« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

06 Nis

2015

B planı olmayan ülke Türkiye

Nuh Gönültaş 01 Ocak 1970

Bu yazının yazıldığı saatlerde dün bütün Türkiye’yi etkileyen elektrik kesintisinin sebebi hâlâ anlaşılamamıştı. Sebep konusunda herkes bir şey söylüyordu ama netlik yoktu.

Ülkede hayat durdu. Kesintinin faturası milyarlarca liralık kayıp. Ülke adeta taş devrine döndü.

Ve bizler gördük ki, Türkiye’nin böyle durumlar için asla bir B planı yok.

- Ya çok büyük bir deprem olsaydı?

- Ya da büyük bir göktaşı düşseydi mesela İstanbul’a?

B planımız olmadığı gibi, mevcut durum için de alternatifsiziz.

İran, Rusya Türkiye’ye gazı kesse, Türkiye yine elektriksiz kalır. Çünkü elektrik üretiminde doğalgaz santrallerine yapıldı bütün yatırımlar.

Böylesi büyük aksamalar için her ülkenin kendi B planı olur. Ama Türkiye’nin yok!

ABD’de bazı üniversitelerde dünyanın bir şekilde enerjisiz kalıp taş devrine dönmesi durumunda mesela tıbbi hizmetlerin nasıl yapılabileceğine dair projeler geliştirildiğini duymuştum.

Adamlar bu türlü negatif durumların filmlerini, dizilerini yapıyorlar.

Revulation dizisini hatırlayın. Bütün dünyada elektrik üretimi bir şekilde duruyor. Dünya taş devrine dönüyor. Bu ortamda hayatı sürdürmenin çarelerini arıyor insanlar!

Merak etmedim değil, dün elektriklerin kesik olduğu o onlarca romantik saatte, Türkiye’yi yönetenler ne yaptılar? Acaba bir B planımız olmalı diyen oldu mu?

“Nasılsın” sorusunun yeni Türkiye’de cevabı

Eski Türkiye’de nasılsın sorusuna verilen cevaplar vardı.

“İyi diyelim iyi olalım” ya da “İç güveyisinden hallice” filan denirdi. Bazıları da “Valla nasıl olsun, yuvarlanıp gidiyoruz” veya “Tıngır mıngır yuvarlanıyoruz işte” gibi cevaplar verirdi. Yani hiç kimse “iyi değilim” demezdi. Her durum için iyimser bir cevap bulurlardı.

Şimdilerde bu soruya verilen cevaplar değişmeye başladı. İnsanları bir karamsarlık aldı yürüdü.

İnsanlar yeni Türkiye’de “nasılsın” sorusuna artık şu cevapları veriyorlar:

- Memleket gibiyim!

- Elektriği kesilmiş tıraş makinesi gibiyim.

- Berbat durumdayım.

- Her an patlamaya hazır bomba gibiyim.

- Sütten kesilmiş bebek gibiyim.

Havuzun şahidi din kardeşimiz Latif Ağabey!

Seçim yaklaştıkça yalanın dozunu artırıyorlar.

Sadece yalanla kalsalar, resmen iftira atıyorlar, belge üretiyorlar.

Sonra da belgelerin üzerine çay döküyorlar ki belge daha daha gerçekçi görünsün!

Güya Fethullah Gülen masonmuş.

Üzerine çay dökülmüş sarı kağıda daktilo ile yazılmış belgeye göre Gülen 26 yaşındayken mason olmuş.

26 yaşında kimi mason yapıyorlarmış da Gülen 26 yaşında mason olmuş. Hem masonmuş hem de üst düzey masonmuş!

Güldürmeyin adamı.

Velev ki mason!

Fethullah Gülen her haliyle kabulüm, var mı itirazı olan?

Kimse inanmıyor sizin yalanlarınıza artık.

Gülen’in mason olduğunu da din kardeşi Latif Ağabey’e doğrulatıyorlar.

Latif Ağabey nereden bilecek Gülen’in mason olup olmadığını?

