Fitne edebiyatı
Gökhan Bacık 01 Ocak 1970
Müslümanlar “rezil bir zamanda” yaşıyor. Üzücü olan mesleki ahlakta, teknikte, demokrasi gibi değer alanında geri kalmak değil.
“Asıl üzücü olan” bu geri kalmışlığın farkında olmamak hatta pişkince sanki her şey çok güzelmiş gibi davranmak.
“Fitne çıkmasın”, “fitneyi büyüten olmayacağım” gibi beylik laflar da işte bu pişkinliğin yaldızlı ispatlarıdır.
Allah aşkına şu fitne neden Norveç gibi yerlerde çıkmıyor?
Niçin Almanya’da, Japonya’da “seni gidi fitneci” diye insanlar eleştirilmiyor?
Fitne politik bir bahanedir
Müslümanlar’ın birbirine kılıç çekip on binlerce insanın öldürüldüğüSıffın’dan beri fitne “politik kavganın bir kılıfıdır.”
O nedenle fitne kelimesi aslında siyasi ve bal gibi de bu anlamdadünyevidir.
İslam dünyasında hâlâ bir muhalefet sorunu var. Muhalefet meşrudur. Ancak bunu henüz sindiremeyen İslami siyasete göre “size karşı gelen” fitne çıkarır.
O yüzden “fitne” kavramı bugünkü siyasette bir palavradır veya bir sindirme bahanesidir, din ile yakından uzaktan ilgisi yoktur.
O yüzden genelde “fitne çıkarmayalım” diyenler kötü, yanlış bazen de ahlaksız bir ajandayı saklıyordur.
O yüzden “fitne çıkarmayın” talebi “bana itaat edin” demekten başka bir şey değildir.
Fitne niye güzeldir?
Prof. Dr. Mesut Erdal’ın fitne üzerine bir makalesinde anlattığına göre önemli Müslüman düşünür Şerif Cürcani Kitâbu't- Ta'rîfât adlı kitabında şöyle diyor:
“Fitne gerçek altını hilelisinden ayırt etmek için ateşe tutmak anlamından hareketle, insanın iyi veya kötü olduğunun açığa çıkmasına vesile olan şeydir.”
Yani, bırakalım fitne çıksın iyi kötü belli olsun. Çünkü “aman fitne çıkmasın” lafı pisliğin temizin içinde tutulmasının bir kılıfıdır.
“Fitne çıkmasın” endişesiyle bir sürü yanlış gizleniyor. “Aman fitne çıkmasın” diyerek yolsuzluklar, adaletsizlikler korunur. “Aman fitne çıkmasın” diyerek yeteneksiz idareciler koltuklarını korur.
Fitne bahanesi ile uyuşturulan Müslümanlar
Sohbetlerde, camilerde, siyaset kürsüsünde yüzlerce yıldır Müslümanlar’a “aman fitne çıkmasın da” diyerek vaaz veriliyor.
“Büyük bir fitnenin her an çıkacağına inanmış” Müslümanlar’ın bazıları da “aman bu olmasın” diyerek neredeyse her şeyi kabullenmeye razı.
Müslümanlar günde neredeyse ortalama 50 Müslüman’ın yine Müslümanlar tarafından öldürüldüğü bir dünyada “aman fitne çıkmasın” lafının ne kadar sahtekar bir siyaset olduğunu ne zaman kavrayacak?
Bugünkü İslam dünyasını gören birisi “din kitlelerin afyonudur” diyenMarks’a niye kızdık demez mi?
Çare nedir?
Velhasıl “Müslümanlar’ın kasap gibi birbirini doğradığı” yahut “en galiz hakaretleri birbiri için kullandığı” bir dönemde “aman fitne çıkmasın” lafları sadece kokuşmuşluğumuzun somut bir yansıması.
Daha trajikomik olan da var. “Biz aslında fitne çıkmasın diye bunları yapıyoruz” diyerek başka dindarlara iftira atanlar, onlara haksızlık yapanlar var.
Suriye ile ilgili bir yazıda okumuştum. Başka bir grup Müslüman’ın öldürülmesini isteyen birisi “fitne çıkmasın diye bunu yapmalıyız” demiş.
Çare fitne “edebiyatı” yapmakta değil.
Her eleştiriyi “bana hakaret var” diye mahkemeye taşımayan siyasetçigerekiyor.
Siyasi pozisyonundan dolayı başka insanları hain ilan etmeyecek hatta “kesmeyecek” insan gerekiyor.
“Muhalefet meşru bir şeydir” düşüncesini benimsemiş insan gerekiyor.
Halbuki “aman fitne çıkmasın” sloganı her karanlık işin kılıfı haline çoktan gelmiş...