Otoriterleşmenin gönüllü neferleri
Gökhan Bacık 01 Ocak 1970
Otoriterleşme sarmaşık otu gibidir. O kadar hızlı bir şekilde bir ülkeyi kaplar ki herkesi şaşırtır. Herkes “nasıl oldu birden böyle” diye sormaya başlar.
Halbuki bir ülkede otoriterleşmenin beyniher zaman bir avuç insandır. Peki nasıl oluyor da bir avuç insanın stratejisi olan otoriter rejim bir ülkede hızla yayılıyor?
Bunun cevabı “otoriterleşmenin gönüllü askerlerinde” yatıyor.
Peki kimdir bu “otoriterleşmenin gönüllü askerleri?”
Otoriterleşmenin generalleri: Mesleğini kötü icra edenler
Otoriter rejimin kurulmasına en büyük hizmeti verenler, işini kötü yapanlardır. Normal rekabet ortamında şansı olmayanlar, “otoriter rejime hizmet karşılığı” müdür, müsteşar, vali olmaya başlar.
Otoriter lider, her zaman kabiliyetsiz ama itaatkar elemanlar ister.
Hayatında bir yere müdür olmanın hayalini kuramayacak kadar işini kötü yapanlar, hızla yükselmeye başlar.
O nedenle mesleğini kötü yapanlar, bir otoriter rejimde altın çağını yaşarlar.
Yeteneksizler, kötü eğitim almış kişiler, mesleğine rüşvet gibi leke yapıştırmış kişiler, suç işlemiş insanlar, çevre düşmanları, ırkçılar... Bu tip kişiler otoriter rejimin tam da aradığıinsanlardır.
Mesela en kötü doktor başhekim olur. En kötü yetişmiş savcı başsavcı olur. En yetersiz akademisyen rektör olur. Mesleki açıdan en kötü yetişmiş mühendis, bölge müdürü olur. Buna “otoriterleşmenin evrensel kıdem anlayışı” demek mümkündür.
Otoriter rejim bütün bu yeteneksizlere “sizleri adam ettim siz de benim kararlarımı sorgulamadan uygulayarak karşılığını verin” der.
Ancak şunun altını çizmek lazım. Mesleki açıdan yetersiz insanlar, otoriterleşmeye en büyük katkıyı veren grup olduğu için onlara otoriterleşmenin gönüllü ordusunun generalleri demek uygundur.
Otoriterleşmenin astsubayları: Yalakalar
Yalakalar, her devrin insanıdır. Fırsat gemisine ilk onlar biner. Gemi batarken ilk onlar kaçar.
Bir yalaka ile uğraşmanın imkanı yoktur. Yapılacak tek şey ondan uzak durmak veya onu kendinden uzak tutmaktır.
Bir yalaka her ortamda, ortama göre konuşur. Senin yanında seni, düşmanının yanında düşmanı över.
“Standart bir yalaka” o kadar farklı role girer ki gece yastığa başını koyunca “ben aslında kimim” diye bile kendini sorgular.
Otoriter rejim, yalakaları besler, onlara maaş sağlar. Akıllı bir otoriter lider, yalakaların kendi rejiminin akıncıları olduğunu bilir. Gerçi, yalakalar bir iş yapamaz ancak “yorar, yıpratır, moral bozar.”
O nedenle her akıllı otoriter rejim, çok sayıda yalakayı besler, örgütler ve onları bir akıncı grubu gibi rakiplerinin üstüne salar.
Otoriterleşmenin erleri: Korkaklar
Korkaklar, otoriterleşme ordusunun erleri olarak yalakaların bile altındadır. Çünkü korkakların çoğu, aslında “işlerin yanlış gittiğini” biliyordur.
İstemeyerek savaşa girip hizmet ederler. Ancak “öldürmekten, yaralamaktan” kaçınmazlar.
“Emir büyük yerden geldi o nedenle seni kovmak zorundayım” diyerek birini kovan kişi,tipik bir korkaktır.
“Hocam ben de biliyorum ama ne yapalım işimiz gücümüz var” diyen de tipik bir korkaktır.
Korku öyle bir beladır ki kişiyi “yalakalardan daha beter” hale getirir. Bu berbat hale “bile bile kötülük yapmaktır.”
Akıllı bir otoriter liderin cebinde bütün “korkakların ayrıntılı listesi” vardır. Çünkü, korkaklara yapılacak masraf mesela yalakalardan bile azdır.
Tipik bir yalaka, yalakalığının karşılığını ister. Tipik bir korkak ise “bana bir şey yapmayın yeter” diye her istenileni masrafsız yapar.