Suskunluk girdabı
Mümtaz’er Türköne 01 Ocak 1970
Doğrusu “suskunluk sarmalı”; Alman siyaset bilimci Neumann’ın 1974’te ortaya attığı teorinin adı.
Bu teori, seçim döneminde çekingen ve suskun partililerin seçim yaklaştıkça nasıl parti değiştirdiklerini açıklıyor. Mülkiye’de, Fakülte Kurulu Salonu’nda master öğrencileriyle birlikte -sanıyorum 1984’te- Nermin Abadan hocanın nezaretinde doğrudan Neumann’dan dinlemiştim bu ilginç teoriyi. Merak edenler İletişim Yayınları arasında yer alan aynı isimli kitabı da bulup okuyabilirler. Neumann, Alman Hıristiyan Demokrat Parti’nin teorisyenlerinden biriydi ve bu teoriyi muhafazakâr seçmen kitleleri üzerindeki gözlemlere dayalı olarak geliştirmişti. “Suskunluk sarmalı” bir siyasî iletişim teorisi ve oldukça basit. Bulunduğu kamusal ortamlarda, çevresindekilerle ters düşmemek için düşüncelerini açıklamaktan çekinen seçmenler zamanla fikirlerinden de vazgeçiyorlar. Bu sonucu belirleyen insanın tartışmalı ortamlara dair en doğal tepkisi olan, hakim görüşe ters düşmeme eğilimi. Medya kanallarından ve gündelik hayattan gelen çapraz baskıya maruz kalan vasat seçmenler, önce görüşlerini saklıyor sonra zamanla “uyma” tepkisi gösterip değiştiriyorlar. Taraftarlarının sesi az çıkan, baskın görünmeyen, psikolojik hakimiyet kuramayan parti, kampanya döneminde oylarını hızla kaybediyor.
Teori, çoğunluk partisi mensuplarını içine çekip yok eden bir girdabı anlatıyor.
Bu teori, AK Parti seçmeninin bu seçimlerdeki durumunu bir nebze özetliyor. Medya üzerinde İktidar Partisi’nin hâlâ ezici bir üstünlüğü var, ancak sokaktaki görünürlüğü ve iddiası ve yüz yüze temaslardaki psikolojik üstünlüğü kaybolmuş durumda. Bu girdabın çekim gücünü azaltacak tek bariyer kitle iletişim araçları. Yüz yüze-sıcak iletişim ile medyanın soğuk yüzü nasıl dengelenecek? Topu topu her yüz kişiden beşinin etkilenmesi durumunda iktidar kompozisyonunu değiştirecek bir etkileşimden bahsediyoruz. Son seçime göre yüzde 5’lik bir seçmen kitlesinin yer değiştirmesi bütün sonuçları değiştireceğine göre, parti sadakati zayıf geniş kitleleri etkileyecek böylesine bir dinamik gözden kaçmamalı.
Her partinin zaman içinde oluşmuş kemik bir seçmen kitlesi vardır. Kitle partilerinde bu oran azalır ve parti sadakati düşer. Her kitle partisi ise aslında geniş bir koalisyondur. AK Parti, sayısal üstünlüğünü muhafaza etmekle beraber son seçimden bu yana dayandığı koalisyonu tasfiye etti. Dünün kanaat önderleri Gezi olayları ve Dershane tartışmasından bu yana AK Parti’nin tam karşısında artık. Liderlik ile taban arasında kitle iletişim araçları vasıtasıyla kurulan doğrudan bağ dışında, ara kadrolar ve partili seçkinlerin etkisi azaldı. Sahadaki hegemonyanın gerileyişinin en önemli sebebi işte bu durum. Medya aracılığıyla sürdürülen psikolojik üstünlüğün ise birçok zaafı var. Birincisi kontrol edilemeyen bir güç olarak sosyal medya güçlü bir muhalefet merkezine dönüştü. Geniş ölçekli tasfiyelerle, iktidara doğrudan veya dolaylı destek veren medya gücünün düzeyi ve inandırıcılığı çok düştü. Beceriksizce organize edilen sahte belge kampanyaları bu inandırıcılığı tamamen yok ediyor. Son olarak, suskunluk girdabına yakalanma riski taşıyan kitleler medyada üretilen mesajlardan çok yüz yüze temastan etkileniyor. Muhafazakâr partilere oy vermenin gerekçeleri, sadece gelenek ve dindarlıkla ilgili tercihlere değil, ekonomik ve sosyal olarak da muhafazakar değerlere dayanıyor. İstikrarın korunması gibi temel muhafazakar refleksler, uzun iktidar yıllarında AKP’nin geniş toplumsal kesimlere ulaşan sosyal yardım ağları ile besleniyor. Bu çıkar hesaplarının sağladığı bir moral üstünlük yok ve diğer partililerle karşılaşınca suskunluk girdabının devreye girmesi kaçınılmaz. AKP’liler pozisyonlarını göğüslerini gere gere savunamıyorlar: Yüz yüze karşılaşmalarda istikrar beklentisi terazinin bir kefesine, yolsuzluk-hırsızlık ve kamu kaynaklarının israfı diğer kefesine yerleşiyor. Erdoğan’ın yeni sarayının hayli kabarık masraflarını, endişe ile takip edilen ekonomik daralmaya karşı savunabilmek pek kolay değil.
Bu seçimde, savaş alanına hakim stratejik tepe AK Parti’nin elinde değil. Kalan 42 günde -şayet provokasyonlar devreye girmezse- Suskunluk Girdabı’nın çekim gücü sandığa son şeklini verecek gibi görünüyor.