Bütün cemaatler hedefte itirafı
Erhan Başyurt 01 Ocak 1970
"Kırmızı Kitap” olarak bilinen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde hükümetin girişimleri ile yer verilen “paralel yapılar” ifadesi ile ne kastedildiğini Bülent Arınç NTV’de açıkladı.
“Belgede yer alan ‘Legal görünümlü illegal yapılanmalar’ sadece Cemaat değil şu anda mevcudiyeti düşünülebilecek veya gelecekte de başka cemaatler olabilir. Genel tarif içine sokuldu… Yoksa Gülen’le ilgili veya buna karşı alınacak tedbirler şeklinde münhasıran bir tabir getirilmedi.”
MGK toplantılarına katılan bir bakan olarak Arınç’ın sözleri, sadece Cemaat’in değil bütün dini cemaatler ve tarikatların da hedef olduğunu ve olabileceğini teyit ediyor.
MGK?resmen yalanlamıştı
Oysa MGK Genel Sekreterliği 4 Aralık 2014’te bir açıklama yaparak “bütün cemaatlerin hedef olduğu” haberlerini şöyle yalanlamıştı:
“Son günlerde bazı basın-yayın organlarında 30 Ekim 2014 tarihli MGK Toplantısı’nda bütün cemaatlerin örgüt kapsamına alınarak kodlandığına dair haber/yorumların yer aldığı tespit edilmiştir. Bu iddialar tamamen gerçek dışıdır.”
İddialar ilk olarak hükümete yakın gazeteciler tarafından büyük bir övünçle dile getirilmişti.
Sabah Gazetesi İstihbarat Şefi Abdurrahman Şimşek, MGK toplantısının hemen ardından iktidara yakınlığı ile bilinen TvNet’te katıldığı bir programda kararı şöyle
deşifre etti:
“Bundan sonra devletin içinde hiçbir yapıya izin verilmeyecek. Ne Süleymancılar ne Menzilciler ne Nakşiler ne İsmailağa Cemaati ne İskenderpaşa Cemaati, aklınıza gelecek en ufak cemaate izin verilmeyecek. Devlet bunlarla etkin mücadele edecek. Bundan sonra devlet, bütün cemaatlere eşit mesafede olacak.”
Davutoğlu ısrarla reddetmişti
Başbakan Ahmet Davutoğlu da 24 Aralık 2014’te Üsküp’e giderken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlamış ve “Yine bir kampanya daha yürütüyorlar. Sanki hükümet bütün dini cemaatlere karşı tavır alıyor gibi” diyerek iddiaları reddetmişti.
7 Haziran seçimlerinde AK Parti’den milletvekili adayı gösterilen Türkiye Gazetesi yazarı Nuri Elibol da 7 Mayıs 2015’te Başbakan Davutoğlu’nun ağzından şu bilgileri köşesine taşıdı:
“Cemaatlerin ve tarikatların hizmetlerine, faaliyetlerine yönelik bir kısıtlama getirme veya mercek altına alma gibi bir kararlarının asla olmadığını söyledi…”
Arınç’ın açıklamaları daha önceki resmi yalanlamalar dikkate alınırsa çok önemli bir ifşaat. İlk kez bu netlikte bir yetkili tarafından dile getiriliyor.
Hükümet bizzat kendisi de 28 Şubat sürecinde darbecilerin “Kırmızı Kitap” içerisine koyduğu “İrtica” başlığından büyük zarar görmüş ve bu maddeyi çıkarttırmıştı.
Kamuya fişleme talimatları gönderildi
Şimdi “muktedir” olduğu bir dönemde MGK’da bizzat kendisi “bütün dini grupları”hedef haline getiren ve hukuki hiçbir bağlayıcılığı olmayan muğlak bir madde koydurdu.
MGK, kamu kurumlarına bu kararın ardından “takip yapma, fişleme” gibi çalışmalar yürütmeleri için talimatlar gönderebiliyor.
Hükümet kendi eliyle bilinçli veya bilinçsiz şekilde “Yasal görünümlü yasa dışı paralel yapılar” diyerek “İrtica” maddesini geri getirmiş oldu.
Yine askeri vesayet üzerinden “paralel yapılar” ile mücadele için meşruiyet arayarak, askerlerin desteğini almayı “üst merci”den onay konumuna yükseltti.
Az gittik uz gittik... Bir arpa boyu yol gittik
Kaldı ki Başbakanlığa bağlı faaliyet yürüten MİT’in, “Kırmızı Kitap” yazılmadan önce de dini grup ve cemaatleri öncelikli olarak takip ettiği ve fişlediği ortaya çıkmıştı.
Vakit ve Taraf gazetelerinde yayınlanan 2010 ve 2014 “Hedef Öncelikleri” isimli takip ve fişleme listeleri, El Kaide’nin ikinci dereceye indirildiğini; Süleymancılar, Nakşiler, Nurcular, Gülen Grubu ve İHH’nin “Birinci Derece” izlenecekler listesine alındığını gösteriyordu.
Sözün özü: AK Parti’nin MGK ve “Kırmız Kitap” serencamı fasit bir daire gibi... Dönüp dolaşıp aynı noktaya gelindi.
Alınan mesafe (!) masallardaki şu tekerlemeyi hatırlatıyor:
“Az gittim uz gittim. Dere tepe düz gittim. Çayır çimen geçerek, lale sümbül biçerek; soğuk sular içerek, altı ay bir güz gittim. Bir de dönüp baktım ki, bir arpa boyu yol gitmişim!..”