Oyun teorisi
Tarık Toros 01 Ocak 1970
Devrik, geçici, müstafi, sakıt, düşük…
Şu gün ülkeyi yöneten…
Yarısı vekil bile olmayan…
4’ü dışarıdan atanmış hükümetin önüne veya arkasına…
Bütün bu kelimeler konulabilir, yanlış olmaz.
**
Seçimin üzerinden iki buçuk ay geçti.
Seçmen, "tek başına iktidar"dan düşürdü.
“Devam etmek istiyorsan, muhalefetten biriyle anlaşacaksın” dedi.
Dillerinden “milli irade”yi düşürmeyenler ne yaptı?
- Parlamentoyu bekleme odasına aldı.
- Kamuoyunu koalisyon tiyatrosuyla oyaladı.
- Yasama, yani TBMM'yi çözümsüzlüğün adresi olarak gösterdi.
- Medyasından "tekrar seçimi" pompalamaya başladı.
- En son, Türkiye'nin yönetim sisteminin fiilen değiştiğini ilan etti.
**
Olay…
“İktidarı bırakamazlar, mecbur ve muhtaçlar” noktasından…
“Bunlar seçimi kaybetseler de gitmez” noktasına evriliyor.
**
Cumhurbaşkanı’nın…
Tam bir sene önce…
Seçim kampanyasındaki en temel vaadi “çözüm süreci”ydi.
Bir sene geçmeden çöpe attı.
**
İki buçuk aydır olan biteni hatırlayıp…
Şu sonuçlara varabiliriz:
- HDP’li seçenekler artık yok hükmünde.
- Yüzde 10 barajıyla da diğer partiler devre dışı bırakıldı.
**
Sarayın dediği olursa…
Ekim veya kasımdaki dört partili seçimde durum üç aşağı beş yukarı değişmeyecek.
Şimdi buyurun oyununuzu kurun:
Her koşulda kim kazançlı çıkıyor?
Acaba…
Koalisyon müzakereleri için daha ilk haftasında “tiyatro” diyen Deniz Baykal’a sorsak, ne cevap verir?
**
Ve sakın enseyi kararmayın:
Oyunlar üstünde bir oyun vardır!