Bir siyasi depremin eşiğindeyiz
Faruk Mercan 01 Ocak 1970
Aylardır kapalı kapılar ardında konuşulanlar, artık açıktan söylenmeye başlandı.
Siyasette bir kural var. Kapalı kapılar ardında söylenenler, açıktan söylenmeye başladı mı, yeni bir siyasi dalga geliyor demektir. Buna“siyasi deprem” de diyebilirsiniz.
Mehmet Özhaseki, yıllarca Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptı. Her belediye başkanlığı seçiminde oy rekorları kırdı.
7 Haziran günü sandıktan çıkan sonuca şöyle diyor:
“Kibirlendik... Mercedes saltanatı ile anılır olduk...”
İki yıl kadar önce, Ankara’da bir yemek masasında uzun uzun sohbet ettiğimiz Mehmet Özhaseki, daha o günlerde partinin gidişatından tedirgindi.
Nihat Ergün, 2002’den beri AK Parti’nin önemli isimlerinden...
Yıllarca Meclis’te partinin grup başkan vekilliğini yaptı.
Sonra Bilim ve Teknoloji Bakanı oldu.
17/25 Aralık’tan sonra bakanlık görevinden alındığında, “Servet, şöhret ve şehvet insanı yoldan çıkarır” dedi.
Herkes bu sözlerle parti içinde kimleri kastettiğini çok iyi biliyordu.
7 Haziran seçimlerine kadar kapalı kapılar ardında konuştu.
Şimdi o da açıktan konuşuyor. 7 Haziran günü sandıktan çıkan sonuca şöyle diyor:
“Dört bakanla ilgili gerekeni yapmadık. Millet bize cezayı kesti.”
Nihat Ergün, Meclis kulislerinde zaman zaman karşılaştığımızda, benzer sıkıntıları dile getirirdi.
Kaçınılmaz yeni dalga
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidarı kaybetmesiyle, parti içinden bu seslerin yükselmesi iki anlama geliyor:
“1. Korku duvarları yıkıldı. Partinin gidişatından rahatsız olanlar konuşma cesaretini nihayet buldular, 2. Siyasetin doğası gereği her yenilgi ve tıkanma, yeni siyasi arayışlara kapı açar.”
Siyasi tarihimize bakın, her “rejim bunalımı”ndan veya her “fetret devri”nden sonra, siyasette kadrolar yenilenmiştir. Buna bir temizlik demek de mümkün.
Bundan kaçmak mümkün değil...
Merhum Turgut Özal, 12 Eylül 1980’den sonra, “Siyaset tarlasını yeniden sürmek gerekir” diyordu.
Öyle de yaptı.
Turgut Özal’ın iktidara gelmesiyle Türkiye yeni bir siyasi kadroyla tanıştı.
Dalganın yuttuğu partiler
1997’de yaşanan 28 Şubat süreci, merkez sağ partileri adeta biçti.
Doğru Yol Partisi ve Anavatan Partisi kadroları siyaset sahnesinden silindi.
Kendilerine “yenilikçi hareket” diyen AK Parti kadrolarına yol açıldı.
Şimdi, yaklaşık iki yıldır yaşamakta olduğumuz süreç, 7 Haziran’da ilk sinyalini verdi.
Anayasa’nın fiilen askıya alındığı bu dönemin sonuna doğru geliyoruz artık...
“Meclis iradesi”nin üstüne, sarayda oturan tek bir kişinin “buyruklarının” geçtiği dönemin sonuna doğru geliyoruz artık...
Bundan da kaçmak mümkün değil...
Dolayısıyla bu yeni dönemde eski siyasi kadroların yeri olmayacak.
Tıpkı 12 Eylül ve 28 Şubat sonrasında yaşandığı gibi, er veya geç Türkiye yeni bir siyasi deprem yaşayacak.
Eskimiş olanlar gidecek ve yeni siyasi kadrolar gelecek.
“Siyaset tarlası” bir kere daha sürülecek.
Bu bir kehanet değil...
Siyasal tarihimiz çok zengin bir laboratuvardır ve buna dair zengin verilerle doludur.
Sabırla bekleyelim ve görelim...