Erdoğan AK Parti’ye ne kadar oy kaybettirecek?
Mümtaz’er Türköne 01 Ocak 1970
Seçim sonucunu tahmin etmek için size rehberlik edecek en kritik soru bu: Başkanlık ısrarı ile AK Parti’nin yükünü artıran Erdoğan faktörü, AK Parti’ye ne kadar oya mal olacak?
Oy peşinde koşacak adaylar da, seçim kampanyasını yönetecek Davutoğlu da, hatta ve hatta objektif bakma yeteneğini kaybetmemişse Erdoğan dahi durumun farkında olmalı. Her hafta kamuoyu araştırmaları Başbakan’ın da Erdoğan’ın da masasına geliyor ve sonuçlar karargâhtaki kurmay ekip ile paylaşılıyor. Bu araştırmalarda kamuoyunun nabzı lider profilleri için özellikle tutuluyor. İsim isim liderlere verilen destek ve bu desteklerdeki haftalık değişim dikkatle takip ediliyor. Görünen o ki Erdoğan hızla bozulan imajı ve azalan desteği ile inişte. AK Partililer bu satırları hafife alabilir; öyleyse somut delil koyalım. Erdoğan’ın kişisel seçim kampanyası olarak tasarlanan “82 ilde teşekkür mitingleri” neden iptal edildi? Erdoğan’ın birden bire çıtayı 400 milletvekilinden 335’e çekmesi bir tesadüf mü? Siyaseti biraz bilenler AK Parti kurmaylarının koordineli olarak Erdoğan’ı geri plana çekilme konusunda ikna edebilmek için göbeklerinin nasıl çatladığını kestirebilirler.
Davutoğlu, Erdoğan’ın “başkanlık sistemi” tezini, yeni anayasanın içine yedirerek basit bir ayrıntıya dönüştürürken sadece kendi liderliğini ve iktidarını savunmuyor, aynı zamanda Erdoğan’ın yüklediği ağır yükü hafifletmeye çalışıyor. Seçmen tutumunu belirleyen birçok faktör arasında, başkanlık sistemine verilen destek yerlerde sürünüyor.
Cumhurbaşkanlığının sorumsuz ve güvenli atmosferinde sınırları zorlayan Erdoğan, AK Parti için artık bir “negatif” faktöre dönüşmüş durumda. Dengelemesi ve telafisi çok zor bir durum. Sebebi üzerinde düşünülmeden AK Parti’nin bu engeli aşması çok zor.
Sebep, Cumhurbaşkanlığı makamının anayasa tarafından garanti altına alınan sorumsuzluğunda aranmalı. Sorumsuz bir makam devasa fiili yetkiler kullanmaya ve bu yetkilerle politikayı belirlemeye kalktığı zaman hepimiz için ortak paydayı oluşturan makuliyet yerle bir oluyor. AK Parti aklın ve normal olanın ortadan kalktığı bu hengamede varlık gerekçelerini kaybediyor.
“MİT TIR’ları” olayında, AK Partili adaylar hangi makul gerekçeyi seçmenlere anlatabilir? Savcı talimat veriyor, jandarma yerine getiriyor. Verilen talimatı yerine getirmemiş olsalar suç işleyecekler. Getirdiler, tutuklandılar. Buyrun izah edin.
Ağrı-Diyadin’de çok arızî bir olay vuku buldu. Barış Süreci için normal kabul edilen standartların çok altında kalan bir olaya, valiliğin talimatıyla jandarma müdahale ediyor. Mesele ne? Seçim propagandası. Kamu düzeni alt-üst olurken valilikler bütün operasyonları engellerken, şimdi jandarma neden harekete geçiriliyor?
“Makul”ün, yani hepimizin hiç olmazsa kavrayabileceği “rasyonalite”nin kaybolması, herkesten önce AK Parti’yi zor durumda bırakıyor. Hizmet Hareketi’ne “terör” yakıştırması yapan adamın “hırsız” deyimini de sempatik hale getirme mecburiyeti var. Arkanızdaki güç sahiplerine, paraya, medyaya güvenip dünyanın en barışçı insanlarına “terörist” dediğiniz zaman, sadece ciddiyetinizi, inandırıcılığınızı ve güvenilirliğinizi bütünüyle kaybedeceğiniz bir intihar eylemine girişmiş oluyorsunuz. Tosladığınız dağa bir şey olmuyor, sizin kafanız yarılıyor. AK Partili adaylara seçmenler tane tane soracaklar: “şu terör işini bir anlatın hele” diye. Ne cevap verecekler? Erdoğan’ı kimse eleştiremiyor, peki o lafların gölgesinde oy isteyecek AK Partililer “makul”ü nereden bulup çıkartacaklar?
AK Parti listelerinde Türkiye’nin yetiştirdiği güzide isimler, Erdoğan’ın “ne desem gidiyor” diye sarf ettiği sözlerin ağırlığını nasıl taşıyacaklar?
Makul olan, normal olan, hepimiz için hiç olmazsa birbirimizi anlamamızı mümkün kılan ortak dil, mantık ve muhakeme büyük yara aldı. Hırsız’a masum, masuma terörist yaftası yapıştırıldığı gerçek teröristlerin de duruma göre iyi ve kötü diye ikiye ayrıldığı bir ülkede iktidar kanadında yer almak gerçekten belalı bir iş. İktidar sahibi olmak aynı zamanda sorumluluk demek. AK Parti’nin başkalarından önce Erdoğan’ın tek başına alt-üst ettiği ölçüleri düzeltme sorumluluğu var.