ABD 10 bin Mehmetçik beklemiyordu
Fatih ÇEKİRGE 05 Mart 2008
İLK söz şu: "Türk Silahlı Kuvvetleri tarihinde milletinden başka hiçbir güce ihtiyaç duymamıştır. Milleti dışında hiçbir güçten emir ve talimat almaz."
İkinci söz: "Harekát planlandı. İcra edildi. Hedefler imha edildi. Görev ve maksat yerine getirildi. Ve planlandığı gibi en zor bölümü olan çekilme harekátı zamanında kayıpsız gerçekleştirdi."
Son söz: "Terörle mücadele aynı kararlılıkla sürecek. Gerekirse benzeri harekátlar yine yapılır."
Şimdi harekátın çekilme bölümüyle ilgili derinlere inebiliriz... Tartışma ve soru açık:
"Türk askeri Irak'tan ABD talimatıyla apar topar mı çekildi?"
Eleştiriler keskin... Sevgili okur... Bu "ağır soru"nun cevabını size bütün yönleriyle aktarabilmek için Ankara'da bildiğim bütün kapıları çaldım... İşte sonuçlar...
KAHRAMANLIK GÖLGELENİYOR
Eleştirilerin dozu ve soruların ağırlığı "oradaki kahramanlığı gölgeliyor", 27 şehit vatan evladının tabutu üzerine bir de bu eleştiriler gelince "komuta merkezi" de buruluyor, kırılıyor... Olayı daha iyi anlayabilmemiz için şu teknik detayları bilmek gerekiyor:
ABD ile yalnızca harekátın yapılacağı bölge ve hedef olarak terör yuvaları üzerine istihbarat paylaşımı yapılmıştı. ABD harekátın hangi askeri güçle, yani ne kadar asker ve silahla yapılacağı konusunda bilgiye sahip değildi.
Muhtemelen ABD basit bir hava indirme harekátı bekliyordu. Nitekim harekátın ilk günlerinde Irak Dışişleri Bakanı Zebari, "Havadan harekát olabilir. Sınırlı bir kara gücü de olabilir" diyerek ABD'nin kendisine verdiği tahmini bilgiyi açıklamıştı. Yine ilk günlerde ABD, "Türkiye'nin terörle mücadelesini destekliyoruz" diyerek harekát için olumlu görüş açıklamıştı...
200-300 KİŞİ BEKLİYORLARDI
Ancak TSK beklenenden çok fazla bir kara gücüyle beklenenden çok büyük bir çapta harekát yaptı. Irak önce "200-300 kişilik bir askeri güç" dedi. Bağdat'ın bu açıklaması aslında Washington'un sesiydi ve şu mesajı veriyordu: "Çok fazla geliyorsunuz. Daha fazla gelmeyin". TSK bu uyarılara rağmen planladığı gibi binlerce askerle harekátı sürdürdü. Hatta beklenmedik oranda bir güçle TSK'nın bölgeye girdiği anlaşılınca ABD'den "Orantısız güç kullanılmasın" uyarısı da geldi.
KIŞ TATBİKATININ SAVAŞIYDI
TSK her yıl bu aylarda Erzurum'da, Sarıkamış'ta bir kış tatbikatı yapar. Bu tatbikat çok büyük bir güçle icra edilir. İşte Irak'ta karlı dağlarda bu kış tatbikatının bir benzeri gerçekleşti. Belki daha sınırlı bir güçle ancak bu defa tatbikat değil gerçek bir savaş yaşandı. Yani TSK kış tatbikatlarının canlısını gerçekleştirmiş oldu..
Önce büyük hedeflere vuruşlar gerçekleştirildi. Hedeflere ulaşıldı. PKK'nın bütün lojistik kanalları imha edildi. Sonra keskin nişancılar devreye girdi. İşte bu aşamada ABD beklenenden çok fazla bir güçle sürdürülen harekátla ilgili olumsuz sinyaller vermeye başladı.
Türk askeri ağır kış şartlarında 1.5-2 metreyi bulan karlı dağlarda 20-30 kilometreyi 1 hafta gibi kısa bir sürede ağır silahlarla geçmiştir. Ve hedefleri vurduktan sonra aynı ağır şartlarda geri gelerek müthiş bir lojistik harekát başarısı da sağlamıştır.
