Hadi bakalım o yolculuğa hazır olun
Saygı Öztürk 01 Ocak 1970
Terör neredeyse sıfırlanmış bir durumda ülke yönetimini devralan AKP hükümetinin, terörle mücadeleyi bırakmasının sonucu ülkemizin Güneydoğu il ve ilçelerinin durumu tartışılır hale geldi. Olaylar giderek farklı boyutlar kazanıyor, görüntüler Suriye’ye benzetiliyor.
Bakın, terör örgütü “çözüm süreci” döneminde askerin geçebileceği bütün yollara patlayıcı yerleştirmiş. Günaydın! Belediyenin araçlarıyla yollar kazılmış, patlayıcılar yerleştirilmiş, hatta bunlar belediye araçlarıyla nakledilmiş. Mayın ve benzeri patlayıcıların yanı sıra yine uzaktan kumandayla patlatılan tüpgazlar döşemişler. Sonra o yerleri asfaltlamışlar. Günaydın! Bu düzenekleri sıradan bir PKK’lının yapması, patlatması mümkün değil. Bunun eğitimini acaba hangi ülkenin uzmanları verdi? Şimdi de patlatma zamanı…
NEREDE OLDUĞUNU BİLİYORLAR
Önceden asfaltın içine gömülen patlayıcıların yerini teröristler gibi bu çalışmalara yardımcı olan belediye personeli de biliyor. Teröristler kadar, bunca şehit verilmesinde onların da büyük sorumluluğu var. Güneydoğu’da bazı belediye başkanlarının terör örgütüyle yakın ilişki içinde olduğuna ilişkin güvenlik güçlerinin elinde çok önemli bilgiler var. Ama “çözüm süreci”dir denilip onlar hakkında da idari ve adli işlem yaptırılmadı.
2 kilometreden bombayı patlatma özelliğine sahip mekanizma oluşturmak da, patlayıcıları depolamak da öyle kolay değil. Terör örgütünün elinde o kadar fazla miktarda patlayıcı var ki, sadece bir eylemde 2 ton patlayıcı kullanabiliyor. Bunları nereden aldılar, nerelerde depoladılar. Oslo görüşmelerine katıldığı belirtilen kadın MİT mensubu, “şehirleri patlayıcılarla doldurdunuz” diyordu. Peki, bunlara engel olmakla görevli olanlar niçin görevini yapmadı? Ya da onlara da askere olduğu gibi “aman teröristleri görmeyin, bombalarına dokunmayın” talimatı mı verildi? Bu yasadışı emir nasıl yerine getirildi?
İŞİN DOĞRUSU: GİDİLEMİYOR
Bölücü terör örgütü, “çözüm süreci”ni lehine öyle bir kullanmış ki, bugün jandarma özel harekat timlerinin, komando tugaylarının hareket alanını büyük ölçüde kısıtlamış durumdalar. Askerin geçiş yollarına yerleştirilen patlayıcılar can alıyor. Örgüt geçmişte de mayınlı eylemlerde bulunuyordu. O yüzdendir ki, dönemin Cizre Jandarma Komutanı Cemal Temizöz, askeri araçlara binilmesine son vermiş, atlı birlikler oluşturmuştu. Askerler, atlarıyla yolların dışından gidilecek yerlere ulaşıyorlardı.
İşin doğrusunu söyleyelim, bugün jandarma birlikleri motorlu araçlarla bir yerden bir yere gidemez hale getirildi. Kara Kuvvetleri personeli, yasal dayanak olmadığı için operasyona çıkamıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Güneydoğu’da bulunan birlikleri kendilerinden herhangi bir destek istenmemesi, bu konuda protokol bulunmaması nedeniyle operasyona çıkamıyor. 4 yıl aradan sonra bölgeye Bolu ve Kayseri Tugayları da gidecek. Ama bunların gidişleri daha çok seçim güvenliğiyle ilgili olacak gibi gözüküyor.
BUNLARI GÖRMEDİLER Mİ?
Güneydoğu ile ilgili terör örgütünün neler yaptığını daha birileri yeni fark ederken, örgütün ilçeleri, köyleri silahlandırdığını, yalnız uzun namlulu silahlar değil, roketatarlar, uçak ve helikopterlere karşı ağır silahlar yerleştirdiğini de belirtiyorduk. Dahası, kurdukları mahkemeleri, oluşturdukları sözde devlet yapılanmalarını, aldıkları haraçları da kaydediyorduk.
O gün yazdıklarımızın fazlası değil, eksiği olduğunu görüyoruz. Devletin duyması, görmesi, bilmesi gerekenler, terör örgütünün bu oyunlarını, hilelerini nasıl görmediler, ne yaptıklarını nasıl duymadılar ya da gereğini yapmadılar?
“Bölgede motorlu intikaller yapılamadığı için durum çok utanç verici. Sebep de yolların patlayıcılarla dolu olması. Bu çıkmazdan kurtulmak için harika bir teklifim var. Askeri konvoylar sadece asker taşımasın” diyor ve kimleri taşıması gerektiğini de okuyucumuz yarı şaka, yarı ciddi şöyle sıralıyor:
1- Bölgede PKK’nın patlayıcı döşemesine yardımcı olan belediye yetkilileri, siyasetçiler ve aileleri.
2- Şehit olmayı arzulayan bakan ve milletvekilleri.
3- Oğullarını feda etmekten çekinmeyeceğini açıklayan siyasetçilerin oğulları.
4- İmralı’dan çıkmasını istedikleri Abdullah Öcalan tüm konvoy faaliyetlerinde zırhlı araçla intikallere katılabilir.
Şehit olmayı arzulayan bakan, milletvekilleri, oğullarını feda etmekten çekinmeyenlerin çocuklarının bulunduğu araçların geçişlerinde terör örgütü eylem yapabilir. Ama Öcalan’ın ve PKK’ya yakın siyasetçilerin, belediye görevlilerinin bulunduğu araçlarla yolculuk yapacak askerler güvenli bir geçiş yapabilirler!
Hepsi şaka ama şehit haberlerimizin gelmemesini de diliyoruz.