« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

11 Mar

2008

Devlet adamı ile kabile eşrafı

Ömer Lütfi METE 11 Mart 2008

İyi ki Fener tam da bugünlerde tur atladı! Taraftarı değilken bu başarıya sevinmem, sadece 'dış temas' hesabına dayanmıyor, daha stratejik bir anlam içeriyor:
Fener şenliği sayesinde Kuzey Irak'tan çekilme bahsiyle ilgili akıllara ziyan tartışma biraz olsun gölgeleniyor! Kabile eşrafına dahi yakışmayacak düzeysizlikteki tartışmayı izlerken tarih boyu onlarca devleti nasıl yıktığımızı çok daha iyi anladım. Tabii aynı izzetsiz ve devletsiz tartışma, zihnime korkunç bir burgu da sokmadı değil: 'Sahi onlarca devleti biz mi kurduk, yoksa birileri kurup verdi de biz ancak yıkmasını mı becerebildik?' İşe bakınız: Hükümeti yıpratacağız diye ordunun canına okuyoruz!

Güya Mehmetçik için destansı övgüler düzüyor, ordunun manevi şahsiyetine saygılı davranıyoruz ama dilimizin altındaki zehir, hükümete değil yedeği olmayan ve olamayacak bir kuruma zarar veriyor, onu güncel zırvaları cevaplama bahtsızlığına sürüklüyor. Sefil muhalefet şehveti yüzünden o derece muzır bir üslûp kullanıyoruz ki, sonunda ordudan muhtıra yiyoruz!

Düne kadar maalesef; ordumuzu, ülkemizi ve milletimizi hırpalayan bir alışkanlıkla sadece iktidarlara muhtıra veren kurumun üslubunu büsbütün zehirliyoruz: 'Türk Silahlı Kuvvetleri'ne hainlerinkinden daha ağır kötülük ediyorsunuz!' İktidarlara verilen muhtıralar gibi bu da felaket! Şimdiye kadar sadece merkez sağ iktidarlara muhtıra verildikçe avuç ovuşturan CHP'ye elbette 'oh oldu' demem! O CHP ki, 'Cumhuriyet mevzuu bahis olduğunda rüçhan hakkı bendedir, bütün öteki partiler teferruattır' demeyi, kendi önemine ilişkin kendinden menkul keramet sayar...

O CHP ki, bu vehmini devletin asli sahibi edasıyla boyayıp, halktan alamayacağı iktidarı darbelere ısmarlar... Böyle bir CHP'nin üst komuta kademesine daima şirin görünme geleneği anlaşılabilir bir durumdu... Şimdi ne oldu da bu ateşli günlerde Baykal dilini çift ağızlı bıçak gibi siyaset üzerinden orduya da saplamaya başladı? Darbeler veya askerin siyaset üzerindeki vesayeti sayesinde iktidar olma yahut 'gizli iktidarı paylaşma' çığırının kapandığını anladığı için mi? Özellikle de başörtü düzenlemesine zirvedeki komutanların sessiz kalması CHP'nin müzmin 'Durumdan vazife çıkarma' hevesini kırdığı için mi?

Bu arada Bahçeli'nin de Baykal gibi hükümeti sarsmak uğruna orduyu kendi tabanının gözünden büsbütün düşürecek eleştirilere kalkışması da hayra alamet değil. Ancak yerden göğe kadar haklı olduğu bir nokta var: Ordu adına yapılan açıklamalarda kullanılacak dil, devlet bilinci bakımından kusursuz olmalıdır. Lakin günaydın! Bu haklı bahiste -kendi hakkımı da yemeyeyim- Bahçeli'den ve nice Paşa'dan kıdemliyim...

PKK'yı satılık suç örgütü değil de düşman olarak görüp göstermeye bütün benliğimle karşı çıktığımda maalesef Bahçeli'nin başında bulunduğu camia dâhil, Kürt ırkçılığına karşı çıkanların çoğu beni tefe koyuyordu: 'Vay, PKK için düşman değil dedi...' Kendisine düşman olarak PKK'yı yakıştırabilen kafa ancak kabile eşrafı olabilir. Asker ve sivil, tepeden aşağı her sorumlu zatın -yeniden devlet olana kadardaha öğreneceği çok şey var.

Ziyaret -> Toplam : 125,25 M - Bugn : 6376

ulkucudunya@ulkucudunya.com