« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

30 Nis

2015

O ne dedi?

Tarık Toros 01 Ocak 1970

İki gündür susuyordu.

Bir şey demedi, yorum yapmadı.

Acaba Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu…

25 Nisan Cumartesi gecesi İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde yaşanan…

Hidayet Karaca ve 62 polis hakkındaki “tahliye kararı” ve sonrasındaki gelişmelere ilişkin ne düşünüyordu?

“Özellikle sustum, konuyu inceledim” dedi.

Öyle ki, ben daha kafamdaki soruları sormadan tane tane anlatmaya başladı:
- Sulh Ceza Hâkimliği, geçmişteki Özel Yetkili Mahkemeler’in (ÖYM) yerine iktidarın eli ayağı olarak dizayn edildi. Soruşturma ve tutuklama ile olay bitiyor. Kendi içinde dönüyor, kapalı devre bir sistem.

- Bu iktidar, Türkiye’nin adalet mekanizmasının çivilerini tek tek sökmüştür. Sulh Ceza ile Asliye Cezalar’ın kapıştığı, infaz savcılığının “Ben senin kararını tanımıyorum” demek zorunda bırakıldığı bir şeydir bu. Olmaz.

- Sulh Ceza’nın kararları için Asliye Ceza’ya itiraz edersin. İki yüzyıllık bir sistem bu. Bizim Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) özü itibariyle Almanya’dan alındı. Alman kaynak kanunundan başlayarak iki yüzyıllık düzen der ki; “Sulh Ceza hâkimlerinin kararlarına bir üst mercide yani Asliye Ceza’da bakılır.”

- Bizde sırf siyasi iktidar kendini daha güvencede hissetsin diye olsa gerek, tarihten gelen ve mantıksal dayanakları olan bu sistem kaldırılıp mantıksız bir düzen getirildi. İki yüzyıllık geçmişinde ilk defa Sulh Ceza’nın kararına bir başka Sulh Ceza’nın bakması gibi sığ, siyasi, ilkel bir düzen bu.

- Sistemi, sırf Tayyip Erdoğan mutlu olsun diye değiştirirsen böyle oluyor. Kapalı devre, 10 Sulh Ceza hâkimini tek tek seçebileceğini düşünüyorsun.

- İşin buralara gelmesinde büyük yanlış, soruşturma evresinde bir avuç Sulh Ceza hâkimini tek görevli kabul etmek suretiyle yapıldı. ÖYM benzeri yeni bir iktidar sopası yaratıldı. Nasıl Tayyip Erdoğan tipi başkanlıktan söz ediyorsak, buna ben “Erdoğan tipi ceza muhakemesi” diyorum. İki yüzyıllık sistem yerle bir edilip yerine Erdoğan hukuku getirildi.

**

Metin Feyzioğlu, reddi hâkim kararı veren 29’uncu Asliye Ceza’nın kararına itiraz etmiyor:

- CMK 7’nci madde açıktır. Kanunun verdiği göreve aykırı içtihatla veya mahkeme kararıyla görevlendirme olmaz. Olan şu: Bir Asliye Ceza Mahkemesi, “Sulh ceza hâkimliklerinin tümü birden tarafsız değil” diyerek reddi hâkim kararı verdi. Asliye Ceza, Sulh Ceza’nın taraflı olduğuna karar verebilir. Bu yetkisi var. Karar doğrudur, yanlıştır. İçeriğine giremem. Fakat kanun ona bu yetkiyi vermiş.

**

Feyzioğlu’na göre “zurnanın zırt dediği yer” sonrası:

- Asliye Ceza, kanuna göre uyuşmazlığı çözecek mercii tayin etmek zorunda. Tayin edilecek merci, kanunun bu konularda karar vermekle görevli gördüğü bir hâkim olmak zorunda. Sulh Ceza hâkimlerini taraflı bulup “bu soruşturmaya bakamazsınız” diyen Asliye Ceza’nın ya HSYK’dan yeni Sulh Ceza hâkimi görevlendirmesini istemesi ya da Çağlayan Adliyesi’ne en yakın Kartal Adliyesi’nde bir Sulh Ceza hâkimine işi göndermesi lazım.

Mahkeme kararını “yok hükmünde” saymaya gelince:

- Ağır bir hukuka aykırılık halidir bu. “Butlanla sakat” denir böyle mahkeme kararlarına. Ağır şekil hatası var. Hatalı karar değil bir fonksiyon gaspı. Savcının itibar etmemesi bundan.

**

Sormadan, “Tahliye olsalardı ne olurdu” ihtimaline de cevap verdi:

- Tutuklular tahliye olsalardı, sonra bir üst mahkeme tekrar tutuklama verseydi, hiçbirinin kaçacağını düşünmüyorum. Tutuklamanın temel şartı, “kaçma tehlikesi”dir. Salınsalardı tekrar bir Sulh Ceza hâkimi tutuklasaydı, yine hepsi kendileri gelir, teslim olurdu. Tamamının tutuksuz yargılanması lâzım. Bu insanlara tutuklu yargılama ayıptır. “Burnu sürtülsün tutuklamasıdır” bu. Yakın geçmişte yaşadığımız çok acı olaylardan ders almak zorundayız. Türk ordusunun subaylarının tutuklanmaları ne tür travmalara yol açtıysa bu da aynı travmalara yol açıyor. Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde mahkûm edilecek.

**

Metin Feyzioğlu’nu dikkatle dinledim. Bazı konuları iki kere sordum, iki kere benzer kelimelerle anlattı.

Bitirmeden şu şerhi koymama izin verin.

Hukukçu değilim ama şunu biliyorum:

Bir mahkemenin kararının “hatalı” olduğunu, “yok hükmünde” olduğunu nöbetçi savcı tayin edemez, etmemelidir. Öyle olursa kaos çıkar. Mahkemeler hatalı karar verebilir, yetkisini de aşabilir. Bunu denetleyecek mekanizma bellidir. Hukuk düzeninde hep bir üst merci bakar bunlara, gerekirse düzeltir, ilgililer hakkında soruşturma açar.

Ziyaret -> Toplam : 125,25 M - Bugn : 7613

ulkucudunya@ulkucudunya.com