Tekrar Bismillah
HASAN ÜNAL 26 Şubat 2008
TÜRK Hava Kuvvetleri'ne bağlı savaş uçaklarının PKK hedeflerinin üzerine bombalarını boşalttığı 16 Aralık gecesinin ertesi günü (17 Aralık) bu köşe 'Bismillah' başlığıyla çıkmıştı. O gece icra edilen operasyonu çok önemli bir başlangıç olarak değerlendirdiğim için 'Bismillah' başlığını atmıştım. O günden bu yana yapılan operasyonlar ve dün başlayan kara harekatı o başlangıcın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi.
16 Aralık gecesi gerçekleştirilen operasyonun PKK'ya ne kadar zayiat verdirdiği veya daha sonraki benzeri hava akınlarında PKK'lıların ne derece zarar gördüğü konusu tartışmanın bir yanıydı. Kaldı ki, gerek o günlerde gerekse daha sonraki haftalarda ortaya çıkan bilgiler söz konusu hava akınlarının PKK'ya ciddi zayiat verdirdiğini gösteriyordu.
Esas Zayiat
Ölü ve yaralı olarak PKK'ya verdirtilen zayiat kadar önemli bir başka tarafı ise PKK'lılar ile Barzani'nin 'köpeksiz köyde eli deyneksiz gezmeye' devam edemeyeceklerini anlamalarıydı. Özellikle Amerikalılar'a son bir kaç dakika içerisinde bilgi verilerek icra edilen hava akınlarının hem PKK'lıların hem de Barzani'nin psikolojisini derinden etkilediği açıktı.
Nitekim gerek o günlerde gerekse daha sonraki haftalarda Barzani, kamuoyuna yaptığı açıklamalarda PKK'nın bir gecede satışa getirilmesinden duyduğu endişeleri anlatıyordu. Gerçekten de Amerika'nın kukla devlet projesine yardımcı olması için daha düne kadar kullanılan PKK'lılar güven içerisinde Irak topraklarındaki inlerinde uyurlarken bir anda tepelerine bomba yağmaya başlamıştı. Barzani de 'acaba bana da aynısı olur mu' diye endişe etmekte haklıydı.
Türk Milleti'nin Psikolojisi
PKK ve Barzani'nin psikolojisi o derece bozulurken, Türk milletinin psikolojisi ise tam bir düzelme sürecine girmişti o dönemde. Çünkü Ortadoğulu bir kaç çete reisi tarafından AKP hükümeti zamanında sürekli azarlanan ve aşağılanan bir Türkiye imajı çıkmıştı ortaya. Sanki Barzani bile tek başına Türkiye'yi yerle bir edecek kadar güçlüymüş ve Türkiye'nin yapacak hiç bir şeyi ve oynayacak hiç bir kozu yokmuş gibi aylarda gazeteler ve televizyonlar vasıtasıyla propaganda yapılmıştı.
Barzanici kalemler ve meş'um sesler aylarca hatta yıllarca Amerika'nın Irak'a gelmesiyle bütün dengelerin Türkiye aleyhine değiştiğini; Türkiye'nin Irak topraklarında yerleşmiş bulunan PKK'lılara fiske vurmaya bile gücünün yetemeyeceğini; Barzani'nin orada bir devlet başkanı olduğunu; hele hele Talabani'nin saygın bir cumhurbaşkanı olduğu teranelerini söyleyip durmuşlardı.
Türkiye'nin yapacak çok şeyi olduğunu; elindeki kozlarının sadece Barzani ve PKK'ya karşı değil aynı zamanda Amerika'ya karşı da yetecek güçte bulunduğunu söyleyenler medyada yasaklandı. AKP hükümetinin kafasının karışıklığı ve AB reformu diye yutturulan düzenlemelerin sonucunda PKK'nın azmasına en uygun bir ortam ortaya çıkması da bu olumsuz psikolojiye katkıda bulunmuştu.
Ancak Türkiye'nin özellikle de Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Amerika'ya 'artık yeter' diyen tavırları açıklık kazanmaya başladıktan sonra her şey yavaş da olsa değişmeye başlamıştı. Her ne kadar AKP hükümeti yapılması gereken operasyonları yaklaşık bir sene boyunca engellese de, sonuçta bu iş bir mecburiyet haline dönüşmüştü. İşte 16 Aralık gecesi başlayan ve kesintisiz devam ettirilen o hava akınları Türk Milleti'nin psikolojisini toparlamasına yardımcı olmuştu.
Kara Harekatı Bekleniyordu
Havadan yapılan akınların süreklilik kazanması ve sınırdaki stratejik nitelikli yığınağın başta Amerikalılar olmak üzere pek çok yabancı çevrenin uyarılarına rağmen aynen devam ettirilmesi kara harekatının habercisiydi. Hayırlı olsun ve devamı gelsin inşaallah. Çünkü bir kara harekatı ile istenilen sonuçların tamamının elde edilmesi mümkün olamayacak; ancak peş peşe icra edilecek operasyonlarla PKK'nın beli kırılacak ve Barzani'ye de gerekli mesajlar verilmiş olunacaktır.
Her ne kadar Amerika operasyona karşı çıkmıyormuş görüntüsü vermeye çalışsa da, bundan memnun olamayacağı açıktır. Fakat bunu kamuoyu önünde söylemeye kalkışması kendisi için uygun olmayacağından dolayı vaziyeti geçiştirmeye çalışması daha kuvvetli br ihtimal. PKK'lılar ve onların içerdeki yandaşları Amerika'nın ne kadar dost olduğunu (!) bu vesileyle bir kez daha görecekler ve dahası Barzani de her an satışa getirilme korkusuyla yaşamaya devam edecektir.
Bu tür operasyonların devamı Irak'ın kuzeyinde Türkiye'ye rağmen bir kukla devlet kurulamayacağını da Barzani'ye öğretmelidir. Çünkü unutmayalım ki, Türkiye açısından esas tehlike bu kukla devlettir. Hatta Amerikalılar da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kararlılığı karşısında 'yavru vatan' olarak takdim edilen ve kukla devletin habis bir ur gibi Türkiye içerisinde genişlemesini isteyen projeyi yeniden devreye sokmak isteyebilirler. Esas tehlike de odur. Yutmamak gerekir. Bu tehlikeyi önümüzdeki günlerde yeniden ele almak üzere...