Gülen talimatı!
Güngör Mengi 01 Ocak 1970
Önce Diyanet İşleri Başkanı’nın “Paralel”le ilgili açıklamasını duyduk.
Mehmet Görmez “Gülen’in Diyanet kürsülerindeki vaazlarıyla bu hareketi inşa ettiğini, kendilerinin de her tür yardımı yaptığını ama güç tutkusunun 40 yıllık emeği heba ettiğini” anlattı.
Cemaatin önceleri memleketin gururu olduğunu, sonradan “bozulduğunu” söylerken, devlet erkinin “Cemaatle çekişmede” Diyanet’in üzerine düşeni yapmadığını düşündüğünü de sözlerine ekledi.
“Ama biz bu ihtilafı camiye sokmamaya çalıştık” dedi. Kendini savunurken Cemaat’in güç hırsı nedeniyle yanlış yaptığını vurguladı. “İslam dininin bu yanlıştan zarar gördüğünü” bile söyledi.
Devlete sızmak
Görmez’in hemen arkasından bir emniyet yetkilisi “Paralel yapının devlete nasıl sızdığını” anlatmış.
Fethullah Gülen’in “devletin kılcal damarlarına sızın” talimatı doğrultusunda Paralel yapının kamu kurum ve kuruluşları ile GSM firmalarının bilgi işlem merkezlerinde yapılandığını söylemiş.
Emniyet’in 17 Aralık sonrası aralarında TÜBİTAK ve KPSS soruşturmalarının da bulunduğu çok sayıda çalışmayı yürüttüğü ve Paralel yapıyla ilgili yeni bulgulara ulaştığı söyleniyor.
Neden beklendi?
Gülen’in “devlete sızın” talimatı yeni değil, 15 yıl önce banda alınmış konuşması defalarca TV’lerde gösterildi. Bu bilinirken sanki yeni duyulmuş bir haber gibi pişirip yeniden ortaya sürmek ayıptır.
Ayrıca 17 Aralık yolsuzluk operasyonu “ortaya çıkarılmaması gereken bir olayı” mı çıkardı ki soruşturmalar bundan sonra başladı? Neden daha önce araştırılmadı?
Diyelim ki “aldatıldık, virüs gibi sızdılar”, bu operasyondan sonra yüzlerce yargı mensubu, binlerce polis, çok sayıda TÜBİTAK çalışanı görevden alındı, bilinerek görüşülerek yapılmasa bu kadar çok sayıda virüs devlete sızabilir miydi?
Diyanet İşleri Başkanı ile Emniyet yetkilisinin “Paralel” açıklamaları milletle alay etmekten farksızdır!