« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

25 May

2015

Britanya’da seçim

Murat Belge 01 Ocak 1970

Türkiye’deki “olacak” seçimi bırakıp Britanya’daki “olmuş” seçim üstüne birkaç söz söylemek geldi içimden. Bazı beklenmedik sonuçlar alındı bu seçimde –ki, gelecekte beklenmedik gelişmelere yol açabilir. Ayrıca, “anket” yapma tekniğini ne zamandır kavramış bir toplumda bu işi yapan kuruluşların hepsini de şaşırtmayı “başaran” sonuçlar çıktı ortaya.

“Ortada” bir seçim gibi görünüyordu. İki büyük parti arasında kaydadeğer bir fark yoktu. Ama bir de baktık ki bayağı bir fark varmış –tabii Muhafazakârlar lehine.

Seçimde en az şaşırtıcı sonuç belki budur. “Muhafazakâr Britanya” hepimizin alışık olduğu bir olgu. Thatcher’ı onca yıl iktidara getirmiş toplum, eli otomatikman Tory’lere kayıyor herhalde. Ama bu açık farklı zafere herhalde en çok şaşıran Britanyalı, Cameron olmalı.

İşçi Partisi net bir yenilgi aldı. Bu seçimde benim canımı en fazla sıkan olay da buydu. “Miliband” adını biliriz: Ralph Miliband, şimdi Labour’da bulunan iki kardeşin babası, Troçkist bir Marksist’ti. Ama bütün Britanya solunun saygı duyduğu bir kişiydi. Öncelikle dürüstlüğüyle tanınırdı. Yıllarca, Socialist Registeradında bir yıllık yayımladı; Marksizm çatısı altındaki teorik gelişmelerin kaydını tuttu.

Ed Miliband, benim gözümde oldukça dengeli bir sosyal-demokrat olarak görünüyordu. Örneğin Blair gibi “Thatcher hayranı bir sosyal-demokrat” değildi; ama Labour’a fazla gelecek bir radikalizmi de yoktu. Onun için, hak etmediği bir yenilgiye uğradığını düşünüyorum (ancak, epey süredir, Britanya politikasını biraz uzaktan izlediğimi de söyleyeyim).

Şimdi Cameron ne yapacak? Sanırım en önemli işi, Avrupa Birliği’ne üyelik konusunda referanduma gitmek olacak. Ya bunun sonucu? Hiç belli olmaz. Britanya halkı, daha çok da onların İngiliz kısmı, ayrılma kararı verirse pek fazla şaşırmam.

Bu seçimde gerçekten şaşırtıcı olan şey İskoçya oldu. Daha bir süre önce onlar da Birleşik Krallık’tan ayrılmak ya da ayrılmamak üzere referandum yapmış, ayrılmamaya karar vermişti. Öyleyse şimdi niye milliyetçi partiye (Scottish National Party) böyle bir yöneliş –59 sandalyenin 56’sı!

İskoç seçmeni İngilizler’e göre daha sol eğilimlidir. Normal durumda o 56 sandalyeyi Labour alırdı. Onun için Labour asıl İskoçya’da hezimete uğradı. Ulusal Parti de gene kendi beklemediği kadar oy aldı. Bu da, İskoç seçmeninin kendini “Birleşik Krallık” politikasından çekip içine kapandığının işareti –ve önceki referandumla çelişiyor.

Scottish National Party, “ulusal” ama “ulusalcı” olmayan bir partidir aslında. Tom Nairn gibi İskoç solcuları bu nedenle İskoç milliyetçilerine hoşgörüyle bakarlar. Ekonomide sosyal- adaletçi bir yaklaşımları vardır; neo-liberalizme karşıdırlar.

Bu sonucu, İskoçyalı seçmenin Labour’dan duyduğu hayal kırıklığının bir sonucu olarak mı yorumlamalı? İskoçya’daki referandum çeşitli tartışmalar arasında yaklaşırken, İngiltere’nin siyaset dünyasından İskoçya’ya doğru düzgün bir öneri gelmemişti. Sağ, “Bak, sonra kötü olursunuz” tarzına bir “korkutma” taktiği benimsemişti, tehdit edip duruyordu. Solun, “Birlikte yaşamaya devam edersek şunları şunları yapabiliriz” diye bir program önerisiyle gelmesi beklenirdi, ama böyle bir şey olmadı. İskoçyalı seçmenin Labour’dan böylesine belirgin biçimde soğumasının bir nedeni de bu olabilir diye düşünüyorum.

Hangi nedenlerle olduysa oldu, ama oldu. Yani, İskoç toplumu bu son seçimde çok çarpıcı bir şekilde kendi içine döndü. Bu da, tabii, Türkiye’de ne zamandır devam eden, Kürtler’e özgü süreci akla getiriyor. Kürtler için, sol hedefler ve beklentilerle oy verilecek bir sol kitle partisi ne zamandır zaten yoktu. Burada Kürt oylarının bölünmesi din üzerinden gerçekleşiyordu. Birleşik Krallık’ta Labour’un yarattığı hayal kırıklığının benzerini burada AKP yarattığı için, Kürt oylarının daha büyük bir oranının HDP’ye yönelmesi eğilimi başladı. Hızını ve çapını Haziran’da göreceğiz herhalde. Ben kendi hesabıma HDP’nin barajı aşan bir parti olmasına çok önem veriyorum –barajı aşan ve dolayısıyla barajı anlamsızlaştıran bir parti olmasına.

Ziyaret -> Toplam : 125,25 M - Bugn : 10965

ulkucudunya@ulkucudunya.com