PLANDA UZUN SÜRE YOKTU
Hedeflerin büyük bir bölümü imha edilmişti. Harekát orada uzun süre kalmaya göre planlanmamıştı. Çünkü orada kalmak demek, dağılmış ve çok küçük gruplar halinde kalmış olan terörist artıklarına hedef olmak demekti. Yani saldırıdan savunma pozisyonuna geçmek demekti. Harekátın maksadı orada kalıp savunma ve kontrol yapmak değil, teröriste en ağır darbeyi vurup hedefleri imha ettikten sonra aynı hızla kayıpsız dönmekti.
Mehmetçiği kış şartlarında eksi 25 derecede gece çadırda nöbette bekletmek ve savunma durumunda bırakmak riskli ve tehlikeliydi. Üstelik bu şartlarda beklemesine, kontrol yapmasına değecek bir terörist grup ya da hedef yoktu. Önceden belirlenen hedefler imha edilmişti.
Bu noktada gerçek şudur ki; bu harekát ABD'ye rağmen başlatılmamıştır. Bir onay vardır. Ancak onay harekát içindir. Askeri gücün miktarı ve kalış süresi için bir izin, onay ya da anlaşma yoktur. ABD'ye "Şu kadar askerle gireceğim. Şu silahları götüreceğim. Şu kadar süre kalacağım" diye bir bilgi verilmemiştir. ABD'nin beklemediği oranda bir harekát yapılmıştır.
DÖNÜŞ YOLUNDA ÇIKIN MESAJI
TSK planladığı gibi hedefleri vurduktan sonra bölgede hedef durumuna düşmeden aynı hızla çekilmeyi planlamıştı. Nitekim çekilme fasılalı olacak ve hedef durumuna düşülmemesi için gizli tutulacaktı. Ancak Irak Dışişleri Bakanı'nın "Türk birliklerinin çekilmeye başlaması bizi sevindirdi" demesi gizlililiği bozdu. Ardından Beyaz saray'ın "çıkın" mesajı çekilmeyi zaten fasılalı ve gizlice başlatan TSK'yı sanki emir aldı, korktu gibi bir duruma düşürdü. Bu nedenle açıklama zamansızdı.
ÇEKİLİŞ DE BİR HAREKÁT
Başbakan son dakikaya kadar neden TSK'nın harekátı bitirip çekilmeye başladığını bilmiyordu. Çekilme denilen olay "hadi dönüyoruz" diye başlatılan bir şey değildir. Çekilme de harekátın bir parçası hatta en önemli parçasıdır. Birliklerin karadan ve havadan kontrol noktalarına nakli sırasında açık hedef olma, tuzaklama, mayınlama riski yükselir. Dolayısıyla birlikler anavatandaki karargáha dönene kadar harekát devam eder. Çünkü dönüş sırasında da çatışma, sıcak temas ve kayıp söz konusu olabilir. Bu nedenle 'Şu an şu kilometredeyiz', 'Sınırımıza şu kadar yaklaştık' gibi anlık bilgiler verilmesi söz konusu değildir. Kaldı ki bu bilgiler verilse bile çekilme harekátı sürdüğü için ve gizlilik gerektirdiği için açıklanamaz. Bu nedenle Başbakan'ın ulusa seslenişte harekátın devam ettiğini söylemesi doğaldır.
ÖRTÜLÜ NEGATİF TAVIR
Evet, Ankara'da çaldığım kapıların ardından bana ulaşan açıklamalar böyle... Şöyle de özetleyebiliriz:
- TSK bu harekátı ABD ile istihbarat paylaşımı esasına göre koordine etmiştir.
- ABD daha küçük çaplı bir askeri güç tahmin etmiştir. Ancak TSK çok kapsamlı ve askeri gücü yüksek bir ani baskın harekátı gerçekleştirmiştir. Bunu da büyük bir hızla yaptığı için tepkiler yükselmeden görevini yerine getirmiştir.
- ABD bu nedenle tavrını "örtülü negatif"e çevirmiştir. Ancak zaten harekát planlandığı gibi tamamlanmıştır. Yalnızca ABD'den gelen açıklama zamansızdır ve yanlış anlaşılmaya neden olmuştur. TSK artık o bölgeyi tanımış, tanımlamış ve harekát alanına almıştır.
