« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

25 May

2015

Aydın Doğan ve Erdoğan

Soner Yalçın 01 Ocak 1970

Tarih: 3 Temmuz 2002… Doğan Grubu’nun gazetelerini basmak üzere Almanya’da kurduğu yeni baskı tesisleri ve yayınevi binasının açılışına Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem katıldı.
Aydın Doğan, Erdoğan’ı RP İstanbul İl Başkanlığı yaptığı günlerden tanıyordu. Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminde ilişkiler iyiydi. Keza AKP’nin kuruluş döneminde de grubun büyük desteği oldu.
Aydın Doğan’ın söylediğine göre, Erdoğan ile son kez Eylül 2006’da bir araya geldi. (Aydın Doğan, bu görüşmelerde Erdoğan’ın kendisine “abi” diye hitap ettiğini söylüyor. Neyse…)
İlişki yıllar sonra, Almanya’da açılan bir dava nedeniyle bozuldu: Deniz Feneri!..
Deniz Feneri ile ilgili Doğan Grubu’nda yapılan haberler Erdoğan’ı çok kızdırdı.
Tarih: 6 Eylül 2008.
İstanbul Güngören teşkilatını ziyarette Erdoğan, Aydın Doğan’la ilgili ağır sözler etti:
“Sayın Doğan, Hilton’un önündeki devasa boş alanı, benden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıma bu noktada talimat vermek suretiyle rezidans yapmak üzere ricada bulundu. (…) RTÜK’te hangi işiniz var? Açıklamadığın takdirde açıklayacağım. RTÜK Başkanını peşinen suçlu ilan etmenizin çıkar hesaplarınızla alakası var mı, yok mu? (…) Bundan sonra artık saygılı götürelim, gizli götürelim yok, her şeyi açık ve net millete duyuracağız.”
Aydın Doğan, Erdoğan’ın sözlerine yanıt verdi: “Ben Başbakana Hilton için gitmedim. Ben gidip kendisine ‘2.5 milyon dolar param var, rafineri kurmak istiyorum, ruhsat lazım. Üç yıl sonra bitireceğim’ dedim. Başbakan da ‘Orayı sana veremem oraya Çalık Grubu talip’ yanıtını verdi.”
Ayrıca… Aydın Doğan, RTÜK’e başvurarak CNN için karasal yayın talebinde bulunduklarını, Rekabet Kurumu’ndan onay çıktığını ve şu anda RTÜK’ün karar verme aşamasında olduğunu; izin çıkmazsa da bunun Başbakan Erdoğan’ın talimatı sonucu olacağını belirtti…
Bu kavganın ilk raundu; maliye’nin, Doğan Grubu’na 3 milyar 755 milyon liralık vergi cezasıyla sona erdi…

Neyin kavgası

Tarih: 5 Mart 2009…
Erdoğan, Kral FM’deki programda Aydın Doğan’ın kendisine mektup gönderdiğini belirterek şöyle konuştu: “Benim arayışım yok. Geçmişte çok konuştuk. Benim Aydın Bey’e söylediğim konu ‘ailemle ilgili yalan haber yapıyorsunuz’ dedim. Gazeteleri çıkarttırdım. ‘Ben müdahale edemiyorum’ dedi. Allah aşkına, o kadar para verdiğin yazarlarına müdahale etmeyecek misin…”
Aydın Doğan müdahale etti; köşe yazarlarını tek tek kovmaya başladı.
Taha Akyol’dan, Akif Beki’den medet umdu; Hürriyet’e bu isimleri getirdi.
Yetmedi; Milliyet ve Vatan gazetesini elden çıkarmak zorunda kaldı.
Peki…
Bunları yapan Aydın Doğan, Erdoğan’ın saldırısını durdurabildi mi? Hayır!..
Çünkü…
Erdoğan bir gerçeği keşfetmişti: Aydın Doğan’a ağır sözler söylemesinin karşılığı vardı: Oy kazanıyordu!..
Bu nedenle Erdoğan, 2009 yerel seçiminden başlayarak her seçim öncesi Aydın Doğan’a yüklenmeye başladı. Sözleri aslında hep aynıydı:
‘’Hükümetleri yönetmeye kendi menfaatleri için kullanmaya alışmışlar. Ancak AK Parti iktidarı bir avuç imtiyazlı zümrenin iktidarı değildir. Milletin iktidarıdır. Ancak bu milletin menfaatlerini korur. Basının kendini sorgulama vakti geldi de geçiyor bile…’’
İlginç… Her seferinde, seçim bitince ortalık “süt-liman” oldu.
Örneğin… 12 Haziran 2011 genel seçimi bitti…
Aydın Doğan, annesini kaybeden Erdoğan’a taziye için Kısıklı’daki eve gitti.
Erdoğan, Aydın Doğan’ın sahibi olduğu Trump Towers gökdeleninin açılışını yaptı.
Vs…

Halk niye sevmiyor

2014 yerel seçim öncesi…
2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi…
Ve şimdi…
7 Haziran 2015 genel seçim öncesi…
Hep… Erdoğan, Aydın Doğan’a yüklendi/yükleniyor…
Bu kez… Oy geldiğini bildiği için Ahmet Davutoğlu da buna katıldı.
Bakınız…
Bu mesele “kayıkçı kavgası” olsa da; bu çatışmada ben, basın özgürlüğü safındayım. Doğan Grubu, Sabah-Türkiye-Star vd. yayın-haber çizgisinde olsaydıErdoğan-Davutoğlu ikilisinin hedefinde olur muydu? Ağızlarını açıp bir tek söz edebilirler miydi? Hayır!
Doğan Grubu -eleştirecek çok yönleri olmasına rağmen- bugün gazetecilikte ve demokraside ısrar ettiği için bu saldırıların hedefinde oluyor.
Bir örnek vereyim…
Tarih: 26 Temmuz 2008.
Dört gün sonra Anayasa Mahkemesi AKP’nin kapatılıp kapatılmayacağınıoylayacaktı. Parti kapatılırsa Erdoğan’a siyaset yasağı da gelecekti.
Hürriyet gazetesi, genel yayın yönetmenleri Ertuğrul Özkök’ün, Başbakan Erdoğan’la yaptığı röportajı neredeyse tam sayfa verdi. Erdoğan, “bizim de hatalarımız olabilir; iç barışı korumalıyız” diyordu.
Doğan Grubu bu röportajla tavrını belli etti; AKP’nin kapatılmasına karşı çıktığını gösterdi.
Erdoğan ve Davutoğlu o günleri anımsamıyor. Üstelik Ertuğrul Özkök’ün kellesini uçurdular.
Yani… Doğan Grubu hep bedel ödedi ve her bedel ödediğinde “bu son; herhalde Erdoğan artık bize yüklenmez” diye düşündü. Yanıldı. Doğan Grubu’na saldırının prim getirdiğini bir türlü görmek istemedi. Aslında…
Şu gerçekle yüzleşmeleri gerekiyordu:
Erdoğan, Doğan Grubu’na yüklendikçe nasıl oy topluyor?
Geniş kitleler, Doğan Grubu’na neden bu derece kızgın?
Bu soruların yanıtı şu gerçeği de ortaya çıkaracaktır:
AKP’yi -en büyük medya desteği vererek- kimler iktidar yaptı?
Özeleştiri yapmaları gerekiyor…

Ziyaret -> Toplam : 125,28 M - Bugn : 33041

ulkucudunya@ulkucudunya.com