İngilizler Kıbrıs'ı nasıl ele geçirmişti?
Kemal Çiçek 01 Ocak 1970
Kıbrıs, tarih boyunca stratejik bir ada olma özelliğini korumuştur. Geçmişte İngilizler, İstanbul ve Çanakkale boğazları ile Hindistan deniz ticaretinin güvenliğini sağlamak için Kıbrıs’a sahip olmak istemişlerdi. 1914 yılında da savaşı bahane ederek hukuksuz bir biçimde adayı ilhak ettiler. Yeni keşfedilen yer altı kaynakları ve bulunduğu konum, adanın stratejik değerini ve Türkiye için önemini birkaç kat daha artırmıştır
Geçen hafta, fetihten sonra Kıbrıs’ın yönetimi ve günümüze yansımaları konusundaki görüşlerimizi paylaşmıştık. Bu hafta Kıbrıs’ın İngilizler’e nasıl verildiğini, adanın Britanya Krallığı için önemini ve Türk toplumunun yönetim değişikliğinden nasıl etkilendiğini anlatacağız.
iNGiLiZLER’iN GÖZÜ?KIBRIS’TA
19. yüzyılda sömürgeler imparatorluğu kuran İngiltere’nin en büyük endişesi Hindistan deniz yolunun güvenliğini sağlamaktı. Rusya, Basra Körfezi ve Akdeniz’e inmemeliydi. Bunun için İngiltere Osmanlı’nın toprak bütünlüğünün korunması yönünde bir dış politika izliyordu. Kırım Savaşı’nda Osmanlı Devleti’ne bu yüzden yardım etmişti. 1877-78 Osmanlı- Rus Savaşı sırasında ise bir süre savaşı izlemekle yetindi. Ancak Ruslar İstanbul’u işgal etmekle tehdit edince İngilizler panikledi. Osmanlı Sultanı Abdülhamid’e büyükelçileri H. Layard aracılığıyla Rusya’ya karşı askeri ve mali yardım önerdiler. Bir şartları vardı: İngilizler’e bazı Osmanlı toprakları, tercihen Kıbrıs’ın satılması.
NEDEN?KIBRIS ÖNEMLiYDi?
Osmanlı- Rus savaşı çıkmadan çok önce İngiliz istihbaratı Osmanlı’nın Rusya karşısında şansı olmadığına dair raporlar yazmıştı. Bu yüzden hükümete Rus donanmasının Akdeniz’e inme tehlikesine karşı Kıbrıs adasının üs yapılmasının şart olduğu bildirildi. Çünkü İngiltere’nin en yakın deniz üssü Malta’daydı. Burası gerektiğinde Osmanlılar’a yardım için çok uzaktı. Kıbrıs adası ise Çanakkale Boğazı, Süveyş Kanalı ve Mısır’ın güvenliği için de çok elverişli bir konumdaydı. Kıbrıs, İngiltere’nin ticareti için de stratejik bir yerdeydi.
RUS?SAVAŞINDA?PUSUYA?YATTI
İngiltere’nin Kıbrıs’ı satın alma teklifini Sultan Abdülhamid reddetmişti. İngiltere emeline ulaşmak için pusuya yattı ve Osmanlılar’ın kendilerine muhtaç olacağı anı bekledi. 1877 yılında Osmanlı-Rus savaşının başlaması İngiltere için beklediği fırsatı doğurdu. Çünkü Osmanlı orduları Ruslar karşısında tutunamadı. Batıda Edirne, doğuda Kars ve Batum elden gitti. Ruslar Yeşilköy’e kadar ilerledi. İstanbul’un düşmesinin önündeki tek engel artık Osmanlı ordusu değil Batı Avrupa ülkelerinin işgale karşı tutumlarıydı.
ABDÜLHAMiD’iN?ÇARESiZLiĞi
İngiltere’nin beklediği şartlar oluştu. Rus Çarı’nın İstanbul’a girmeye hazırlandığını öğrenen Sultan, İngiltere’den hem askeri ve mali yardım hem işgal durumunda sığınma hakkı istedi. Ancak İngilizler, Kıbrıs teklifleri kabul edilmediği için oralı bile olmadılar. Padişahın iyice zor duruma düşmesini bekliyorlardı. On an geldi. Ruslar Yeşilköy’e kadar ilerlediler. İstanbul’un işgali an meselesiydi. İşte o an İngiltere, Almanya ve Avusturya diplomatik olarak devreye girdi. Bu sayede Rusya durduruldu ama Osmanlı Devleti yine de Rusya ile şartları çok ağır olan Yeşilköy (Ayastefanos) Antlaşması’nı imzalamak zorunda kaldı.
KIBRIS’I VER?ANTLAŞMAYI AL
Osmanlı Devleti Rusya ile yapılan savaş sonucunda sadece büyük toprak ve insan kayıpları vermedi. Rumeli’den gelen binlerce mülteci ile İstanbul’da yığıldı. Büyük bir savaş tazminatına mahkûm oldu. Ruslar’ın sürekli içişlerine müdahalesine zemin hazırlayan reform projesini kabul etmek zorunda kaldı. Bu şartlar altında Osmanlı Devleti İngiltere’nin uzun zamandır teklif ettiği savunma antlaşmasını kabul etti. Karşılığında Yeşilköy Antlaşması’nın Berlin’de yeniden müzakere edilmesi sözü aldı. Ama Kıbrıs’ı da İngiltere’ye kaptırdı.
