Hükümetçilik oyunu!
Emin Çölaşan 01 Ocak 1970
Sevgili okuyucularım, 7 Haziran seçiminden bu yana iki ayı aşkın bir süre geçti. Ancak yeni bir hükümet kurma açısından bir arpa boyu bile ilerleme olmadı.
Neden?..
Çünkü AKP işi yokuşa sürüyor.
Tayyip’in koruması altına girmiş, seçimdeki yenilgisinin hıncını, ülkeyi yeni bir seçime götürerek almaya çalışıyor.
Süresi dolmadan önce yapılan her gereksiz seçim ekonomi için yüktür.
Üstelik topluma hem maddi, hem de manevi açıdan büyük yük getirir.
Yeni gerilimler yaratır.
Terörü yeniden hortlatır.
Türkiye, bir iktidar partisinin kaprisleri uğruna bunlara katlanmak zorunda mıdır?
* * *
CHP’nin koalisyon görüşmeleri konusunda yaptığı açıklama ilginçtir:
“Bize kırmızı plakalı araçları teklif ediyorlar. Siz kırmızı plakalara binin, ülke yönetimini ise bize bırakın diyorlar!”
Peki bundan sonra neler olacak?
Bugüne kadar olanları bilemiyorduk, bundan sonra olacakları da bilemiyoruz. Sadece tahminler var, kafalarda oluşan sorular var…
Herkes birbirine soruyor ama bilen yok ki!
Varsayalım AKP-CHP görüşmeleri olumsuz sonuçlandı ve bu durum kamuoyuna resmen açıklandı.
Stajyer başbakan Ahmet bu kez MHP’ye gidecek mi?
O Bahçeli ki, hükümette yer almayacağını daha seçim gecesi açıklamakta sakınca görmemişti.
O Bahçeli ki, en büyük korkusu hükümette yer almaktır!
Ahmet’in kendisine ortaklık teklif etmesi sadece göstermelik olur, hiçbir sonuca ulaşılmaz.
Ya da Bahçeli son bir kıyak yapıp AKP’nin kuracağı azınlık hükümetine can suyu verir ve hayata geçirir.
* * *
Yine varsayalım ki bu turlar sonucunda stajyer Ahmet hükümeti kuramadı ve göreviTayyip’e iade etmek zorunda kaldı.
Zaman daralıyor… Sonrasında ne olacak?
Hükümeti kurma görevi bu kez Kılıçdaroğlu’na mı verilecek?
Turlara bu kez Kılıçdaroğlu mu başlayacak?
Sanırım başlamaz ve bu hükümetçilik oyununa alet olmaz çünkü hiçbir sonuç alamayacağını hepimizden daha iyi bilir.
* * *
Şimdi diyeceksiniz ki “Arkadaş lafı uzatma da, bize ne olacağını söyle!..”
Bilsem söylerim de, bilmiyorum ki!
Hiç kimse bilmiyor.
Bilinen tek şey, (ayrıntılara girmeden anlatayım) anayasa uyarınca yetki 23 Ağustos günü Tayyip’in eline geçecek…
Ve yine anayasa uyarınca, Meclis Başkanına danıştıktan sonra yetkisini kullanıp ülkeyi erken seçime götürme kararı alacak.
Burada bütün umutları, AKP’nin oylarının 7 Haziran seçimine göre bir miktar artacağı beklentisi…
Ve böylece Meclis’te kelle çoğunluğunu yeniden sağlayıp iktidarı tek başına sürdürmek.
* * *
Peki ya oyları artmazsa ne olacak? Olacaklar çok basit!..
Aylardan beri izlemekten sıkıldığımız ve bunaldığımız filmi makaraya sarıp yeniden izlemeye başlamak.
Evet, gerçekten sıkıldık artık.
İnanın herkes sıkıldı, bıktı.
Toplum huzursuz, rahatsız…Hiç kimsenin can ve mal güvenliği kalmadı.
Terör almış başını gidiyor ama ortalıkta devlet ve hükümet yok.
Var ama yok, yok ama var!
Hükümet tıkanmış, aciz ve iş yapamaz duruma gelmiş.
Meclis tatilde, çalışmıyor.
İşte böylesine acayip bir ortamdayız.
Batı demokrasilerine bakın, kaç ülke bugüne kadar böyle bir kepazelik yaşamış.
* * *
Benim burada anlamadığım husus şudur:
Herkese akıl veren, ancak hükümette yer almaktan ısrarla kaçan MHP bundan sonra ne yapacaktır?
Her konuda AKP’ye kurtarıcı melek oldu, vatanın ve milletin hatırı için bundan sonra da olamaz mı!
AKP ile MHP’nin adeta ikiz kardeşler olduğunu artık bilmeyen yok.
Niçin AKP-MHP koalisyonu kurulmasın!
Meclis’te gerekli kelle çoğunluğunu sağlayıp ülkeyi ikisi birlikte gül gibi, kardeş kardeş yönetirler.
Tayyip’i “Başkan” seçerler.
Hükümeti büyük devlet adamlığı ile Tayyip yönlendirir, terör anında biter, CHPavucunu yalar ve iki ortağın genel başkanları da mutlu olur!
AKP-MHP seçeneği karşımızda kapı gibi dururken başka yollar arayıp zaman yitirmeye, erken seçim yapmaya ne gerek var!