Erken seçim ilkbaharda mı?..
Ahmet Takan 01 Ocak 1970
Dünü, bugünü, yarını daha iyi analiz edebilmek için önceki gün (Çarşamba) yapılan AKP MYK’sını çok iyi görmek lazım.
Muhtarlar toplantısında Recep Erdoğan’ın “intihar edecek hali yok” sözleri kâbus gibi çöktü Ahmet Davutoğlu’nun üstüne. Uzunca bir süredir sarayın tam saha baskısı altında olan AKP MYK üyeleri durumdan vazife çıkardı. Kimse “CHP ile koalisyon kurulmalı” diyemedi. Bunun yerine CHP’ye yapıştırılacak olumsuz algı operasyonlarının başlıkları ele alındı. Malum; Erdoğan’ın seçim meydanlarında konuştuklarının özeti.
Aslında Ahmet Hoca, CHP ile koalisyon kurup MYK ve MKYK’yı temizlemeyi, liderliğini ispat etmeyi hayal ediyordu. Lakin saraydan gelen o “intihar” açıklaması yok mu!.. Planlarını alt üst etti. Bu arada AKP kulislerine, Erdoğan’ın “CHP’ye bırakın Bakanlık vermeyi, tek bir kurumun genel müdürlüğünü bile vermem” mesajı yayıldı. Ahmet Hoca taraftarlarının moralleri bozuldu, gardları düştü. Gayet tabii olarak koalisyona kilitlendiğimiz için Erdoğan’ın çok önemli bir hamlesi görülemedi. Erdoğan, bir talimat daha vermişti partisine;
“Çözüm süreci Öcalan kanalı ile sürdürülecek...”
Ağanın sözünün üstüne laf olur mu?
Gereği yapıldı.. AKP MYK’sında “çözüm süreci Öcalan kanalı ile sürdürülmeli” kararı çıktı.
Sabırlı olun!.. Yakında fragmanları seyretmeye başlarsınız.
CHP’nin istikşafi görüşmeler sırasında kaygıları, şüpheleri ve tüm risk hesapları haklı çıktı.
AKP MYK’sı sona erdikten sonra CHP’de şu değerlendirme yapıldı;
“Tiyatro bitti”.
Cumhuriyetin simgesi tarihi Ankara Palas’ı Erdoğan, 1 gün öncesinde paspas etti.
Kötü çomak soktu koalisyon çalışmalarına.
Aslında Ahmet Hocanın pek de yapabileceği bir şey, bir şansı yoktu. Zaten, mevcutlu gitmişti CHP ile görüşmelere. Erdoğan, askeri Ömer Çelik’i dikmişti Davutoğlu’nun başına. Başbakanlık resmi konutuna iki lider, yanında heyet başkanları ile görüşmeye gittiğinde Kılıçdaroğlu da Davutoğlu da bir süre baş başa görüşmeye niyetliydi. Haluk Koç da buna taraftardı. Başbakana yakın bir kaynaktan dinledim; “Ömer Çelik ikili görüşme olmaması için elinden geleni yaptı ve başardı. Hatta görüşme sırasında Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bağlayıcı bir söz vermemesi için devamlı müdahalelerde bulundu. Tıkadı yapıcı havayı.”
Ha bu arada; Ahmet Hoca’nın Eylül kongresi de sıkıntıya girdi. 7 Haziran hesaplaşması olacağı konuşuluyor.
Saltanatı uğruna çok tehlikeli bir kumara zar attı.
Türkiye’nin içinde bulunduğu hayati süreçte Recep Erdoğan’ın dışında seçim isteyen tek bir Allah’ın kulu yok!..
Tek Bilal mi sıkıntısı Erdoğan’ın?
AKP onun şirketi. Bu şirketin sermayedarlarının her daim içeride ve yanında tutulması lazım. Onun için de ekonomi yönetimini tamamen eline alması gerek. Berat Albayrak boşuna mı hazırlandı?.. Rantı istediği gibi dağıtamazsa ne olur? Şirket dağılır. Şirket dağılınca saltanat sona erer. Sarayda dalkavukların bile külünü bulamazsınız.
Peki, Kasım ayında erken seçim olur mu?
Ülke şartlarına bir bakın! Terör bölgesinde on binlerce sandığın güvenliğini nasıl sağlayacaksınız?
Terör örgütü elebaşları her gün “özerklik” ve “çatışmaları tırmandırın” çağrıları yaparken nasıl sağlanacak seçim güvenliği?
Sıkıyönetim mi ilan edilecek?..
Böyle bir ortamda vatandaşın sandığa giderken file değil güvenlik kaygıları ön plana çıkmaz mı?
Bunu AKP’nin yöneticileri görmüyor mu?..
Anket-manket, “oylar az da olsa artıyor” diyorlar ama inanmayın. “En az 10 puan kaybederiz. Bunun çoğu da MHP’ye yarar. Erdoğan büyük risk alıyor” diyen AKP kurmayları var.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Beşir Atalay, gergin MYK toplantısının ardından yakın çevresine şu açıklamayı yaptı;
“Kışın seçim olmaz. Plan Nisan-Mayıs gibi...”
Kasım ayında erken seçimin teknik yanına bakalım;
Bütçe kanunu aynı yıl içinde yapılacak seçimlerde partilere iki defa seçim yardımına imkân vermiyor. AKP ara yol bulmak için ilgili bürokratlarla çok kafa yordu. AKP de trilyonlarca lira yardımdan vaz geçmek istemiyor. Geçici bütçe yapmak da buna imkan vermiyor.
Kaldı geriye o zaman CHP ile görüşmelerde dile getirilen 2016 tarihi.
MHP koalisyona girer mi? CHP ile yapılan görüşmeler sırasında MHP ile yapılan alt yapı çalışmalarına göre bu hâlâ bir seçenek. Fakat Devlet Bahçeli’nin ne yapacağını kimse kestiremiyor.
Saray’ın elinde ise çok önemli bir koz var. HDP’den kopacak 30 milletvekilinin desteği ile azınlık Hükümeti. Zaten AKP’nin bu formül için 18 desteğine ihtiyaç var.
Öcalan da tekrar sahaya sürülürse... Dolmabahçe mutabakatının da aktörleri değişmiş olur.
AKP de Saray da milliyetçi oyların kendilerine dönmeyeceğini çok net biliyor.
Çözüm sürecinin adı değişir. Denize düştülerdi. Yılana da bir kere daha sarılacaklar gibi!..