PKK’da uyuşturucu parası yüzünden iç infazlar başladı...
Ahmet Takan 01 Ocak 1970
Hiç beklemedikleri bir anda sopayı yiyip, belleri de kırılınca AB’nin NATO’nun kucağına koştular. Hayat buldukları çözüm masasının -gerçek sahiplerinden- tekrar kurulması için yalvar yakar oldular. Türkiye’yi jurnallediler. Ankara’nın kulağının çekilmesini istediler. Sazcı kardeşlerin Türkiye’deki orkestra arkadaşları da davul ve zurnaları ile eşlik etti.
Ankara’nın kararlılığı karşısında operasyonlara destek verir gibi görünmek zorunda kalan AKP topal ördek iktidarı da hemen yalpalamaya başladı. Her türlü kirli çamaşırları ile ilgili tüm belgeler şefaatçi Brüksel’in elinde olunca ne yapsın sözde kamu düzenciler?.. Üstüne üstlük, HDP’den, AKP’ye, “Siz bizi terk ederseniz biz ülke içinde başka ittifaklarda kurarız. Gideriz CHP’ye ha” şantajı da çekildi. Etkili de olmadı değil!.. Paniğe kapıldı topal ördek. Sazcı kardeşlere, MİT geçici olarak bir süreliğine tadilatta olduğu için KDGM’nin kapıları açıldı. Masanın ucu gösterildi. Yol gösterildi, akıl verildi “AB üzerinden dönüş yapın” diye. Hemen ardından da “çözüm süreci” nin rüzgar gülü Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, medya üzerinden yeniden esaslı bir algı operasyonuna girişti. Dolmabahçe mutabakatının jönü, Recep Erdoğan’ın kum torbası, yavaş yavaş eskiye dönüşün işaretlerini vermeye başladı. Malum medyadaki eş zamanlı haberleri dikkatlice okursanız Dolmabahçe sarmasının maddelerinin hortlatıldığını, üstü kapalı da olsa Öcalan güzellemelerine devam edildiğini görürsünüz.
Ne oldu o bol hamasetli kararlılık söylemlerine?..
Hani geri dönüş yoktu?..
Neymiş efendim?..
“PKK’nın Türkiye’yi terk etmesi ve tam eylemsizliğe geçmesi hali dışındaki hiçbir seçenek kabul edilemez” miş...
Şu tesadüfe bakın, bu haberin kağıt sayfalarında çıktığı gün Türkiye’ye dönen sazcı kardeşleri Selahattin Demirtaş da “PKK derhal ellerini tetikten çekmeli” dedi.
AKP, 23 Temmuz öncesine dönebilmek için oldukça kaypak ve sinsi bir taktiği tekrar devreye soktu.
Diyelim ki; eller tetikten çekildikten sonra, PKK tam eylemsizlik kararı ilan etse, “Türkiye’den de çekiliyorum” dese, dolmayı yutacak mıyız?..
Kaç defa daha yiyeceğiz bu çekilme ve eylemsizlik numaralarını?
Peki, “terör bölgesindeki silah yığınakları, lojistik merkezler, KCK yapılanmaları, YDGH vs..vs.. faaliyetleri ne olacak? Teröristler ve bağlı tüm yapılanmaları kendilerine AKP tarafından daha önce verilen seyahat özgürlüğü çerçevesinde ellerini kollarını sallaya sallaya gezmeye devam mı edecekler?.. Tutuklanan tüm teröristlerin yargılanmaları ne olacak?..
Sözde Valileri, Kaymakamları, Hakimleri, Savcıları, Mahkemeleri, Maliye Birimleri, karakolları, bilumum şehir yapılanmaları ne olacak?
Kandil, açılacak saz kursları çerçevesinde mi faaliyetlerine devam edecek?..
Yoksa Kandil’e “Bir daha Türkiye’ye girmeyeceğiz” diye Kur’an-a el mi bastıracaklar!..
Bakın üstüne basa basa bir kez daha ifade etmek istiyorum;
PKK’nın sözde ateşkes süreci tamamen Suriye’nin kuzeyine adam göndermelerinden kaynaklandı. Bütün yetişmiş adamları Suriye’nin Kuzeyine gitti. Bu süreç oyalama süreci. Çok yakın bir süre içinde PKK kendi adamlarını hem Türkiye hem de Kandil ve civarına geri gönderecek. Toparlanmak için zaman kazanmak istiyorlar. İşte o zaman olaylar daha büyük ölçüde gerçekleşecek. Eğer operasyonlar kesilir devam ettirilmezse bölge ve Türkiye emniyete alınamaz. Ve faturası da çok daha ağır olur!.
Meramımın daha anlaşılır olması için Başbakanlık kaynaklarından operasyon hakkında ulaştığım son bilgilerle devam edeyim;
TSK tarafından 1 Ağustos tarihinde, Irak Kuzeyi/Kandil bölgesinde Bölücü Terör Örgütüne yapılan operasyon sonucunda;
Bokristan’da, sözde “Şehit Dilan” tabur komutanı Şerevan Fatuvan (kod adı) ve 4 önemli grup lideri etkisiz hale getirildi. 30 BTÖ mensubu yaralandı. Zargali’de, kadın grubu “Şervan” sorumlusu “Gülten” kod adlı BTÖ mensubu ve 20’nin üzerinde terörist etkisiz hale getirildi. Enze’de BTÖ ait karargahlar vuruldu. 25-30 kadın terörist etkisiz hale getirildi.
7 Ağustos itibari ile PKK’nın zayiat miktarları;
390 ölü, 400’ün üzerinde yaralı (150’si ağır).
Ayrıca ulaştığımız bilgiler çerçevesinde; BTÖ ait para ve uyuşturucu maddenin Bokristan köyü bölgesinde bulunan sığınakta muhafaza edildiği, hava harekatının başlaması üzerine BTÖ’nün daha güvenli olacağı gerekçesiyle para ve uyuşturucuyu Zargali köyünde bulunan bir eve taşıdığı söz konusu evde hava harekatı nedeni ile yangın çıktığı, BTÖ’nün para ve uyuşturucuyu kurtarmak için çok mücadele ettiği ancak çok az miktarda paranın kurtarıldığı ortaya çıktı. Uyuşturucunun tamamının imha olduğu, yaşanan maddi kaybın, PKK üst düzey yöneticilerinde moral bozukluğu ve öfkeye, iç kavgaya neden olduğu bundan sorumlu tutulan 10’a yakın teröristin derhal öldürüldüğü öğrenildi. Şerefsizlerin, olayın açığa çıkmasını önlemek maksadıyla Zargali köyünde yoğun çaba sarf ettikleri kaydedildi.
Sözde barıştan bahseden kahpeler, uyuşturucu parası yüzünden birbirlerini öldürürken, tekrar masa kurmak için çırpınanları affeder miyiz?..