Devletin bu 13 temeli yok artık!
VEYSEL AYHAN 01 Ocak 1970
Bu ülkenin şu an demokrasiyle yönetildiğini iddia eden aklı başında tek bir insan bulabilir misiniz? Bulamazsınız. Türkiye, şu an fiili olarak Kuzey Kore’den de öte. Abarttığımı düşünüyorsanız buyrun sağlamasını yapalım:
1- ANAYASA:
Fiilen ilga edildi. Dünyanın hiçbir anayasası bizimki kadar paçavra muamelesi görmedi. “Bu Anayasa’yı tanımıyorum” diyen fiilî İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Erdoğan’ın en sadık vekilinin “Anayasa’yı paramparça etmezsek namert olalım” sözleri durumun özeti.
2- CUMHURBAŞKANLIĞI:
Son cumhurbaşkanı Abdullah Gül idi. Sivil faşizmin tüm yasalarını alt makamında olmasına rağmen dönemin başbakanı Erdoğan korkusuyla ‘hayret ede ede’ imzaladı. Yani bugünkü durumun faillerinin günahı bir ise Gül’ün günahı en az ikidir. O, tweet atarken, Gabonlu balıkçılarla tebessümlü pozlar verirken ülke adım adım faşizme teslim oldu. Gül gidince yerine bağımsız bir cumhurbaşkanı gelmedi. AKP için toplu açılış bahaneleriyle miting yapan, açık açık oy isteyen, muhalefet partileriyle savaşan ve Bülent Arınç’ın ifadesiyle ‘anayasadaki yetkilerini bir başkan gibi kullanan biri’ geldi. Yani fiilen toplumun bütününü kucaklayan, devlette dengeyi sağlayan makam ilga edildi.
3- BAŞBAKANLIK:
Başbakan, Anayasa’da yazılı hiçbir yükümlülüğünü ifa edemeyen bir merasim memurluğuna dönüştü. Cumhurbaşkanı, başbakana ait tüm yetkilere fiilî olarak el koymuş durumda.
4- BAKANLAR KURULU (25 BAKAN):
Bakanlar ya Saray’a teslim olup oranın uydusu oldu veya Saray’da o bakanlıklara paralel birer ‘bakan yetkisini haiz’ bürokrat tayin edildi. Yani yetenek ve becerisiyle bakanlık görevini yapan kimse yok. Hepsi vesayet altında. Örnek: Ekonomiden sorumlu Ali Babacan’ın tepesinde Demokles’in kılıcı gibi Yiğit Bulut’un varlığı. MEB’i Nabi Avcı’nın değil, Müsteşar Yusuf Tekin’in idare etmesi gibi.
5- TBMM:
Meclis’te AKP’li tüm vekiller Saray’ın vesayeti altında. Yasalar Meclis’te görüşülerek değil, Saray’dan emredilerek yapılıyor. Milletvekillerinin icrai varlığı her hafta Saray’da ağırlanan muhtarlar ve pazarcılar kadar bile yok. Yani Meclis fiilî olarak ilga edilmiş durumda.
6- ANAYASA MAHKEMESİ:
Nasıl ve ne yollarla AKP’lileştirildiği mutlaka zamanla ortaya çıkacaktır. Halkın vergilerinden aldıkları maaşla anayasayı korumakla yükümlü mahkeme üyeleri, anayasanın delik deşik edilmesini sadece izliyor. Sabık başkan Haşim Kılıç, hep siyasi davrandı. Hukuku hiçbir zaman baz almadı. Tıpkı ‘ceham bulutları’ gibi gürledi, konuştu ama asla yağmur vermedi. Yeni başkan ne yapar bilinmez!
7- SAYIŞTAY:
Halkın vergilerinin suistimal edilip edilmediğini kontrolle yükümlü bu çok hayati devlet kurumu işlemez hale getirildi. Sayıştay, şimdi hiçbir devlet kurumunu denetleyemiyor. Erdoğan’ın özel kaleminin ‘Ya buna bir çözüm bulmak lazım başkanım yaa. Meclis’te duman ederlerdi bizi.’ diye AKP Grup Başkan Vekili Nurettin Canikli’ye dert yandığı kurum artık YOK. Denetim bitti. Erdoğan, şeffaflık yasasını reddederken ne demişti: “Görev alacak il ve ilçe başkanı bulamazsınız.” Şimdi herkes görev başında! (Görevin ne olduğu malum)
8- YARGITAY:
Atanan yeni 167 üye ile Yargıtay artık AKP’nin uzantısı haline geldi. Otoriterizmin adım adım ülkeye çöküşü hiç kimsenin koltuk konforunu bozmuyor. Yargıtay üyelerinin Twitter’a düşen Erdoğan’ı yolculama fotoğrafı (yukardaki fotoğraf) mimik mimik analiz edilmeli. Her şey o kadar açık ve net ki!