Nasıl teyit ettirecek, nasıl ulaşacak bilgiye? O bilgiye ulaşmak için ancak mason olmak lazım!

Kaldı ki masonlar açıklama yaptılar, Yeni Şafak’ın İbrahim Karagül’ü ve Karagüller’in şıracısı din kardeşi Latif Ağabey yalanda ısrar ediyorlar!

Bu din kardeşi Latif Ağabey var ya… Kendisini tanıdığımda bir an için acaba Fethullah Gülen ile mi karşı karşıyayım diye düşündüğüm olmuştu. Çünkü bu Latif Ağabey, Gülen’in yanındayken onu birebir taklit ediyordu. Gülen gibi oturuyor, kalkıyor, onun gibi konuşuyor, yemek yerken onun gibi kaşık tutuyordu.

Şimdi düşünüyorum da din kardeşi Latif Ağabey aslında bir masonu taklit ediyormuş öyle mi?

Ah Latif Ağabey ah.

Saf değiştirmekte elbette özgürsün ama bırak bu palavraları. Bilirsin, palavranın kimseye faydası olmaz.

Ulan hepiniz mi dilsiz şeytansınız?

Bütün bu yalanlara karşılık, içlerindeki nefret, kin, garaz ya da kıskançlık veya her ne ile olursa olsun susanlara “Ulan hepiniz mi dilsiz şeytan oldunuz” diye bağırmak geliyor içimden.

Yalan üstüne yalan yazıyorsunuz.

İftira üstüne iftira atıyorsunuz.

Yalanlarınız birer birer çöküyor, yatsıya bile kalmadan sönüyor.

Hatta öyle ki şu sosyal medya çağında en hızlı çürüyen yalan haber ödüllerini topluyorsunuz.

Ve fakat yalandan vazgeçmiyorsunuz.

Yalan sizin karakteriniz haline gelmiş.

Siz yalancılıkta çağ atlamış bir kavim olmalısınız!

Ulan havuzdakiler, yalancı dolma bile sizden daha sahici be…

Her şeyi masonlar, Yahudiler, CIA, MOSSAD filan yapıyorsa…

Milli Görüş kökenli hareketlerin en çok tekrar ettiği kelimedir “mason” ve “masonluk.”
Sevmedikleri, onaylamadıkları ya da kendilerini onaylamayan herkese bilsinler bilmesinler, doğru olsun olmasın “mason” derler. Onların gözünde masonlar insan değildirler.

Kendilerinden olmayan birisi bir başarı gösterdiğinde “bu adam kesin mason canım, yoksa nasıl becerecekti o işi” derler.

Gülen’in önerileriyle harekete geçen insanların dünyanın 160 ülkesinde Türk okulları açması olayı mesela…

Gülen bu işi yapamaz. Bu işi kotaramaz. Ama eğer yapmışsa, kotarmışsa mutlaka masondur. Mutlaka CIA’nın adamıdır!

Aşağılık kompleksinin de aşağılarında yaşarlar bu anlamda.

Gülen karşıtlığının sonunda “Bu adam mason” noktasına geleceğini görmek bu adamlar hakkında beni yanıltmadı.

Adamın birisi etrafına birilerini toplamış nutuk atıyormuş. “Her şeyi masonlar yapıyor”, “Dünyadaki bütün kargaşanın sebebi CIA”, “Müslümanlar’ın içinde bulunduğu kötü durumun müsebbibi Yahudiler ve İsrailliler” diyormuş.

Kimse de çıt yok. Azıcık kafası çalışan birisi “Bir şey soracağım” diye öne çıkmış ve şöyle demiş: “Bizler Müslümanız değil mi? Evet, Müslümanlarız. Peki size sorarım, dünyada her şeyi Yahudiler, masonlar, CIA, MOSSAD yapıyorsa haşa Allah ne yapıyor?”

Ziyaret -> Toplam : 125,32 M - Bugn : 77224

ulkucudunya@ulkucudunya.com