« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

20 Nis

2015

Kürtler’i seçim propagandası haline getirmek

Gökhan Bacık 01 Ocak 1970

(Sydney/Avusturalya)

13 Nisan günlü The Australian Gazetesi “Süreç çatırdıyor” diyerek Ağrı’da yaşanan çatışmaları ayrıntılı olarak okuyucusu ile paylaştı.

Jamie Walker imzalı habere göre Ağrı’da yaşanan çatışma ile ilgili iki nokta önemli: Birincisi zamanlama yani yaklaşan seçimler.İkincisi, müzakere süreci çökerse, “IŞİD’i durdurmaya yönelik uluslararası stratejilerin” büyük zarar göreceği.

Türkiye’den binlerce kilometre uzakta Avusturalya’da bile yerel basın yaklaşan seçimlerle Kürtler’e yönelik çeşitli gelişmelerin “provokasyon olabileceği” yönünde yorumlar yapıyor!

Ankara dedikodusu doğru çıkar!

HDP ile ilgili ilk kamuoyu yoklamaları bu partinin barajı aşma ihtimali olduğunu söylediği andan itibaren Ankara’da provokasyon dedikoduları başlamıştı.

Hemen herkes garip bir uzlaşı ile “HDP’nin Meclis’e girmesini istemeyenler Kürtler’le müzakere sürecini tam da seçimlerden önce provoke edebilirler” şeklinde konuşmaya başlamıştı.

Hatta Ağrı çatışmasından önce Selahattin Demirtaş “provokasyon olacağına dair” açıklamalar yaparak bir tür ön alma yapmaya dahi çalışmıştı!

Değişen siyasi dil

Öte yandan seçimlere doğru hükümetin ve kendisine yakın çevrelerin, Kürt konusundakisöylemi acı biçimde değişmeye başlamıştı.

Daha 7-8 ay önce “müzakere süreciyle ilgili eleştiri yapanları” süreç düşmanı, barış düşmanı gibi sert laflarla eleştiren hükümet ve hükümet çevreleri şimdi aynı şeyleri çekinmeden söyler hale gelmişti.

Sadece Kürt sorunu konusunda değil İran gibi önemli dış politik konularda da adeta hükümet, “tutarlı olmamak imtiyazını” kendi seçmeni nezdinde kazanmışa benziyor.
Bu rahatlık içinde hükümet, en kritik konularda kısa zamanda dün ak dediğine bugün kara diyebiliyor.

Uluslararası boyut

Olup biteni sadece iç politik düzende okumamak lazım. Batı ve İran arasında bir tür yeni dönem başlıyor. Bu arada Batı’nın IŞİD konusunda hassasiyeti devam ediyor. Bir yandan Suriye konusunda “gerekirse Esed ile konuşulur” diyen bir yaklaşım çeşitli Batı başkentlerinde daha sık gündeme geliyor.

Bütün bunlar olurken Türkiye’nin tam sürat dış politikada yalnızlaşması devam ediyor.
Tam bu denklem içinde Kürtler’le ilgili seçimlerde “küçük hesaplarla” dengeleri değiştirmek ne kadar Türkiye’nin lehine?

Geçenlerde Ankara’da değişik düzeyde siyasilerle görüşen bir yabancı yatırımcı bana şöyle söyledi: “Herkes bize evet otoriterleşme, ekonominin rasyonel yönetilememesi gibi sorunlar var ama seçimlerden sonra düzelteceğiz diyor.”

Elbette bu büyük bir yanılgı. Çünkü her bir hata sonuçlar üretiyor. O nedenle “yanlış bile olsa bildiğimizi yapalım seçimlerden sonra düzeltiriz” düşüncesi aslında ateşle oynamak.

Türkiye böyle ateşle oynaya oynaya içeride ekonomik krizin eşiğine dış politikada ise yakın tarihte eşi benzeri olmayan bir izolasyona girdi. Bölgede neredeyse “İsrail’den daha izole” bir hale geldik!

Bütün bunlar ışığında eğer uluslararası aktörler “Türkiye’nin Kürt sorunu konusunda arabayı devireceğini” düşünmeye başlarsa bunun etkileri ne olacak?

Ateşle oynamak

Türkiye’nin Kürtler’le ilişkileri tarihsel bir süreçten geçerken seçimlerde bir iki puanlık oy için “bütün Kürtler’i nesneleştirecek hesaplara girişmek” aslında ateşle oynamaktanfarksız.

Türkler ve Kürtler arasındaki bütün bağları sarsacak sonuçta riskli işler bir iki puanlık seçmen desteğini değiştirmek için göze alınıyor ise o zaman zaten vahim bir durumdayız demektir.

Ziyaret -> Toplam : 125,27 M - Bugn : 26944

ulkucudunya@ulkucudunya.com