Türkiye’de siyasal kabilecilik
Gökhan Bacık 01 Ocak 1970
2013, 2014 derken 2015 yılı da “boşuna geçiyor.” Umalım kiTürk zamanının boşa geçmesi yılları aşıp dönemsel hale gelmesin.
Siyaset bilimci F. Fukuyama, 2011 yılında yazdığı Siyasal Düzenin Kökenleri adlı kitapta siyasal hayatın temel aktörünün “siyasi kabile” olduğunu yazmıştı.
Gelişmiş ülkelerde “modern kabile yapısı” bulunuyor. Halbuki gelişmemişülkelerdeki kabile yapısı daha ziyade “Ortaçağ kabilesini” hatırlatıyor.
Farklı “siyasi kabileler” arasında bir üst sözleşme olmadığı için Türkiye’de kavganın sonu gelmez. Bütün “siyasi kabileleri” bağlayan insan hakları, demokrasi gibi bir üst çerçeve olmadığı sürece “herkes kendi ideolojisi ve itikadınca” başka kabileye istediğini yapar.
Türk siyasi kabileciliğinin ilkeleri
1. Her siyasi kabile kendi menfaatini düşünür ve asla diğerinin menfaatini düşünmez.
2. Hiçbir kabile diğer kabilelerin acılarını ve sorunlarını anlamak istemez. (Kabile, kabileye merhamet etmez.)
3. Kabileler arası diyaloğu kuracak sosyal ve siyasal kapasite yoktur.
4. Her bir kabile diğer bütün kabilelerin düşmanı olduğunu düşünür.
5. Her bir kabile bütün olup bitenlerin arkasında asıl amacın “diğer kabilelerin kendini yok etmek için bir araya geldiğini” düşünür.
6. Her kabilenin nihai amacı diğer bütün kabileleri yok etmektir.
7. Her kabile diğer bütün kabilelerin hain olduğunu kabul eder.
8. Her bir kabilenin üyeleri sadece kendi kabilelerinin kitaplarını, gazetelerini okur.
9. Her kabilede diğer kabileler hakkında ön yargılı bir algı vardır.
10. Devleti yöneten seçkinler, kabileler arası kavganın keyfini çıkarıp onları birbirine düşürür.
11. Kabilelerin liderleri nadiren değişir.
12. Bütün kabilelerin saygısını kazanan bir kabile lideri olmaz.
13. Devlet aygıtını ele geçirene “hakim kabile” denir ve bu devleti diğer kabilelerin canına okumak için kullanır.
Şimdiki durum
Bugün de tıpkı yukarıda listelediğim gibi bütün kabilelerin saygısını kazanmış bir “lider” yok. Daha kötüsü kabilelerin üstünde herkesi bağlayan bir üst ahlak yok.
O nedenle her kabile “kendince ahlaki olanı acımasızca yapmaya devam ediyor.”
“Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı” maalesef can çekiştiği için insanlar da “kabileye itaat” ve “kabilenin ahlakına göre” hareket ederek kendini kurtarmaya çalışmaktadır.
Polis, savcı, akademisyen, bakkal, şarkıcı... Mesleği ne olursa olsun insanların çoğunun hareketlerini artık “siyasal kabile ruhu” belirliyor.
Bir çıkış yok mu?
Kabile savaşlarının bitmesi için “etkili kabilelerin anlaşması” gerekiyor. Bu mümkün mü?
Mesela MHP bugünkü haliyle HDP’yi meşru ve normal olarak görür mü? Yahut AKP bir gün tabanına “CHP de bu ülkenin partisidir” der mi? Yoksa kıyamete kadar “CHP gelecek camiler kapanacak” söylemi devam mı eder?
Bu partiler bir araya gelerek “bu işin sonu yok, herkesi olduğu gibi kabul edelim ancak şu asgari şartlarda bir üst sözleşme kuralım” der mi?
Eldeki verilere göre böyle bir sözleşme ihtimali neredeyse sıfıra yakındır.
Peki ne olacak?
Eldeki verilere göre “kabile savaşları” devam ediyorsa ve uzlaşma ihtimaliyoksa büyük ihtimalle “yok edici bir sürece” girilmiştir.
Yani?
Memleket, bütün enerjisini bitirip içinde bulunulan süreci devam ettirmegücü kalmayana kadar kavgaya devam edilecek...
Bizler de bu insanların “artık kavga edecek dermanı kalmayıp yorgunluktan düşüp bayılmasına kadar” bekleyeceğiz.