Gaflet, dalalet hatta hıyanet!..
Mehmet Türker 01 Ocak 1970
7 Haziran’a kadar can ciğer kuzu sarması ne güzel gidiyorlardı…
İktidar ile HDP, birlikteliklerinde son derece mutluydular…
İktidar, terör örgütü PKK ile pazarlık masasına oturmuş, ne istedilerse veriyordu…
Verilen tavizlerin adı “ileri demokrasi” olmuştu…
Kol kolaydılar!..
HDP heyeti İmralı-Kandil arasında mekik dokuyordu…
İmralı’ya devletin teknesiyle gidiyorlar, Kandil’e gitmek için K. Irak’a pasaportsuz geçiyorlardı…
* * *
Bunları hatırlamazsak olmaz!..
HDP’liler türlü bahanelerle şenlikler düzenliyorlar, Apo posterleri, PKK bayrağı denilen paçavralar, PKK renkleri denilen sarı-kırmızı-yeşil renkli flamalar her yeri süslüyordu…
Diyarbakır ve diğer illerde Apo’nun İmralı’da çekilen son fotoğrafının yer aldığı dev Kürtçe afişler caddelerde asılıydı…
Apo’nun doğum günü, PKK’nın kuruluş yıldönümü vesaire havaya sıkılan yüzlerce mermi ve halaylarla kutlanıyor, PKK’lılar ellerinde Kalaşnikoflarla çevre güvenliği (!) sağlıyorlardı…
Her türlü PKK propagandası yapmak serbestti…
Fakat hayatın şu garip akışına bakınız ki, iktidarın kol kola olduğu HDP’nin eş başkanları hakkında bugün, “terör örgütü propagandası yapmaktan” fezleke hazırlanıyor, dokunulmazlıklarının kaldırılması isteniyor!..
* * *
Bunları unutursak olmaz!..
Yollar kesiliyor, kimlik kontrolü yapılıyor, cumhuriyetin savcısı bile durdurularak sorguya çekiliyordu…
PKK mahkemeler kurmuş insanları yargılanıyor, vergi topluyordu…
Bütün bu olanları da, polis karakollarından, asker kışlasından elleri kolları bağlı sadece seyrediyordu…
Gerçekten çok büyük bir özgürlük vardı…
Ama sadece PKK’lılara!..
* * *
Hafıza kaybı yaşamayalım!..
Bunlar Dolmabahçe Başbakanlık Ofisi’nde bir araya geldi…
Bir yanda hükümet üyeleri, Başbakan Yardımcısı Yalçın, İçişleri Bakanı Efkan ve İç Güvenlik Müsteşarı…
Diğer yanda HDP’li vekiller…
Mutlu gülücüklerle “Mutabakat metnini” açıkladılar…
Çözülme tamamlanmıştı…
Yandaş gazeteler uçuşa geçti, manşetlerde büyük bir sevinç ve kibir vardı…
Televizyon kanallarının dilbazları coşmuş, ağızlarından köpük saçıyorlardı…
İktidar Türkiye’yi terör belasından ileri demokrasi sayesinde kurtarmıştı!..
* * *
Olmadı!..
Türkiye bu haliyle seçime giderse HDP barajı aşacak, Tayyip Bey’in Başkanlık hayali suya düşecek, tek başına iktidar tehlikeye girecekti!..
Ve Tayyip Bey devreye girdi:
“Ben o mutabakatı tanımıyorum… Verilen o fotoğrafı doğru bulmuyorum”
Ama iş işten geçmişti…
Dindar Kürtlerin oyları AKP’den HDP’ye; AKP’li milliyetçilerin oyları MHP’ye kaymıştı…
Sonuç: Tek parti devri kapandı!..
* * *
Şimdi gelelim meselenin esasına…
Ülke kan gölüne döndü…
Türkiye iki şehidine ağlarken, üç şehit geldi; üç şehide ağlarken önceki gün de Adana’dan iki şehit daha geldi…
Ensesinden kahpece kurşunlanan gencecik iki polisin şehit olması bile geride kaldı…
Ülke bir korku, dehşet iklimine girdi…
Tekrar seçim…
Erken seçim…
Azınlık hükümeti…
Meclis toplandı, birbirleriyle kavga ettiler, akşam tatile çıktılar…
* * *
Şimdi “seçim” diye bastırıyorlar…
“Millet” diyorlar, “sandık” diyorlar…
Çünkü 7 Haziran seçim sonuçlarını hazmedemediler…
Kan oluk oluk akıyormuş, olsun!..
Can güvenliği kalmamış, ne gam!..
İlle de seçim…
Olmadı, bir daha seçim; olmadı bir daha, bir daha, AKP tek başına iktidara gelinceye kadar bir daha seçim!..
Türkiye bu kadar aciz…
Bu kadar çapsız…
Bu kadar basiretsiz ellerde hiç kalmamıştı…
Gaflet, dalalet ve hıyanet işte budur!..