış, anneler kızlarının diploma törenlerine alınmamıştır. Prof. Kemal Gürüz, "Yasak öğrenciler içindir, üniversite giriş sınavına giren gençler öğrenci değildir, yasak kapsamına girmez" diye doğru bir yorum yaparken, ertesi yıl, bahçelerde bile yasak uygulanmış, çok gözyaşı döktürülmüş, çok gencin hayatı karartılmıştır.
İnsaf ve merhamet duyguları rafa kaldırılmış, gencecik kızlara iç düşman muamelesi yapılmıştır.
Türban yasağının kaldırılması değil, bu şekilde uygulanması bir zorbalıktır.
Bunları "bilgi" olarak bilen, "vicdan" olarak hisseden ve yıllardır mücadelesini veren bir yazar olarak, Sayın Gül'ün bu anayasa değişikliğini onaylamayıp Meclis'e geri göndermesini gerekli buluyorum!
Çünkü gerilimin büyümesinden endişeliyim! Gözü dönmüş fanatiklerin her türlü provokasyonu yapabileceklerini hissediyorum! Gerilim tırmandıkça çatışmaya yönelmesinden kaygılıyım!..
Dahası... Böyle bir "McCarthy'ci ortam"da yargının rahat ve vicdani karar vermekte zorlanacağını düşünüyorum. Hukuk tarihimizde örnekleri az değildir; özgürlüğü genişletelim derken daha da daralmasından, reformların bile çıkmaza girmesinden ciddi olarak endişe ediyorum.
Özgürlükçü bir gerekçeyle
Hayrünnisa Gül Hanımefendi'nin başörtülü olması, bu yasayı Meclis'e geri göndermeyi zorlaştırmaz, aksine kolaylaştırır. Çünkü bu merhametsiz yasağın kalkmasını isteyen yüzde 76'lık çoğunluk, böyle bir vetoyu "düşmanca bir tavır" olarak görmeyecek, ciddi siyasi sebeplere, gerekçelere dayandığını takdir edecektir.
Üniversitede başörtülü kızların da bilim öğrenmesinin laikliğe aykırı olmadığını, liyakat dışında hiçbir sebeple üniversite öğreniminin engellenemeyeceğini belirten özgürlükçü bir gerekçe... Aynı zamanda Türkiye'de geniş bir kesimde derin kaygılar uyandığına dikkat çekerek, bu kaygıları giderici ek düzenlemelerin yapılmasını ve reformların hızlandırılmasını tavsiye eden siyasi bir gerekçe...
Birçok yazar ve akademisyen "Üniversitede yasağa karşıyım ama bu şekilde kaldırılmamalı" falan demiyor mu? Onların da katılımına imkân verecek bir gerekçe...
Özgürlükçü laiklik anlayışını bilimsel literatüre geçirecek tarihsel bir gerekçeyle bu yasayı Meclis'e göndermek ülkeye de özgürlükçü demokrasiye de zaman içinde büyük kazanç sağlayacaktır.
Sayın Cumhurbaşkanı'nın dikkatine sunuyorum.