Gerçek Türk iktisatçıları neredesiniz?
UFUK SÖYLEMEZ 18 Mart 2008
TÜRKİYE’DE medyada boy gösteren ekonomist, ekonomi yazar ve yorumcularının büyük bir bölümü IMF ve iktidarın ekonomi politikalarını doğrudan ya da pasif bir biçimde destekleyen, desteklemek durumunda olan isimlerden oluşuyor.
Üstelik bunların bir bölümü de bağımsız, objektif yazı ve yorumlar da ortaya koymuyorlar.
Ya bir holding veya bir bankayla şu ya da bu biçimde irtibatlı oldukları için, kamuoyunu o çıkar çevrelerinin risk ve beklentileri yönünde manüple ediyor, yönlendiriyorlar. Bu nedenle, ülkemizde ekonomi ile ilgilenen vatandaşlarımızın doğru, objektif, bilgiye dayalı analiz ve yorumlara hasret kaldıkları bir vakıadır.İşte bu bizim bahsettiğimiz IMF ve iktidar yanlısı çıkar gruplarının medyadaki örtülü ya da açık temsilcisi piyasa ekonomistleri işlerine gelmeyen gelişmeleri, görüşleri ve kişileri yok sayarak veya sansür uygulayarak ekonomik gelişmeleri çarpıtmayı çok iyi beceriyorlar. Ancak, zamanın akışı, hayatın gerçekleri karşısında yok saydıkları, bahsetmedikleri işlerine gelmeyen, görüş ve düşünce sahibi kişileri, artık önlenemez hale gelen gelişmeler karşısında ister istemez görmek, dinlemek ve hak vermek zorunda kalıyorlar.
ABD’nin krizini gördü
İŞTE bu isimlerden bir tanesi geçtiğimiz hafta Türkiye’ye gelen New York Üniversitesi’nden ekonomist Prof. Nouirel Roubini’ydi. Biz bu köşemizden geçen yıldan beri yazdığımız yaklaşık 5 - 6 ayrı yazımızda görüşlerine yer verdiğimiz bu iktisatçının Türkiye’de geçen hafta aniden “popüler” olmasını -kasıtlı olarak geciktirilmiş- ama kaçınılmaz bir gelişme olarak gördük. Çünkü Prof. Roubini, ABD’nin mortgage krizine doğru gittiğini aylar öncesinden yazan ve söyleyen, krizin giderek resesyona dönüşmesinin kaçınılmaz olduğunu vurgulayan, zarar ve riskin 1 trilyon dolardan aşağı olmayacağını hesaplayan bir ekonomisttir.
Biz de hem köşe yazılarımızda, hem de Kanal B ve ART Televizyonlardaki programlarımızda bu görüşleri kamuoyu ile paylaşmış ve desteklemiştik. Bizim IMF’ci, iktidar yanlısı piyasa ekonomistleri önce derhal bu ünlü ve başarılı profesörü “karamsar” olarak suçlayıp, akıllarınca önemsemediler.Ama gelişmeler Prof. Roubini’yi açık bir şekilde teyit edip, gerçekleşince şimdi hepsi 2 yıldan beri uyarılar yapan bu iktisatçıyı referans göstermeye başladılar. Bu da bir ilerlemedir...
Keynes ekolünden geliyor
ANCAK, aynı “sözde” ekonomi yazar, yorumcu ve akademisyen korosu çok önemli bir iktisatçıyı da halen görmezden geliyorlar. Son günlerde 1-2 ekonomist ve akademisyenin istisnai olarak değindiği ama o çoğunluğu oluşturan malum koronun “sansürlediği” bir başka ekonomist daha var.
Profesör Hyman Minsky. Prof. Minsky,1996 yılında yaşamını yitirdi. Ancak bu Keynes ekolünden gelen değerli iktisatçının, “Minsky noktası -dönemi” olarak bilinen teorisi bugün bir kez daha kanıtlanmış halde.
Prof. Minsky, finans piyasalarında aşırı kâr beklentileri nedeniyle giderek spekülatif davranmaya başlayan “piyasa oyuncularının” bir kısır döngüye girerek, giderek daha riskli işlemlere yöneldiklerini, sürekli bizde olduğu gibi “olumlu” haber ve beklentileri “pompaladıklarını” ve piyasaları hep yukarı doğru zorladıklarını, ortaya spekülatif yatırım balonlarının çıktığını, sıkıntı ve problemlerin ötelenerek gözden kaçırılmaya çalışıldığını ama sonunda balonların bir noktadan sonra patlayacağını ve finansal krizin kaçınılmaz olduğunu ünlü teorisinde açıklamıştı.
Zeytinyağı gibi üste çıkıyorlar
PROFÖSÖR Minsky’e göre, finansal krizler kapitalist ekonominin karakteridir. Yüksek kâr beklenti ve çabaları, yüksek finansal riskleri içerir. Eskiden finansal kriz denildiğinde, bankacılık krizi düşünülürken bugün, döviz kurundan, mortgage krizine, ardından borsaların yaşadığı çöküşlere varan daha geniş finansal krizlerden bahsetmek kaçınılmazdır. İşte 12 yıl önce yaşamını yitiren Prof. Minsky’in uyarılarındaki haklılık bir kez daha kanıtlanmış oluyor. Sorun Türkiye’de Prof. Roubini’yi yıllardır görmezden gelen sözde ekonomistlerin, Prof. Minsky’nin bu doğruluğu kanıtlanmış teorisinden de kamuoyuna hiç bahsetmemeleri. Üstelik bu değerli ve önemli iktisatçıları -kendilerinin uluslararası hiçbir esameleri okunmamasına rağmen- “karamsarlıkla, kötümserlikle” suçlayıp, zeytinyağı gibi suyun üstüne çıkmaları. Ne diyelim, umudumuz bu ülkedeki bağımsız, bilgili, ruhunu satmamış, nitelikli iktisatçıların bu medyada hakimiyet kuran, gürültücü sözde ekonomistlerin maskelerini indirmelerinde.
Gerçek Türk iktisatçıları neredesiniz?