AKP bunu da yaptı; Sürgünün sürgünü!..
Ahmet Takan 01 Ocak 1970
Bürokrasi çöktü!..
Gece yarısı yapılan toplu kafa koparma operasyonlarını bir tarafa bırakın, 13 yıllık AKP iktidarında alışık olmadıklarımıza(!) şahit oluyoruz. Daha önceki seçim dönemlerinde durumdan vazife çıkararak seçim meydanlarına kendiliğinden koşa koşa inen AKP bürokratları bu sefer pek de nazlı. Ağırdan alıyorlar; temel sebebi onlarında 7 Haziran sonrası için şüpheleri var. “Tarzan zorda” yı gördükleri için de daha ağırdan satıyorlar kendilerini. Çetin pazarlıklar yapılıyor ikbal için. “Atıl kurt” dan “katıl kurt” a geçmek için referanslar, dosyalar, mektuplar, garanti belgeleri ortalığa saçıldı. Milletvekili adaylarının boşalttığı Çukurambar AKP sosyete mekanlarını şimdilerde bürokratlar ve onların iş takipçileri doldurdu. Hesaplar-kitaplar, kafa koparmalar, sakallar masalara yatırtıldı. Pazarlık masalarından kalkıp ışığı görenler AKP için seçim sathı mahalline giriyor. Temkinliler bekliyor. AKP ile bağlarını koparanlar ve de hiç işi olmayanlar ise sürgün yiyor.
Genel fotoğrafın ardından iki farklı örnek vereceğim;
Birincisi, Eğitim Bakanlığı’ndan. Hatırlarsınız; Bakanlıkta her Bakan değişiminin ardından yapılan sürgünlerle dillere destan büyük bir havuz oluşmuştu. Bu havuz o kadar şişti ki olimpik ölçüyü aşıp taşmaya başladı. Bakanlığın merkez ve diğer binalarında oturacak yer kalmadı. Malum güncel siyasi çekişmelerden dolayı da Eğitim Bakanı Nabi Avcı bir yeniliğe daha imza attı!.. Havuzdan sürgün yaptı. 14 Nisan tarihinde alınan Bakanlık onayı ile (Müsteşar Yusuf Tekin’i imzasıyla) şahsa bağlı, Genel Müdür Yardımcısı, Daire Başkanı ve Grup Başkanı 69 bürokrat Ankara’daki Akşam Sanat Okulu’na, 20 civarındaki bürokrat ise Rize, Aksaray ve Mersin’e sürgün edildi. Bu da belgelerden ikisi;
Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğünün aldığı onay yazısında sürgünün gerekçesi içinde “bilgi-beceri ve donanımlarından faydalanmak” gösteriliyor. Bakanlıkta Genel Müdür Yardımcılığı yapmış kişiler okulu müdürünün emri altına verilince nasıl yararlanılacaksa?..
Bir de “şahsa bağlı Genel Müdür Yardımcısı, daire başkanı” nasıl oluyor, “Bu makamlar şahsa bağlı olur mu?” diye soracaksınız. AKP sürgüne giden memurlar mahkemeye gidip kazanmasınlar diye uydurdu bunu. Tüm Bakanlıklarda örnekleri var. “Şahsa bağlı” kadroları ve maaşları korunuyor. Onlarda ses etmezlerse mahkeme kapılarında sürünmüyorlar. Güzel formül değil mi!..
Geçelim ikinci örneğe. Bu farklı bir versiyon. Kapatılan Refah Partisinin eski Trabzon Milletvekili Şeref Malkoç ,HAS partide Numan Kurtulmuş ile birlikte idiler. Beraber AKP’ye geçtiler. Malkoç’un bu seçimde AKP Trabzon Milletvekili adaylığına kesin gözle bakılıyordu. Malkoç, aynı zamanda AKP YSK temsilcisiydi. Listeye giremedi Malkoç. AKP kulislerinde söylenenlere göre, Şeref Malkoç, “akrabalık engeli” yüzünden damadı Genel Başkan Yardımcısı Abdulhamit Gül için feragatte bulundu, “Ben değil damadım mebus olsun” dedi. Abdulhamit Gül, AKP Gaziantep 2’nci sıradan aday. Recep Erdoğan, Şeref Malkoç’un gönlünü almış. 7 Haziran sonrasında RTÜK Başkanlığı için “kesin söz” vermiş.
Ankara kulislerinde daha ne “verilen sözler” konuşuluyor. Bilseniz, dudağınız uçuklar!.. Boşuna seçim beyannamesini karıştırmayın. Matbaaya giderken yolda düşmüştür!..
Devlet kadroları babalarının malı ya!..