« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

M. METİN KAPLAN

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

20 Tem

2015

Türkler tarih sahnesinden çekiliyor mu?

Gökhan Bacık 01 Ocak 1970

16. yüzyılın sonlarına doğru İstanbul’da Takiyüddin’in Rasathanesi Şeyhülislam’ın fetvasına uyularak “top atışı” ile yıkıldı.

Sonraki 4 yüzyıl boyunca Türkler’in tarihe damgasını vurduğu siyasi veya bilimsel bir olay var mı?

Çanakkale destanı, Kurtuluş Savaşı... Bütün bunlar negatif başarılar. Yani birisi kalkmış evinizi işgal etmiş, siz bunu püskürtmüşsünüz. Bunlar küçümsenemez. Ancak ortada pozitif bir başarı var mı?

Yunanlılar’ı Anadolu’dan püskürtmek başarıdır ancak Polatlı’ya kadar gelmiş olmaları da utanç vericidir.

Pozitif başarı Ay’a gitmek, bilgisayarı bulmak, Everest’e ilk çıkan olmak, ilk televizyon yayınını yapmak, insan özgürlüğünün önünü açan bir kanun yapmak gibi tanımlanabilir.
Mesela Türkler son 4 yüzyılda dünyanın gidişatını değiştiren bir teknolojik buluş yaptı mı?

Veya Türkler, son 4 yüzyılda dünyanın algısını değiştiren bir bilimsel buluş yaptı mı?

Veya Türkler, son 4 yüzyılda dünya siyasetini değiştirmiş bir özgürlüklerle ilgili kanun metni yazdı mı?

Özgürlüğün tarihi sınıfta tartışılırken “bahsi geçmesi şart olan bir Türk hukuk metni” var mı?

Halbuki Türkler tarihte “iddialı bir kavimdi.”

O zaman?

O zaman şunu sormak gerekiyor: Türkler, tarih sahnesindeki iddialı konumlarındançekiliyor mu? Yani, Türkler sıradanlaşıyor mu? (Burada sıradan ile demek istediğim maddi alanlarda olduğu gibi demokrasi, insan hakları gibi alanlarda da kötü koşullardayaşamayı artık normal kabul etmektir.)

Ortalama bir Türk için bugün ütopya “KPSS’yi kazanıp sırtını devlete dayamaktır.” Devlet büyüdükçe büyüyor. Herkesin hayali “en az iş yaparak sürekli maaş alacağı bir düzen.”

“Üretmek, patent almak, risk almak…” Bunlara itibar eden kalmamış. Aslında o nedenle yaşadığımız kriz toplumun derinlerinden geliyor: Vatandaş memur olmak istiyor, iş adamı devletten bir ihale almak istiyor...

Kısacası Türkler sıradanlaşmayı kabul etmişe benziyor.

Türkler’in sıradanlaşmayı kabul ettiğinin en büyük alameti arazi rantının, betonun prim yapmasıdır. Demirel’den Erdoğan’a “dön dolaş Boğaz’a köprü yap” gelişmenin alametidir.

Türkler, Boğaz’a 40 yıldır köprü yapmayı ilerilik alameti görüyor. Bu köprülerin üzerinden bir tane Türk otomobil markası geçmeden insanlık içten yanmalı motorları aşabilir...

Sorun siyasetten önce toplum

Türkler’in tarih sahnesindeki iddialı konumundan çekilmesinde alarm veren alan siyaset değil. Asıl alarm veren alan ortalama insanın sıradanlığa razı olması.

Türkler, hukukun olmadığı, bir markanın çıkmadığı, devletin “kabadayı” olduğu bir düzende karın tokluğuna yaşamaya yani sıradanlaşmaya razı olmak işaretleri veriyor! Asıl kriz bu.

Gazete okuyan yok, Anadolu’da kitapçısı olmayan şehirler, kitabın girmediği camiler... Bütün hayatını bir daire almak için geçiren aileler...

Ülkemizi sevelim ancak “yedi yıldan az eğitim almış, okumayan, gezmeyen, bilgiye para harcamayan ortalama bir insan” ile Plüton’un 12.5 km yakınından fotoğraf çeken Batı ile nasıl rekabet edeceğiz?

Türkler’in sessizlik zamanı

Türkler’in, bugün bilim, siyaset, teknoloji gibi alanların hemen hepsinde küresel ve orijinal bir iddiası yoktur.

“Biz şöyle böyle büyüğüz” diye kahve muhabbetinde veya siyasi parti mitinginde konuşmaları bir kenara bırakırsak...

Tekrar sormak gerekiyor: “Türkler, tarih sahnesinden çekiliyor mu?”

Tarih sahnesinden çekilmek “yok olmak” demek değildir. Ancak “bir iki alanda bile olsa dünya tarihinin akışını etkileme kapasitesinden düşmek” demektir.

Başka bazı milletler gibi Türkler’in yıldızı doğdu, parladı ve sönüyor mu?

Ziyaret -> Toplam : 146,01 M - Bugn : 58190

ulkucudunya@ulkucudunya.com