Herkesin merak ettiği soru
Ertuğrul ÖZKÖK 05 Mart 2008
DÜN Hürriyet’e gelen telefonlara, internete gelen yorumlara baktığımda ortaya çıkan tablo şu:
Halkın küçümsenmeyecek bir bölümü, askerin çekilmesini "Amerika’nın bastırmasına" bağlıyor.
Böyle düşünmekte haksız da değiller.
Son 48 saatte Ankara’da yaşananlar, söylenen sözler alt alta yazıldığında, ortaya neredeyse yeni bir "Johnson mektubu" olayı çıkıyor.
Önce Amerikan Savunma Bakanı çıkış yapıyor.
"Operasyon aylar değil, haftalar sürmemeli" diyor.
O yetmiyor, Başkan Bush çıkıp benzer şeyler söylüyor.
Buna karşılık, Başbakan’ın dışişleri danışmanı BBC’de meydan okuyor:
"Ne zaman çıkacağımızı biz tayin ederiz" diyor.
O yetmiyor, Genelkurmay Başkanı konuşuyor:
"Kısa süre izafi bir kavram. Bir hafta da olur, bir yıl da" diyor.
Başbakan da bu konuya katılıyor.
Ankara’da diplomatik bir meydan savaşı kopuyor.
Ve bu fırtınaların estiği günün gecesi, Kuzey Irak’taki Türk askeri geri çekiliyor.
Halka böyle bir tablo sunarsanız, ertesi günkü o "geri çekilme", halkın gözünde "diplomatik ricata" dönüşür.
İşte dün gazeteyi hazırlarken Ankara’da çeşitli yerleri arayarak, işin aslını araştırdım.
Cevabını aradığım soru, hepimizin bilmek istediği şeydi.
Türk ordusu, "Amerika bastırdığı için mi geri çekildi?"
Yoksa "görev tamamlanmış" ve çekilme kararı buna göre mi alınmıştı?
* * *
Benim aldığım cevap şu oldu:
"Bu, kesinlikle planlı, programlı bir çekiliştir."
Yine aldığım bilgiye göre, bu karar geçen çarşamba gecesi alınmıştı.
Buna göre, Türk ordusu öngördüğü hedeflere ulaşmış ve yapması gerekeni yapmıştı.
Harekátın en önemli amaçlarından biri, PKK’nın dağdaki kadrosuna, "Artık kışın bile emniyette değilsin" mesajını vermekti.
O mesaj fazlasıyla verildi.
Ayrıca PKK’nın bahar aylarındaki harekát için hazırladığı stoklar, saklandığı yerler de tahrip edildi.
Zaten harekát bu kadar süreli planlanmıştı.
Ayrıca, böylesine kapsamlı bir harekat, öyle bir gecede alınan kararla bitmez.
Belli ki, bu karar önceden alınmış.
Peki öyleyse dün sabahtan itibaren kamuoyunda oluşan bu tepki niye?
Onun cevabı da açık.
Çünkü, geçen hafta başına kadar çok başarılı biçimde sürdürülen diplomatik harekát, nedense son 72 saat içinde tersine döndü.
Sırf kamuoyuna hoş görünmek için BBC’ye yapılan açıklama gereksizdi.
Efelenmeye hiç gerek yoktu.
Asker içerde işini rahatça yapıyordu.
Belagat öfkesi iç siyasette prim yapabilir.
Ama diplomaside etkisi öyle olmuyor.
Sonunda, Türk askerinin böylesine ağır kış şartlarında sürdürdüğü mükemmel bir harekát hakkında kamuoyunun kafasında sorular oluşuyor.
Ama başka yerlerde de yanlışlık yok mu?
Mesela Amerikalılar...
Savunma Bakanı’nın daha Hindistan’dayken o konuşmayı yapması çok mu gerekliydi?
Bush’un devreye girmesine ne lüzum vardı?
Kendi içimizdeki yanlışa gelince.
Türk kamuoyu, askerin çekildiğini Iraklı bakandan mı öğrenmeliydi?
Birileri Orman Bakanı’na, "Kardeşim sen bu işe karışma" deyip, onun efelenmesine mani olamaz mıydı?
Neticede her türlü komplo teorisine zemin hazırlayan bir durum ortaya çıktı.
Dediğim gibi çok başarılı bir askeri harekát, bir diplomatik ricata dönüştü.
Bu şüpheyi kamuoyunun kafasından çıkarmak o kadar kolay olmayacak.
Son zamanlarda biraz düzelmeye başlamış olan Türk-Amerikan ilişkileri, en azından kamuoyu gözünde yeniden yara alacak.
Oysa bu harekátta sivil-asker işbirliği fevkalade iyi götürülmüştü.
Bana göre her bakımdan başarılı bir sınır ötesi operasyon yapıldı.
Ben yine de dün garnizonlarına dönen kahraman çocuklarımızı kucaklıyorum.
Kahraman komutanlarımızı kutluyorum.
Büyük, gerçekten büyük bir iş başardılar...
Vatan onlara minnettardır.