Yani? Yani "gerekirse terörle mücadele kapsamında bu büyüklükte olmasa da yeni harekátlar olabilir"....
Son fotoğraflar ...Ve son mesaj
Operasyona katılan birlikler harekátın 4 ve 5'inci günlerinde yoğun tipi ve sise yakalandı. Zaten elverişssiz olan harekát şartları imkansıza yaklaştı. Barınaksız kar üzerinde kalan herkes için gece tipiye yakalanmak ölümle eşdeğerdi. Ancak Mehmetçik tek bir donma vukuatı olmadan atlattığı tipiden çıkıp çatışmayı sürdürdü. - 20 derecede kendi barınağını da kardan yaptı. Kutuplarda Eskimoların kar bloklarıyla yaptığı igloların benzerini kuran Mehmetçik hem tipiden hem de gözlerden korundu. Sera naylonu da uzun yıllardır TSK'nın envanterinde yer alıyor. Kar çukuru kazan timler sera naylonunu üzerlerine gererek çadır kurdu. Harekat süresince bazı birlikler konuşlandıkları mevzilerden ateş desteği sağlarken kol harekátındaki avcı birlikler de sıcak çatışmaya girdi. Operasyona katıldıkları tıraşsız yüzlerinden de anlaşılan askerlerin morali gözlerinden okunuyordu. Yayınlanan fotoğraflar arasında en ilgi çekici karelerden biri de yine elinde top mermisi tutan bir Mehmetçik'ti. Top mermisinin üzerinde tebeşirle, "DAHA BİTMEDİ DEVAMI GELECEK" yazılmıştı. Bu karenin Genelkurmay'ın yayınladığı 23 fotoğrafın en sonuncusu olması da dikkatlerden kaçmadı. Operasyon devam ederken yayınlanan ilk fotoğraflarda bir Mehmetçik, bombanın üzerine "Şehitler ölmez, vatan bölünmez" yazmıştı.
Şimdi moral harekát zamanı
HAREKÁT sonrasıyla ilgili Ankara'da beliren bir başka önemli ayrıntı ise PKK'nın ne yapacağı? Kısa bir süre sonra PKK o bölgede "Bize bir şey olmadı. Dimdik ayaktayız" gibi bir "yalan haber" ve "aldatma" taktiğine başvurabilir. Örneğin Murat Karayılan, "Biz savaş istemiyoruz" diyen bir "barışçı" görüntü altında yabancı ajanslar için bir basın toplantısı yapabilir...
İşte bu bu propagandanın içine düşmemek gerekiyor...
Çünkü bu harekát "terörü bitirme harekátı" değildir.
Mehmetçik orada yapacağını yaptı. Kahramanlar, şehitler üzerine düşeni yaptı.
Ama terörle mücadelenin millet olarak bir de "moral cephesi" vardır. Şimdi o "moral cephesi"nin takviyesi ve "moral harekát"ın zamanıdır.Bu nedenle ucuz propagandalara kanmayalım.
Kürtlere İran'a bilgi sızdırma faturası
VAHİT Erdem siyasetten uzak bir milletvekilidir. Görev adamıdır daha çok... Şimdi TBMM'nin NATO'yla ilişkileri üzerine görev yapıyor. Son NATO gezisinde bir ABD'li senatörden şunu duyuyor:
- ABD istihbaratı bir süre önce Kürt liderlerle paylaştıkları bazı bilgilerin İran'a ulaştığını tespit ettiler. Bu nedenle artık Kürt liderlere eskisi gibi güvenmiyorlar...
"Acaba" diyorum, şu soru mantıklı olabilir mi:
- ABD Türkiye ile "istihbarat paylaşımı"nı başlatıp, ardından harekát için Türk askerinin oraya girmesine onay vererek Kürt liderlere "Kafamı bozarsanız bakın neler olur?" mu demek istedi...
Cevabı olmasa da soru olarak akılda tutulması gerekir diye düşünüyorum...
Ahmedinejad'ın aniden alınan bir kararla Irak'a yapacağı ziyarette acaba neler konuşulacak dersiniz?