İlker Başbuğ AK Parti’den aday olur mu?
Mümtaz’er Türköne 01 Ocak 1970
Sadece İlker Başbuğ'u değil, mümkün olsa Ergenekon ve Balyoz davalarında yargılanan generalleri tam kadro halinde Meclis'e sokabilmek için Erdoğan en küçük bir tereddüt geçirmez.
Lâkin hiçbiri böylesine onursuzca bir taltifi kabul etmez. Nitekim Başbuğ cevabı verdi ve "hiç bir anlamı yok" dedi. Darbeci bile olsanız, askerlik mesleğinin onurunu ayağa düşüremezsiniz. Hazırlığınızı yapar yola çıkar, "ya devlet başa, ya kuzgun leşe" diye, başınıza geleceklere peşinen rıza gösterirsiniz. Yakup Cemil gibi başaramayınca, karşınızda silahlarını size doğrultan idam mangasına ateş emrini bizzat siz verirsiniz. Hırsızların dümen suyuna girmek her delikanlıyı bozar.
Üstelik konuşma Harp Akademileri'nde yapılmasına rağmen gerçek muhatap askerler değil, Ulusalcılar. Erdoğan Ulusalcılara, "gelin birlik olalım" çağrısında bulunuyor. Peki kime karşı?
Erdoğan'ın darbe suçuyla yargılanan generallerden özür dilemesi, ABD'den 74 senatörün imzalayıp Kerry'e gönderdiği mektubun eseri. Bu bağlantıyı kuran ben değilim, Balyoz davasında 18 sene hapis cezasına çarptırılan ve dört senesini tutuklu geçiren Tümamiral Ramazan Cem Gürdeniz. Muhtemelen Harp Akademileri'nde Cumhurbaşkanı'nın karşısında askerî disiplin içinde bu sözleri dinleyen kurmay subaylar da aynı sebep-sonuç ilişkisini kurmuştur.
"Tutuklanmalarına gönlüm razı olmadı." lafı, 17-25 Aralık sayesinde keşfedilen "millî orduya kumpas kuruldu" sözünün güncellenmesinden ibaret. Asker en ince detaylarına kadar Balyoz ve Ergenekon süreçlerinde Erdoğan'ın oynadığı rolü biliyor. Başbuğ'un doğrudan onun talimatı ve ısrarı ile tutuklandığını da. "Gönlüm razı olmadı." lâfını kendisinin bile ciddiye almadığı, asıl zarfın içine yerleştirilen mesajdan belli. "Kurumlarımız içinde örgütlenmiş, güçlü medya desteği ile techiz edilmiş bir yapının, Türkiye'yi ele geçirmek için yürüttüğü bir kumpasa, bir darbe teşebbüsüne hep birlikte maruz kaldık." Ne güzel! Darbe davaları ile yolsuzluk soruşturmalarını terazinin aynı kefesine koyacağız. Birbirlerinin kanlısı olan iktidar ve darbe zanlıları aynı kumpasın mağdurları durumundalar. Darbecilerin tamamı dahil bu kader ortaklığına rıza gösterecek bir Ulusalcı çıkar mı dersiniz?
Dikkat ederseniz, Erdoğan'ın sözleri arasında inandırıcılığı kalmadığı için "paralel yapı" sözü yok. Tümamiral Gürdeniz haklı. Cumhurbaşkanı Ulusalcılara, 74 imzalı Senato mektubuna göndermede bulunarak "sizi de bizi de ABD yaktı" mesajı veriyor. Çıkartılmasını beklediği bir sonuç var: "Omuz omuza birlikte savaşmak."
Aynı gün "millî orduya kumpas kuruldu" stratejisinin müellifi Yalçın Akdoğan'ın, "bir devlet meselesi, ulusal güvenlik meselesi" diye tanımladığı "küresel psikolojik harekat" iddiasını, Erdoğan'ın sözlerinin şerh edilmesi olarak okuyabilirsiniz. "Türkiye NATO'dan çıkabilir" tartışmasının zamanlaması da demek tesadüf değil.
Erdoğan seçim stratejisini "Türkiye'ye yönelik küresel siyaset mühendisliği tehdidi" üzerine inşa ediyor. Mağdur rolünü tekrar oynayacağı daha inandırıcı bir düşman yaratmaya teşebbüs ediyor. Kastedilen bu sefer doğrudan ABD, hareket noktası ise önce Temsilciler Meclisi'nden, arkasından Senato'dan gelen yenilir-yutulur cinsten olmayan tepkiler.
Darbe sanıkları hırsızlık zanlıları ile aynı çuvala girmezler; ancak Erdoğan'ın stratejisinin tek çürük tarafı bu değil. Adama sormazlar mı: Hidayet Karaca'nın, Mehmet Baransu'nun tutuklanması, Bank Asya'nın devlet zoruyla batırılmaya çalışılması acaba yeni bir "küresel psikolojik harekat"ın bir parçası mıydı? Öyle ya, gazeteci tutuklayan, banka batıran bir politikacı, gelen tepkilere "uluslararası kumpas" derse, adama o zaman "gazetecileri tutuklatanları bul o zaman" cevabını yapıştırmazlar mı? Dünyanın üzerine titrediği temel haklar, Türkiye'de Erdoğan'ın liderliğinde alenen ihlal edilmeseydi ABD Kongresi bu mektupları kaleme almayacağına göre? Ne dersiniz yoksa tıpkı Balyoz ve Ergenekon'da olduğu gibi devletin zirvelerinde birileri gerçekten kumpas mı tezgâhlıyor? Erdoğan yeniden oyuna mı getiriliyor?
İlker Başbuğ'un adaylığında ısrar eden bence Yalçın Akdoğan. Uluslararası kumpasın başındakiler ise Erdoğan'ın yakın çevresinde gazeteci tutuklatma fikrini ortaya atanlar olmalı. Kim bilir belki de "paralel yapı"nın son kumpası "basına kelepçe"dir, ne dersiniz?