Liberalizm çöküyor... Yetişin!
Yiğit BULUT 11 Mart 2008
Başlık sığmadığı için yeniden atmak istiyorum; sadece sistem büzüşmüyor aslında aşırı liberal yapı da çöküyor... Oldukça iddialı bir cümle, birlikte sorguyalım... Bir kitaptan bir alıntı ile başlamak istiyorum; "...risk alma özgürlüğünün tanınmadığı, serbest girişimin desteklenmediği sistemler gelişemez. Sistemi geliştiren katılımcıların risk alma potansiyeli ve aldıkları riskler ile zorladıkları sınırlardır..."
İlk okuyuşta cümle çok doğru. Doğru ama liberalizm kavramının özünü bulduğumuz ilk algılama sonrası aklıma şu soru da gelmiyor değil; risk alma seçeneğinin bireysel anlamda kapalı tutulduğu SSCB'de sistem nasıl oldu da ABD gibi aşırı liberal bir yapı ile belli bir noktaya kadar kırılmadan rekabet edebildi?
Sevgili dostlar, yukarıdaki başlığı "konuyu derinden ele almak için biraz abartarak attım ve hemen arkasından ana soruyu sizlerle SSCB örneği ile paylaştım..."
Liberalizm-risk alma-gelişme-çöküş kavramları arasında kareyi tamamladıktan sonra konuyu biraz daha açmak ve bugünün AB, ABD ve Türkiye modellerini sorgulayanlar için ikinci bir soru daha sormak istiyorum: Girişimin ve siyasi-ekonomik liberalizmin dünya üzerindeki en iyi modeli olan AB ülkelerinde vatandaşlar neden sokakları ateşe vererek sisteme baş kaldırıyor? AB modelinin özüne, Anayasa'ya "Hayır" diyerek neden dinamit koyuyorlar? "Hayır" denilen, daha özgür ve sınırsız bir hayat mı? Yoksa bu tepkinin sebebi "yeni dünya düzeni"ne göre kurulmamış halkına gerçek bir sosyal-ekonomik yaşam şansı tanıyan bir sistemin zorlamalar karşısında kendini koruma içgüdüsü mü?
Bu soruların da cevabını tamamen çekimser kalarak sizlere bırakıyorum...
Sonuç 1: Riski, sistemleri ve geleceği sorgularken kafam karıştı ve yukarıdaki çıkarımları sizlere aktardım. Bu noktada konuyu daha da açarak irdelemeniz için size bir tez ve hemen altında iki farklı görüş sunmak, sonrasında fikirlerinizi lütfen benimle paylaşın diyerek sizlere veda etmek istiyorum...
Tez: Günümüzün zengin ülkeleri serbest piyasaya kararlı bir bağlılık göstererek, bireysel girişimi destekleyerek başarıya ulaşmışlardır...
Destekleyen görüşler: ABD ve İngiltere serbest piyasaya tavizsiz bağlılıkları ile dünya lideri olmuşlardır. 19. Yüzyılda Fransa, İngiltere'ye karşı üstünlüğünü aşırı devlet müdahaleciliği yüzünden yitirmiştir. Serbest ticaret 1870-1913 arasında eşi görülmemiş bir büyüme yaratmış, 1. Dünya Savaşı ile son bulunca büyüme duraklamıştır. Gelişmekte olan ülkelerin en büyük sıkıntısı yerel makamların müdahale etme isteği ve yaptırımlarıdır. 1980'lerde bu ülkeleri saran krizler o politikaların sonucudur...
Karşı görüşler: İngiltere ve ABD, kalkınma dönemlerinde serbestleşmeye değil tam tersine, aşırı düzenlemelere yer vermişlerdir. Örnek: 18. yüzyılda İngiltere, Hollanda ve Belçika'nın sanayideki üstünlüğüne meydan okumak için ithalatı kısıtlayıcı, ihracatı zorlayıcı önlemler almıştır. 19. yüzyılda özellikle 1945'lere kadar dünyanın en çok korunan ve en kapalı ekonomisi ABD ekonomisidir. ABD aynı zamanda bebek sanayileri koruma stratejisinin de anavatanıdır. Gelişmekte olan ülkelere gelince... Neredeyse tamamı 1980 öncesi korumacı dönemde daha başarılı olmuş, iddia edildiğinin tam aksine 1980 sonrası dayatılan neoliberal uygulamalarla devam eden bir kriz döngüsüne girmişlerdir...
Sonuç 2: Tezi ve görüşleri sizlere aktardım. Sentez size ait. Ne dersiniz; "liberalizm mi gelişimi sağladı" yoksa "korumacı ekonomik yapılar" mı?
Sonuç 3: "İkisi de sağlamadı" diyorsanız; bir de Türkiye gibi "ne yaptığını bilmeden, her şeyini satan ülkelerin" modelini inceleyin...
Son söz: Benim görüşüm hangisinin "sağladığının" ötesinde "aşırı liberalizmin hatta liberalizmin" çöktüğü yönünde... Dünya yeni bir "sisteme doğru ilerliyor. Mutlaka yeni olan eskiden türeyecek ama şunu bilmekte yarar var ki; yeni ve yaşanmamış çok şey göreceğiz..."