İktidarın 4 yıllık ekonomi karnesi
Selim Işıklar 01 Ocak 1970
Bundan önceki genel seçimlerde olduğu gibi mevcut iktidarın ekonomideki başarısını ya da başarısızlığını, belirlediğim ekonomik kriterlere göre değerlendireceğim bir analiz olacak bu yazı. Yaklaşan seçimler nedeniyle piyasalarla ilgili beklentilerimi de aktaracağım.
2011 yılı Haziran ayında yapılan genel seçimlerden bu yana tam 4 yıl geçti. Ekonomide ve piyasalarda nasıl bir gelişim yaşandı? Mevcut hükümet 4 yılda nasıl bir ekonomi yönetimi sergiledi? Bunu tarafsız bir gözle aktarmaya çalışayım. Demokrasi, insan hakları, sosyal adalet gibi ana konularla ilgili karneyi o konudaki uzmanlarına bırakıyorum. Ele alacağım konu ekonomi ve piyasalar.
2011 genel seçimleri öncesi 1 dolar 1,62 Türk Lirası iken 4 yıl sonra dolar yüzde 62 yükselerek 2,62 liraya çıktı. Euro ise yüzde 29 yükselerek 2,32 liradan 2,86 liraya tırmandı. 2007 genel seçimleri öncesi böyle bir başarısızlık söz konusu değildi. Dolar ve Euro’da yükseliş söz konusu değildi.
Merkezî hükümet borç stoku 2011 Mayıs ayı içinde 492 milyar lira iken 2015 Nisan sonu itibarıyla 647 milyar lirayı aşmış durumda, yüzde 30’luk bir yükseliş söz konusu.
Dış boçlar 300 milyar dolardan 400 milyar doların üzerine çıkmış ve yüzde 34’lük bir yükseliş yaşanmış.
Enflasyon oranı yüzde 6,31 seviyesinde iken son 4 yılda ortalama yüzde 8,3 düzeyine yükselmiş.
İşsizlik oranı yüzde 2011’de yüzde 9,8 seviyesinde başlamış ve yıllar itibarıyla yüzde 9,2, yüzde 9,7, yüzde 9,9 ve son olarak 2015 yılında yüzde 11,2 düzeyine tırmanmış.
Türkiye’nin GSYH’si dolar bazında 2012’de 774 milyar dolar iken 4 yılda ancak 800 milyar dolara çıkabilmiş.
Son dört yılın ihracat ve ithalat rakamlarını alt alta topladığınızda dile kolay 374 milyar dolarlık bir açık söz konusu olmuş. Bu durum sürdürülemez.
İstanbul Borsası ise dolar bazında 38 bin dolar düzeyinden 33 bin dolar düzeyine gerilemiş. Lira bazında 62 binden 85 bine yükselmiş.
Açıkçası makro açıdan bakıldığında son 4 yılda, üstelik dünya piyasaları önceki yıllara göre çok daha iyi bir performans sergilerken; örneğin ABD işsizlik oranını yüzde 9,1’den yüzde 5,4’e çekmiş ve borsası yüzde 50 yükselmiş iken Türkiye’de durum tam tersi. İşsizlik yüzde 9,8’den yüzde 11,2’ye yükselmiş.
Tüm bu istatistiklere baktığımızda Türkiye olumluya dönen küresel tabloda tam tersi görünüm izlemeye başlamış. İster ‘ekonomi patinaj yapıyor’ deyin, ister ‘geçici bir kriz içinde’ deyin ortadaki tablo bu.
Yaklaşık 11 milyon emeklinin aylıklarının ne olduğu ve asgari ücretlinin son 4 yılda ne kadar zam aldığı ve alım gücünün ne olduğunu konusuna girersek, emeklilerin alım gücü son 4 yılda önemli oranda erimiş durumda.
Asgari ücretlinin net maaşı ise yüksek vergi yükü nedeniyle ancak 4 yıl önceki 330 dolar civarında.
Sonuç olarak 4 yıl önceki genel seçimden bu yana tam 4 yıl geçmiş durumda. Hükümetin ekonomi karnesi küresel piyasalarda yaşanan gelişmeler de hesaba katıldığında ortanın bir hayli altında. Durumu idare etmeye çalışan, ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye çalışan bir anlayışla hareket ediliyor. Büyüme oranları patinaj yaparken, dış borçların hızla artması, dış ticaret açığının 4 yılda 374 milyar dolar yükselmesi inanılır gibi değil. Açıkçası ister piyasa rakamları açısından ister makro ekonomik göstergeler açısından bakarsanız, son dört yılın faturası oldukça kabarık ve geleceğimiz için tehlike sinyali veren durumda.
Dolara dikkat!
Euro/dolar paritesi yaklaşık bir yıl önce bulunduğu 1,40 seviyesinden düşüş trendine girmişti. Euro 2015 Mart ayı içinde en düşük 1,04 dolar seviyesini iki kez test ederek tarihî dip seviyelerden birini görmüştü. FED’in faiz artış sürecini geciktiren bir dizi zayıf ekonomik veriler ile 1,14 dolar seviyesine yeniden yükselen Euro, cuma günü FED Başkanı Janet Yellen’ın faiz artış sürecine yönelik açıklamalarıyla sarsılarak kritik seviye olan 1,10 dolara geriledi. Yellen kısaca faiz artışının bu yıl içinde gecikmeden yapılacağı işaretini verdiği konuşmasında verilerin bu aşamadan sonra iyi geleceğinin altını çizdi. Benim hâlâ haziran ayı içinde yapılacak toplantıda bir faiz artışı kararı verileceği yönündeki beklentim devam ediyor. 15 hazirandaki toplantı öncesi dolar yeniden güçlenebilir. Türk Lirası özelinde ise dolar 2,56 lira seviyesinden yukarı tepki vermeye başladı. Yükseliş eğilimi sürerse 2,65 lira seviyesi dikkatle takip edilebilir. Açıkçası 7 Haziran seçimleri sonrası dolarda daha güçlü bir seyir bekliyorum. Merkez Bankası faizleri değiştirmedi ancak seçim sonrasında mevcut tablonun sürmesi durumunda faizlerin inmesi yönünde aşırı bir baskı olacağını ve doların yıl başında belirttiğim hedefi olan 2,80-2,85 lira seviyelerine doğru hızlı bir yükseliş içine gireceğini düşünüyorum.