‘DÖNEK?iNGiLTERE’ TEPKiSi
Aslında yapılan antlaşmaya göre Kıbrıs’ın idaresi, hükümranlık hakkı Osmanlı Sultanı’nda kalmak şartıyla İngiltere’ye verildi. Bir şart daha vardı. Ruslar Kars ve civarından çekilirse adayı boşaltacaktı. Ama İngiltere sözünü tutmadı. Berlin’de Osmanlı Devleti lehine çalışmadı. Kıbrıs’ta Osmanlı maliyesine vermek zorunda olduğu ada gelirlerine el koydu. 1882 yılında Mısır’ı işgal etti. Osmanlı vakıflarının yönetimine ortak oldu. Aslında Abdülhamid antlaşmayı içine sindirememiş ve şöyle demişti: “Dönek İngiltere verdiği sözleri çabuk unuttu. Sonunda aciz kaldık.”
‘OSMANLI?DÜŞMANI’ iKTiDARDA
İngiltere, adanın yönetimini devraldıktan sonra burada bir Yüksek Komiserlik kurdu. Komiser Sir Garnet Wolseley göreve başlar başlamaz Rumlar adanın Yunanistan ile birleşmesi gerektiğini savundular. İngiltere basınında da Kıbrıs Rumları’nın arzularının Yunanistan’a bağlanmak olduğu yönünde haberler çıktı. İngiltere’de Osmanlı düşmanı olarak nam salan William Ewart Gladstone’ın iktidara gelmesi endişeleri artırdı. İngiltere asla Enosis olmayacağı garantisi verdi ama ada Türkleri’nin huzuru kaçtı.
iNSANLIK?DIŞI?EYLEMLER
İngilizler adayı aldıktan sonra Kıbrıs’a başta Malta olmak üzere adalardan 40 bin kadar Rum göçmen geldi. Türkler ada yönetiminden alındı.Yerlerine Rum ve Ermeniler tayin edildi. Çeşitli yöntemlerle Türkler’in mallarına el konuldu. Rumlar Türkler’i adadan kovmak için kilisenin kışkırtmalarıyla insanlık dışı eylemlere giriştiler.İngilizler göz yumdu. Sonuçta günbegün Türkler adayı terk etti. Lozan’da adanın İngiltere tarafından ilhakı kabul edilince Türkler akın akın adadan ayrılmaya başladı.
250 BİN KIBRISLI TÜRK GÖÇMEN
Osmanlı İmparatorluğu’nun Rumeli, Kafkasya ve Kıbrıs’taki toprak kayıpları Türk milletinin hazin bir göç hikâyesi yaşamasına sebep olmuştur. Rumeli ve Kafkasya’dan göçler ve buralardan gelen göçmenler hakkında çok sayıda kitap yazılmış, filmler yapılmıştır. Hâlbuki Kıbrıs göçmenlerinin hikâyesi hep yarım kalmıştır.Kıbrıslı değerli tarihçi Mustafa Haşim Altan’ın çalışmaları Türkiye’de 250 bin Kıbrıslı Türk göçmen olduğunu ortaya çıkartmıştır.1922-1938 yılları arasındaki yoğun Türk göçü ve perde arkası mutlaka araştırılmalıdır.
KIBRIS DİASPORASI
1878 yılında Kıbrıs’ın yönetimi İngiltere’ye geçince Türkler için kâbus gibi günler başladı. Rumlar’ın baskıları, Enosis korkusu ve Girit Türkleri’nin kaderini yaşamak istemeyen Türkler adayı terk etmeye başladı.1878-1923 yılları arasında 25000 Türk İngiltere’ye, 3000’i Avustralya’ya, 1500 kadarı da Avrupa ve Orta Doğu ülkelerine göç etmek zorunda kaldılar. Bugün Kıbrıs Türk diasporası dünyanın en büyük diasporalarından birisidir.
GİRİT'TE TEK BİR TÜRK BİLE BIRAKMADILAR
Kıbrıs’ta heyetler arası görüşmeler sürerken müzakereciler Girit Müslümanları’nın tarihi serüvenlerini asla akıllarından çıkarmamalıdırlar. 1821 yılında Girit nüfusunun yüzde 47’sini oluşturan Müslüman Türk nüfusundan 1920 yılına gelindiğinde tek bir kişi bile kalmamıştır. 1896-98 yılları arasında binlerce Türk katliama maruz kalmış, 1908 yılında adanın Yunanistan’a katılmasından sonra buradan kovulmuşlardır.
ABDÜLHAMİT HAN'IN KIBRIS'I DEVRETME ŞARTI
Bugün adanın statüsü hakkında Rum yönetimi ile yapılan görüşmelerde sadece adadaki Türk varlığı değil Kıbrıs’ın Türkiye’nin güvenliği için stratejik önemi de göz önünde tutulmalıdır. Unutulmamalıdır ki Sultan Abdülhamid Han adanın devriyle ilgili antlaşmaya kendi el yazısıyla şu şerhi düşmüştü: “Hukuk-u şahaneme asla halel gelmemek şartıyla.”