BAHÇELİ AKP'NİN ÖNÜNÜ AÇTI
Mehmet Tezkan 01 Ocak 1970
İktidardaki geçici parti bir an önce seçime gitmek istiyor..
Niye istiyor?
Cumhurbaş-kanı istediği için istiyor.. Cumhurbaş-kanı’nın niye istediği malum.. AKP seçime gidecek de önünde iki engel var. Biri; neden seçime gittiği..
İkincisi; nasıl seçime gideceği..
*
Birinci, seçmenine açıklaması gereken bi durum.. Gerekçeleri hazır; AKP tabanı istemiyormuş.. AKP tabanı bunca yıl mücadele ettikleri partiyle ortaklık kurmayı içine sindiremiyormuş..
Yeterli sebep mi? Hayır..
Ülkenin başı beladayken kapris yapmak oy kazandırır mı?
Bilemedim.. Neyse, bu AKP’nin derdi..
Tabanın gerekçesi bu ama üst yönetim mutlaka rakip partileri suçlayan bir gerekçe üretecektir.. İktidar yanlıları da üzerine abandıkça abanacak..
Alıştık.. Ezberledik..
*
Gelelim ikincisine..
AKP’nin seçime neden gideceği kadar, nasıl gideceği de önemli dedik..
AKP iktidarı bırakmadan gitmek istiyor.. Kamuyu kontrol atlında tutarak sandığa ulaşmak istiyor..
İçine rakip partiden insan sokmadan gitmek istiyor..
Nasıl olacak?.
AKP yönetimi kara kara düşünürken MHP lideri Bahçeli önlerini açtı.. Mevcut hükümetle seçime gidilebileceğini söyledi.. Ve dedi ki; ‘Önemli olan seçimse hepimiz sandığa gideceğiz demektir. Giderken şöyleydi böyleydi diye kafamızı fazla yormanın gereği yok..’
*
Davutoğlu, Kılıçdaroğlu’yla yarın yapacağı koalisyon görüşmesine rahat rahat çıkacaktır..
Önü açıldı..
Eli güçlendi..
Yine İsa fıkrası gibiler!
Anayasa referandumu öncesi iktidarcı gazeteler 12 Eylül darbesinde zulme uğrayanların hikâyeleriyle doluydu..
1980’lerde yaşananları 30 yıl sonra ilk defa duymuş gibi yazıyorlardı..
O gün İsa fıkrası gibi dedim..
O günden bugüne huyları değişmedi..
Hâlâ İsa fıkrası gibiler..
Fıkra ne mi? Anlatalım..
*
Hıristiyanlığı yeni öğrenmeye başlayan bir Amerikalı sabah uyanır uyanmaz soluğu Yahudiarkadaşının yanında almış.. Görür görmez de ensesine tokadı patlatmış..
Tokadı yiyen “Dur ya, ne yapıyorsun, manyak mısın?” demeden başlamış bağırmaya:
“Bu tokat az bile, İsa’ya az çile çektirmediniz.”
Yahudi gülmüş, “Yahu” demiş, “o iki bin yıl önceydi.”
“İyi de...” demiş Amerikalı, “ben yeni duydum.”
*
Bunlar da aynen öyle.. Her şeyi yeni duyuyorlar.. Son duydukları şu..
MGK’ya sunulan rapora göre; PKK şehir savunması için hazırlık yapmış, 80 bin uzun namlulu silahı evlere saklamış.. Merak ettiğim şu.. Bu durumu Suruç faciasından sonra mı fark ettiler?
7 Haziran’dan sonra mı?
Dershaneler kurs oldu; eee!
IŞİD, DAEŞ oldu ya.. Esad, Esed..
Bu da böyle bir şey.. Dershane de kurs oldu.. İktidar kurtuldu!.
*
Çok şey değişti mi derseniz; değişmedi..
Efendim, üç ana bilim dalında fen, matematik, sosyal bilimlerde ders verilecekmiş de..
Sınıflar 16 kişi olacakmış da..
Pazar günleri tatil yapılacakmış da..
Bütün dert bu muydu?
*
Dikkat ettiniz mi bilmiyorum.. Milli Eğitim Bakanı bir yıldır bu işle uğraşıyor..
Okullar yerlerde sürünüyor.. Eğitim sistemi iflas halinde.. Üniversite sınavı, uluslararası ölçümler (PISA) bu içler acısı durumu belgeliyor.. Bakan’ın derdi ise kurslardaki öğrenci sayısı..
Eee, emir büyük yerden..