« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

13 Nis

2015

Neyi örtüyorsunuz?

Mehmet Kamış 01 Ocak 1970

Kan döken bütün terör örgütlerinin salıverildiği bir dönemde, bir iyilik hareketi ‘terör örgütü olmakla’ itham ediliyor.

Bu iddiayı kim yapıyorsa yapsın ciddiye almak bile ona bir paye vermektir. İnanıyorum ki bu iddiayı yapanlar da kendilerine gülüyordur. Hizmet Hareketi’ni sevmeyenlere hatta nefret edenlere sorsanız, ortaya atılan iddiayı komik bulurlar. Çünkü 50 yıldır Türkiye’nin bildiği bu hareketin bugüne kadar karıncaya bile zarar verdiğine kimse şahit olmamış. Hizmet, hayatta en dikkat ettiği şeylerden birisiyle suçlanıyor. İffetin sembolü Hz. Meryem’e, Hz. Aişe validemize atılan iftiralara bakarsanız, mümin insanların en dikkat ettikleri konular üzerinden de iftiraya maruz kaldıklarını görüyorsunuz.

Görüyorsunuz da yine de anlayamıyorsunuz. Her ne kadar tarihte bu tür olaylar yaşansa da ben yine bu iddiayı yapabilme cesaretlerini, hizmeti töhmet altında bırakarak yok etme gayretlerini zihnimin hiçbir yerine koyamıyorum. İyilik yapılmasından, yardıma koşulmasından, başkaları için yaşanılmasından, yaşatmak için yaşamaktan kim, niye rahatsız olur? Allah’ın adını duyurmak için yeryüzünün her yerine, savaş demeden, yokluk demeden, sıcak-soğuk demeden giden bu insanların varlığından kimler rahatsızlık duyar? Daha basit bir soru sorayım; Allah’ın adının yeryüzüne taşınmasından en çok kim hiddete kapılır?

Bu nasıl bir kin, bu nasıl bir izan kaybolmasıdır? Son derece uyduruk sebepler bularak 90 yaşındaki, 70 ve 73 yaşındaki hayırsever insanları gözaltına almak, onları bir davaya konu etmek nasıl bir ruh dünyasının işidir? Yüzlerce binlerce yaşlı kadını evlat endişesine sevk etmek, binlerce başörtülü kadına eşleri için hapishane önlerinde gözyaşı döktürmek en iyi ifadeyle vicdanı ölenlerin yapabileceği bir şey değil midir?

Binlerce mümin, neredeyse Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir zulüm yaşıyor. Dindarların dernekleri, okulları, kurum ve kuruluşları tek parti döneminde bile olmamış baskılara maruz kalıyor. Zekatıyla, sadakasıyla yüzlerce fakir çocuğu okutan insanlar, bunun karşılığında büyük mali cezalar ödemek zorunda kalıyor.

90’lı yıllarda yüzlerce kişinin canına kıymış bütün tetikçileri, infazcıları dışarı salıverdiler. On binlerce kişinin ölümüne sebep olanlara devlet saygınlığı kazandırdılar. Ama bütün hayatları memleket sevdası olan insanlara ‘terör örgütü suçlaması’ yapıyorlar.

Birilerinin size karşı yanlış yaptığını mı düşünüyorsunuz? Yani, yolsuzlukları, rüşvet çarkını, kamu malına karşı yapılan keyfi kullanımları içine sindiremeyip, yasaların kendilerine emrettiği görevi yerine getirenlerin size yanlış yaptığını mı düşünüyorsunuz? O zaman onlara karşı yasaların size emrettiğini uygulayacaksınız. Hiç İslam hukuku okumadınız mı, evrensel değerlerden haberdar olmadınız mı? Suçun şahsiliği esasını hiç duymadınız mı?

Ama sanıyorum işin aslı başka. Tam burada CMD Antalya il yöneticisi Şükrü Tunçdemir’in anlattığı bir fıkrayı aktarayım: Hatay’da bir adam her gün motosikletin arkasına bir torba dolusu toprak doldurup Suriye’ye geçiyormuş. Birkaç gün arayla üst üste geçince oradaki görevli şüphelenmiş ve toprağın derinlemesine incelenmesini istemiş. Aramışlar, incelemişler, laboratuvara göndermişler, bir şey yok. Adam belli aralıklarla motosiklet üstünde toprağı Suriye’ye geçirmeye devam etmiş. Görevli aylar sonra, şehirde aynı adamı görünce yanına çağırıp söz vermiş. Hiçbir işlem yapmayacağım, bana niye toprak götürdüğünü anlat, yoksa meraktan çatlayacağım, demiş. Adam da bu sözü aldıktan sonra görevlinin merakını gidermiş; ben motosiklet çalıyordum ama sizin bütün dikkatiniz toprağa yöneldiği için çaldığım motosiklete bakmıyordunuz.

Peki siz, millete Hizmet’i ‘paralel’ gibi gösterip neyi örtmeye çalışıyor, neyi kaçırıyorsunuz?

Ziyaret -> Toplam : 125,31 M - Bugn : 73784

ulkucudunya@ulkucudunya.com