“Helal-haram ver Allah’ım, kulun doymaz yer Allah’ım”
Nuh Gönültaş 01 Ocak 1970
Özetle, “kardeşim, sen iyi bir insansın, ne işin var o rüşvet, yolsuzluk, yalan, iftira, baskı, zulüm, kıyım, torpil ve kayırma-yandaş olmayanı dışlama, israf, saltanat, hukuksuzluk, antidemokratik düzen bataklığında” diyor, Burhan Özfatura Bülent Arınç’a yazdığı açık mektupta.
Yani, eski bir dost uyarı görevini yapıyor. İçinde bulunduğu bataklıktan çıkması için Bülent Arınç’ı “Senin kimseye vefa borcun yok” diyerek şöyle uyarıyor:
“AKP’de kimseye önem vermeyen, istişare yapmaya tenezzül etmeyen, çevresinin dalkavuklarla çevrilmesinden, hatta şirke giren tavır ve sözler sergilenmesinden rahatsız olmayan, herkesi konu mankeni gibi gören, hukuk düzenini ve demokrasiyi hiçe sayan, ülkeyi kendi şirketi gibi yürütmeyi arzu eden tek bir otorite mevcuttur. Bu otorite; bugüne kadar, sen dahil kimseye söz hakkı ve inisiyatif tanımış mıdır? Bundan sonra da tanıması mümkün müdür? Kaldı ki, her fırsatta, senin karizmanı çizme gayreti yok mudur?
- Hani, yokluklarla, yasaklarla, yolsuzluklarla, mücadele edilecekti? Şu anda hepsi zirve yaptı.
- Hani, bir ‘dava’ edebiyatı vardı. İnancımıza hizmet edilecekti?
- AKP iktidara geldiğinde, beş vakit namaz kılanların oranı %40 idi. Şimdi %18’e indi. İmam hatip öğrencileri arasında bu oran maalesef %13’tür.
- Kula kul olmak yaygınlaştı.
- Hani; teröristle masaya oturan şerefsizdi?
- Nedir bu gurur, kibir, enaniyet, dünya hırsı? Nerede, hukuk düzeni, demokrasi, fikir, ifade, inanç ve teşebbüs hürriyetleri, kul hakkına saygı, can, mal ve namus güvenlikleri? Ülkede; bozulmadık, dejenere edilmedik, işgal edilmedik bir kurum kaldı mı? Halk, niçin sizlerden bu kadar nefret etmektedir?
Bu açıdan, ‘7 Haziran sonrası’ filan demeyin. Kendinizi, bir an önce bu günah çukurundan kurtarın. Daha fazla suç ortaklığı etmeyin. Siz, AKP şablonuna uygun bir tip değilsiniz. ‘Haram-helal ver Allah’ım. Kulun doymaz yer Allah’ım’ diyemezsiniz.”
Börteçine Siber Tim! Başka işiniz yok mu sizin?
Ne zaman Twitter ve Abdullah Gül’den bahsedilse akla gelen o “masumiyet karinesi” yine akıllara geldi.
Abdullah Gül’ün Twitter hesabı hacklenmiş. “Börteçine Siber Tim” selef cumhurbaşkanı onaylı bir hesabı ele geçirip, paylaşımlarda bulunmuş.
“İnsan gerçekten hayret ediyor.”
Zaten hesabı hackleyenler de önce bu espriyi yapmışlar!
Neyse, şimdi, bu konudaki düşüncelerimi paylaşayım:
1- Cumhurbaşkanlığı yapmış ve onaylı birinin hesabı ele geçiriliyorsa, bu ülkede kimsenin hesabı güvende değil demektir!
2- Gül’ün hesabını hacklemek kime ne kazandırır ki? (Bence de iyi soru.)
3- O hesabı hackleyenler bu hesaptan bugüne kadar dişe dokunur, hayra hizmet eden ne paylaşıldı ki, o hesap ile ne mesajı vermek için böyle bir şey yapsınlar?
4- Diyelim ki gerçekten hacklenmiş olsun. Hackleyenler için söylüyorum, “İnsan gerçekten hayret ediyor, hackleyecek başka hesap bulamadınız mı?”
5- Ey Börteçine Siber Tim… Sizin başka işiniz yok mu?
6- Abdullah Gül’ün hesabını hacklemek için harcayacağınız zamanı üç beş bozkurt bir araya gelip çay demleyip Ahmet Şafak şarkıları dinleyerek geçirseydiniz daha makbul bir iş yapmış olurdunuz!
400’ü alınca ne yapacaklar?
Anayasa’nın, yasaların ve herkesin uymak zorunda olduğu yasal mevzuatın ve de parlamenter sistemin, Cumhurbaşkanı’nın deyimiyle “Bekleme odasına alınması”dır, bugün yaşadığımız adaletsizliklerin ve hukuksuzlukların temel sebebi.
- Anayasa-babayasa dümdüz ediyorlar.
- Bekleme odasına alıyorlar, buzdolabına koyuyorlar.
- Tanımıyorlar.
- Parçalıyorlar.
Anayasa’nın en temel ilkelerini her gün defalarca ihlal ediyorlar.
8 Haziran’ı bekliyorlar, kendi anayasalarını yürürlüğe koymak için. 400 milletvekili istiyorlar, Anayasa’yı değiştirmek için.
Zaten anayasa-babayasa yok ki şu anda, tamamen devre dışı.
Neyi değiştirecekler peki?
Getirecekleri yeni anayasa bugün yaptıklarını kağıt üstünde de resmen meşrulaştıracak bir anayasa olacak.
- Hukuk düzenini ve demokrasiyi hiçe sayan,
- Ülkeyi kendi şirketini yönetiyor gibi yönetmeye imkan verecek,
- Tek bir otorite olacak.
-Tek kişiden başka kimsenin söz hakkı ve inisiyatifi olmayacak.
-O tek kişi, kişilere, ailelere, zümrelere ve sınıflara imtiyazlar tanıyacak.
400’ü aldıklarında yapacakları, kuracakları ve adına Yeni Türkiye diyecekleri rejim böyle bir rejim olacak.
Yaptıkları yapacaklarının teminatıdır. Başka ne yapabilirler ki?
