Ekonomi çöküyor mu?
Erhan Başyurt 01 Ocak 1970
Türk ekonomisinde ‘kırmızı alarm’ niteliğinde her gün yeni bir sinyal geliyor.
İşsizlik rakamı yüzde 11’e çıktı. OECD’ye göre genç işsizliği yüzde 30’un üzerinde.
Türkiye, enflasyonun en yüksek olduğu ülkelerden birisi ve düşüş sinyali gelmiyor.
Mutfak enflasyonu şimdiden yüzde 20’leri buluyor.
Dünya petrol fiyatlarındaki düşüşe rağmen bütçe açığı da cari açık da büyüyor.
Türk Lirası, gelişmekte olan ülkeler arasında dolar karşısında en fazla değer yitiren para birimi.
2.73’ü de aşarak dün yeni bir rekor kırdı.
Sadece yılbaşından bu yana Türk Lirası’nın değer kaybı yüzde 16’yı buldu.
Başka bir deyişle, 1 milyar doları olan hiçbir şey yapmadan 3 buçuk ayda Türk Lirası bazında 160 milyon lira kazandı…
Uzmanlar, dolarda düşüşten çok artışın sürmesi kaygısını taşıyor.
Borçlar ödenemiyor
Karşılıksız çek oranı şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 100 artış gösterdi.
İşletmeler, piyasadaki durgunluktan ve dönen çeklerden dolayı büyük
sıkıntı yaşıyor.
Yasal takibe düşen kredi kartı ve bireysel kredi borçlu sayısı 3 milyonu aştı.
İnsanlar yeterli gelir elde edemedikleri için borçlarını çeviremez hale geldi.
Kişi başı milli gelir düşüşte, gelir dağılımındaki uçurum daralmak yerine açılıyor.
Yabancı sermaye ürkütüldü, doğrudan yabancı yatırımlar düşüyor.
Yabancı yatırımcı ülkeden kaçmanın yollarını arıyor. Borsadan çekiliyor, banka ortaklıklarını satışa çıkarıyor.
Özerk kurumlar felç
Türkiye’nin acil bir “önlemler paketi”ne ve ciddi ekonomik reformlara ihtiyacı var.
Ancak seçim ekonomisi ve tıkanan ekonomik politikalar buna engel oluyor.
Yok edilen “özerk kurumlar” denge ve fren mekanizmalarını işletemiyor, küçük ve büyük yatırımcıyı koruyamıyor.
Onlarca yalan ve iftira haber yayınlanıyor, yasal takipleri gerekirken BDDK ve SPK devreye girip suç duyurusunda bulunamıyor.
Rekabet Kurulu, kamu imkânlarının orantısız dağıtımı karşısında sessiz kalmayı tercih ediyor.
Merkez Bankası bile istikrarın devamı ve enflasyonun kontrolü adına atılması gereken adımları atamıyor.
Sayıştay, kamu harcamalarını denetleme görevini yerine getiremiyor.
Üstüne üstlük işletmeler fişleniyor, darbe dönemlerinde olduğu gibi vergi ve sigorta denetimleri ile işadamları yıldırılıyor.
Torpil ve rüşvet çarkı
Kamu ihaleleri kamuya açık ve rekabetçi şekilde değil, siyasi tercihlerle büyük oranda gizli dağıtılıyor.
Sanayi üretimi düşüyor, “motor güç” inşaat sektörü kriz yaşıyor.
İş dünyası “torpilsiz” iş yapamamaktan, yoğun şekilde karşılaşılan “rüşvet çarkı”ndan şikâyet ediyor.
Dış borcumuz 427 milyar dolara yükseldi.
Özel sektörün yakın dönemde ödemesi gereken yüklü borcu göz korkutuyor. Dolardaki artış üzerlerindeki borç yükünü milyarlarca lira artırıyor.
İhracatçı da dalgalanmadan büyük yara aldı…
Türkiye geriliyor
Sonuçta, Türk ekonomisi, dünyanın en büyük 17’nci ekonomisi iken 19’unculuğa gerilemiş durumda…
Türkiye, maalesef ciddi bir krize doğru hızla ilerliyor.
İktidar hukuka güveni sıfırlayıp, keyfi el koymalar ve demokratik reformlardan geri dönüşlerle, ekonomiyi de kalbinden vuruyor.
Umarım ülke, ciddi bir ekonomik darboğaz yaşamadan, gerekli tedbirler alınır. Güven artırıcı önlemler ve piyasaları rahatlatacak, istikrarı artırıcı düzenlemeler bir an önce hayata geçirilir.
Açıklanan veriler ve halkın hissetmeye başladığı sıkıntılar, pembe tablolar çizmekle veya algı operasyonları ile kapatılacak gibi değil.
Tünelin ucunda görünen aydınlık, güneşin şuaları değil, hızla üzerimize gelmekte olan trenin ışığı…