« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

04 May

2015

Tahliye kararı veren tutuklanıyorsa, onlar bir daha çıkamaz…

Saygı Öztürk 01 Ocak 1970

Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 88. maddesi “Ağır Ceza Mahkemesi’nin görevine giren suçüstü halleri dışında suç işlediği ileri sürülen hakim ve savcılar yakalanamaz, üzerleri ve konutları aranamaz, sorguya çekilemez. Ancak, durum Adalet Bakanlığı’na derhal bildirilir” deniliyor. Bu hakimler için önemli bir güvencedir. Ama, artık bu madde de hakimleri verdiği karardan dolayı cezaevine göndermekten kurtaramıyor.
Verdiği kararlardan değil ama İzmir’de Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı, rüşvet aldığı gerekçesiyle suçüstü yapıldı ve başkan tutuklandı. Kayseri’nin Yeşilhisar ilçesinde verdiği bir karardan sonra savcının hesabına yüklü miktarda para yatırıldığı anlaşıldığı için tutuklandı. Ancak, bu kişi suçsuz olduğunu ortaya koyabilmek için “bisikletli eylem” yaptı.
Televizyonlarda neredeyse canlı yayınlanan üçüncü gözaltı olayına. Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, İsmailağa Cemaati’nin usulsüz para toplama ve örgütlenme faaliyetlerle ilgili soruşturma yürütüyordu. Cihaner, makamından polis zoruyla götürüldü, tutuklandı..

HAKİMLERİ ZOR GÜNLER BEKLİYOR

Gelelim bugüne. Gazeteci Hidayet Karaca, 75 emniyet mensubu cemaat bağlantılı oldukları gerekçesiyle tutuklanmışlardı. Bunlarla ilgili tahliye kararı veren 29 ve 32. Asliye Ceza Hakimleri Metin Özçelik ve Mustafa Başer tutuklandı. Niçin tutuklandı? Sözde onlar da örgütün üyesiymiş de Pensilvanya’da bulunan Fethullah Gülen talimat vermiş de bunun üzerine hakimler de tutuklu 75 kişiyle ilgili tahliye kararı vermişler. Sahi, siz buna inandınız mı?
Hani bir zamanlar “Askerler Fatih Camii’ni bombalayacak, kendi uçağını düşürecek” diye toplumu inandırmaya çalışmışlardı ya, bu da işte öyle bir şey. Hakimlerin örgütle bağını ortaya koyacak kanıtlar ortada yoksa, eğer kanıt olarak Cumhurbaşkanının “Talimatı Pensilvanya’dan aldılar” sözlerine dayanarak hakimler örgüt üyesi yapılıyorsa vay ülkemizin haline…Tehlike yalnız hakim, savcı için değil, tehlike herkes için….
Siz bugüne kadar, verdiği karardan dolayı tutuklanan hakim olduğunu duymuş muydunuz? Duymadınız, çünkü örneği de yoktur. Ama bundan sonra hükümet yetkililerinin hoşuna gitmeyen karar veren hakimleri çok zor günler bekliyor.

SALIVERENİN VAY HALİNE…

Bakan ve bakan çocukları ile bazı iş adamlarının isimlerinin karıştığı 17-25 Aralık soruşturmalarını yürüten Cumhuriyet Savcıları Celal Kara ve Muammer Akkaş haklarındaki soruşturma nedeniyle önce açığa alındı, şimdi yargılanacaklar. Tabii onlarla sınırlı kalmayacak. Adana’da, Hatay’da “silah yüklü” olduğu öne sürülen TIR’larla ilgili soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcıları hakkında da soruşturmalar devam ediyor. Açıkçası onları da zor günler bekliyor.
Hidayet Karaca ve 75 emniyet mensubuyla ilgili tahliye kararı veren hakimler bir anda “örgüt üyesi” yapıldı. Peki bundan sonra ne olacak? Nasıl “Balyoz”da, “Ergenekon”da, “Oda TV”, “Poyrazköy” gibi davalarda iddianamenin geciktirilmesini, tutuklamaları eleştirdiysek, 10 aydır cezaevinde tutulan ancak iddianameleri bir türlü hazırlanmayan emniyet mensuplarına yapılan haksızlığı da görmezden gelemeyiz.
75 kişi hakkında tahliye kararını veren iki hakimin tutuklanması, halen tutuklu hakimler,emniyet mensupları için fiilen “tahliye yasağı” anlamına da geliyor. Onlarla ilgili karar verecek hakim “acaba beni de örgüt üyesi diye tutuklarlar mı?” kuşkusu içinde olmayacak mı? Karar verecek hakimin vay haline…Hükümet yetkilileri kamuoyundan yükselen tepkileri dikkate alır ve “tahliye işareti” verirse ancak cezaevindekilerle ilgili “tahliye kararı” çıkarılabilir düşüncesinin de yargı çevrelerinin gündemi olduğunu da belirtelim.

O GÜN DE ONLARA YAPTILAR

“Balyoz”, “Ergenekon” sürecinde nasıl Mahkeme Başkanları Köksal Şengün, Şeref Akçay, Erkan Canak, Zafer Başkurt’a mağduriyetler yaşatıldıysa, tutuklama ve telefon dinlemesi taleplerin reddettiği için hakimler Oktay Kuban, Tuncay Aslan, Yılmaz Alp, savcı Kasım İlimoğlu da büyük haksızlıklara uğratıldı.
Değişen durum şu: O gün “Balyoz”, “Ergenekon”da hükümet-cemaat işbirliğiyle insanlar mağdur edildi, hükümet ve cemaatin istediği yönde karar vermedikleri gerekçesiyle yargı mensupları perişan edildiyse, bugün de hükümet-cemaat çatışmasında “hükümetin aleyhine olabilecek nasıl karar veriyorsunuz, nasıl soruşturmalar açıyorsunuz” denilip yine yargı mensupları topun ağzında.
Gelelim HSYK’ya. “Balyoz”, “Ergenekon”, “Oda TV” gibi soruşturma ve davalarla ilgili olarak HSYK’ya 25’e yakın savcı ve hakimle ilgili şikayetlerde bulunulmuştu. Yaklaşık 2 yıldır bunlarla ilgili şikayetlerde incelemeden soruşturma aşamasına bile geçilemedi.
Türkiye “hukuk devleti” olmaktan çıkıp “polis devleti”ne gidişi asla hak etmez. Yargıyı kontrolü altına almak isteyenlere sıkça tekrar edilen “yargı bir gün size de lazım olabilir” sözünü hatırlatalım.

Ziyaret -> Toplam : 125,25 M - Bugn : 8902

ulkucudunya@ulkucudunya.com