9- YARGI:
Artık cumhuriyet savcıları değil, Saray savcıları var. Kararlar hukuk kitaplarına göre değil, yukarıdan gelen telefonlar ve emirnamelerle veriliyor. Hırsızları ve rüşvetçileri yakalayan polisler tutuklandı. Kasıtlı olarak iddianame hazırlanmıyor. Ve hırsızlar tek tek salıverildi. Saray savcıları, Samanyolu TV Grup Başkanı Hidayet Karaca ve Balyoz Darbesi’ni deşifre eden Mehmet Baransu’nun tutuklama gerekçelerini Bakırköy Akıl Hastanesi’ndeki ağır hastalara bile izah edemeyeceklerdir. Gerekçelerdeki temelsizliğe oradaki en ağır hasta bile ‘… sizin gibi hukukçuya, … sizin okuduğunuz fakülteye’ diyecektir. Bu iki örnek kâfi.
10- BDDK:
Bu kurum, 2001 krizinde banka düzenini ve mali sistemi korusun diye kurulmuştu. Şimdi ise başkan vekili Mutalip Ünal öncülüğünde banka batırma savaşı veriyor. Bankalar batmasın diye kurulan kurum, banka batırmak için yasaları katlediyor. BDDK’nın yeni misyonu bankaları işgal etmek, mafya gibi çökmek! Hukuksuzluğa gönüllü bürokratlarıyla BDDK artık zavallı bir kurum! BDDK eski başkanı Tevfik Bilgin’in mirası talan edilmiş. Kalan sadece enkaz.
11- TMSF:
Yasal olarak ‘Bankaların mali bünyelerinin güçlendirilmesi’ için kurulmuş bir kurum. Başkanı Şakir Gül öncülüğünde BDDK ile tandem olarak bankalara çökme, işgal etme gibi tetikçilik ve levazımat işlerinde kullanılıyor.
Komediye bakın ki TMSF’nin hukuki yapısı mevzuatında şöyle tanımlanmış: ‘TMSF yaptırım gücünü ülke mevzuatına dayalı hukuk kurallarından almaktadır.’
12- MİT:
Artık AKP’nin ve Saray’ın özel istihbarat kurumu. Başındaki şahıs müseccel bir AKP üyesi. Kurumun tek amacı ‘paralel yapı’ bahanesiyle ‘lideri malum’ oligarşik yapının yaptığı hırsızlık ve soygunları ortaya çıkaranlarla savaşmak. Ve iddia doğruysa Sümeyye olayı gibi iftira tezgâhları üretip havuz gazetelerine servis etmek. Taze örnek, alçakça hazırlanmış Yeni Şafak’ın dünkü mason yalanı.
Emre Taner gibi ciddi devlet adamlarının yönettiği devlet kurumu artık AKP teşkilatının doğal uzantısı. Bilemediğimiz sırların küpü!
13- EMNİYET TEŞKİLATI:
Yolsuzlukları soruşturup, partili hırsızları yakalamasından korkulan tüm dürüst polis-polis müdürleri sürüldü, atıldı veya tutuklandı. İhtisas isteyen bölümlerin hafızası silindi. En tehlikeli örgütleri şimdi trafikte araba çeken polisler araştırıyor. Vatandaşı koruyan, 155 arandığında derhal gelen polisler tarih oldu. Asayiş müdürünün kapkaç mağduru olduğu bir ülkeyiz artık! Yeni iç güvenlik yasasıyla polis okulları kapatılıyor. Eğitim görenler değil, partiden referans alanlar polis olabilecek.
Dünyada hiçbir hırsız çetesi, işi kökten çözmek için polis okulu kapatmaya cesaret etmemiştir!
Türkiye’nin üzerine çöken bu kara bulutlar dağıldığında yani hukuk geri geldiğinde Serdar, Orhan, Mehmet Akif ve Bekir’ler; Hulusi, İslam, Recep ve Yücel’ler her işlerini hukuka uygun yaptıklarından hesap vermekte zorlanmayacaklardır.
Ki miyop olmayanlar fark edecektir, o güne çok kalmadı gibi!